Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Maddesine göre yapılan tamamlama kadastro çalışması ve yine orman kadastro ve 2/B uygulaması ve varsa 3402 Sayılı Yasa'nın Ek-4 maddesine göre kullanım kadastro çalışmasının yapılıp yapılmadığı, yapılmış ise taşınmazlar hakkında kadastro veya kullanım kadastro tutanaklarının düzenlenip düzenlenmediği, düzenlenmiş ise tutanakların kesinleşip kesinleşmediği, tesis kadastro çalışması sırasında tescil harici bırakılıp bırakılmadığı, bırakılmış ise tescil harici bırakılma nedeni sorulmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayanılarak hüküm kurulması doğru değildir....

    Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma ve hükme esas alınan bilirkişi raporları ile tüm dosya kapsamı birlikte incelendiğinde; ihtilaflı taşınmazın tesis kadastrosu sırasında 33.000 m2 olarak tapulandığı; yenileme kadastrosuna göre 34.809,56 m2 olarak yüz ölçümünün düzeltildiği; ancak yenileme kadastrosunda parsel kıvrımlarının düzgün ölçülmediği düz bir hat ile ölçülerek birleştirildiği ve buna da göre de sınırlandırma ve yüzölçüm hesabının hatalı yapıldığı, krokide A ile işaretli 1809,47 m² alanın tescil harici alandan alınarak yenilemede fazladan dava konusu taşınmaz alanına dahil edildiği anlaşılmakla, mahkeme kararında isabetsizlik yoktur....

    bazında, diğerinin ise çekişmeli taşınmaz ve yakın komşularını gösterir şekilde olmasının ve teknik bilirkişi haritasında, uygulama kadastrosunda yanlışlık varsa, infazı kabil bir hükme esas olmak üzere doğru sınırların nasıl olması gerektiğinin de gösterilmesinin sağlanması; tesis paftasında herhangi bir hata varsa sebebi tespit edilerek bu hatanın giderilmesi halinde ortaya çıkan sınır fiili kullanım sınırına uygun ve uygulama kadastrosunda da bu sınır esas alınmış ise yapılan uygulama kadastrosunda değer verilmesinde isabetsizlik bulunmadığının, ancak tesis paftası mevcut teknik belgelere göre yeniden uyarlanarak olması gereken sınırları belirlendiğinde fiili kullanım sınıra buna uygun değilse uygulama kadastrosu ile mülkiyet ihtilafları canlandırılamayacağından, fiili kullanım sınırlarına itibar edilemeyeceğinin, bir başka deyişle uygulama kadastrosunun amacının yetersiz paftalardaki teknik aksaklıkları gidermek olduğunun, mülkiyet uyuşmazlıklarının uygulama kadastrosunun konusu olmadığının...

    Hukuk Dairesinin 03/06/2003 gün ve 2003/4047 - 4830 sayılı kararı ile ONANDIĞI, karar düzeltme talebinin de 08/03/2004 tarihinde reddedilerek kesinleştiği, bu karar infazı yapılmadan tescil konusu taşınmazın ... 4. Noterliğinin 26/05/2005 gün ve 17535 numaralı TEMLİKNAME ile 20.000.- TL. bedel karşılığında davacı...'e temliken satılmasından sonra, kararın infazı ve tapuya tescil edilmesi için Tapu Sicil Müdürlüğüne başvurulduğu, Tapu Kadastrosu Genel Müdürlüğü 12. Bölge Müdürlüğünün 24/02/2006 günlü yazıya "tescil kararı verilen yerin tescil harici, imar uygulaması sonucu yol ve yeşil alan olarak bırakılan yerde kaldığı, kullanım amacının değiştiği, bu sebeple kararın infazının mümkün olmayacağının" bildirildiği, ... Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığının 19/03/2008 günlü yazı cevabında ise "tescili istenilen 12145 m2 yüzölçümündeki alanın kadastro paftasına gösterilmemiş olması nedeniyle ......

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki tescil davasının yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 10.....2009 gün 2009/7524-9575 sayılı bozma kararında özetle: "... Köyünde 1954 yılında yapılan genel arazi kadastrosunda sazlık, çalılık niteliğiyle tespit harici bırakılan 1813 m2 taşınmazın davacı adına tecsiline karar verilmişse de, taşınmazın üzerindeki büfenin 1992 yılında yapılması üzerine Hazine tarafından tahliyesinin istendiği ve 1998 yılında aynı yerin bir turizm şirketine kiralandığı, yine 2001 yılında burasıyla ilgili ecrimisil ihbarnamesi çıkarıldığı, bu durumda davacının zilyetliği ... sıfatıyla olmayıp, davanın reddine karar verilmesi" gereğine değinilmiştir....

        Köyünde 1992 yılında 2924 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılan kullanım kadastrosunda 1379 parsel sayılı 5500 m² yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz, 1963 ilâ 1970 yıllarında yapılan ve 16.09.1972 ilâ 16.10.1972 tarihleri arasında ilân edilen kadastroda, 1946 yılında kesinleşen orman kadastrosu sınırları içindeki Devlet ormanı olması nedeniyle 766 sayılı Kanunun 2. maddesi gereğince tesbit ve tescil harici bırakıldığı, 1981 yılında yapılıp kesinleşen işlemde 1744 sayılı Kanunun 2. maddesi uygulaması sonucu Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı, 310 parsel sayısı ile Hazine adına tescil edildiğinden söz edilip, Hazine adına tesbiti itirazsız kesinleşerek ...'in kullanımında olduğu da beyanlara yazılarak tapuya kayıt edilmiştir....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tescil ... ile Hazine aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Kastamonu Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 27.10.2010 gün ve 344/1644 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, kadimden beri zilyetliği altında bulunan taşınmazın bir bölümünün kadastro sırasında 134 ada 3 parsel olarak kendisi adına tespit ve tescil edildiği halde; bir kısım taşınmazının dere yatağı olarak tescil harici bırakıldığını, oysa, tescil harici bırakılan taşınmaz bölümün tarım arazisi niteliğinde olduğunu iddia ederek tescil harici bırakılan taşınmazın adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı ... vekili, dere yatağı olan taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur....

            Arazi kadastrosu 1956 yılında kesinleşmiştir. Çekişmeli taşınmaz orman olarak tapulama harici bırakılmıştır....

              Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir. Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 1999 tarihinde yapılıp kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır. Genel arazi kadastrosu işlemi 1955 tarihinde yapılmış ve kesinleşmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve dava konusu edilen taşınmazın Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1959/19 E.- 1961/135 sayılı kararı ile orman olduğu belirlenerek tesbit tutatanakları iptal edilerek tesbit harici bırakılan 451 , 452 ve 453 sayılı parsellerin içinde kaldığı anlaşılmaktadır. 1982 Anayasasının 138/4. maddesindeki "Yasama ve yürütme organlarıyla idare, mahkeme kararlarına uymak zorundadır....

                Dosya kapsamına göre dava konusu taşınmazın iddiaya konu bölümünün, 1981 yılında orman sınırları dışına çıkarılan alanda kaldığı anlaşılmakla birlikte taşınmazda 3402 sayılı Kanun'un Ek-4. maddesi çerçevesinde kullanım veya güncelleme kadastrosu çalışması yapılmadığı anlaşılmaktadır. 2/B alanlarında kullanım kadastrosu yapılması işlemi idari bir tasarruf olup, kullanım kadastrosu bulunmayan yerde zilyetlik şerhi verilmesine ilişkin talebin dinlenme olanağı bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.06.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu