a devretmiş, taşınmaz üzerine yapılan bina nedeniyle oluşan 2, 4, 6 ve 8 numaralı bağımsız bölümler 29.06.2009 tarihinde kat mülkiyeti ve satış yoluyla davalı ... adına tescil edilmiştir. Mahkemece, yazılı şekilde dava konusu bağımsız bölümlerin karar tarihine en yakın değerinden davacı lehine hükmedilen katkı payı-değer artış payı alacağı miktarı ve kredinin ödenmesi gereken bakiye kısmı düşülmek suretiyle davacı lehine artık değere katılma alacağı hesaplanmış ise de, yapılan hesaplama yasaya, Dairenin ilke ve uygulamalarına, toplanan delillere ve dosya kapsamına uygun düşmemektedir....
Buna göre; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) eşlerin kooperatif ödemelerine yaptıkları katkı oranı, 743 sayılı TKM, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Kişisel mal olarak kabul edilen bu katkı oranı, 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, hesap edilecek "değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak" miktarlarının tespitinde gözetilecektir. Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıkları(miras, ziynet, bağış vs) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine(maaş, gündelik, kar payı vs) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır....
KARŞI OY YAZISI Davacı tarafından yapılan katkı sebebiyle “değer artış payı alacağı davası” (TMK m. 227) açıldığı ve yerel mahkeme tarafından “Tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, anlaşmalı boşanma davasında ‘birbirimizden nafaka, tazminat veya başka bir ad altında herhangi bir ekonomik talebimiz bulunmamaktadır’ şeklindeki beyanları nedeniyle anlaşmalı boşanmadan sonra değer artış payı isteminde bulunulamayacağı gerekçesiyle davanın reddine” karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır. Çekişme nedir?; Anlaşmalı boşanma davasında yer alan “birbirimizden nafaka, tazminat veya başka bir ad altında herhangi bir ekonomik talebimiz bulunmamaktadır” beyanının değer artış payı alacağı (TMK m. 227) davasının reddine gerekçe oluşturup oluşturmayacağı yönünde değerli çoğunluk ile aramızda çekişme vardır....
Şöyle ki; tarafların boşanma dava dosyasındaki imzalı beyanlarında ‘...katkı payı alacağı talebim yoktur...’ şeklinde olup ayrı bir anlaşmalı boşanma protokolü düzenlenmemiş, gerekçe ve hükümde de katkı payı alacağına yönelik hüküm bulunmaktadır. Diğer yandan, feragatin somutlaştırılmış bir hak ile ilgili kayıtsız ve şartsız, herhangi bir kuşkuya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir. Bu durumda, boşanma davasındaki duruşmada davacının "..katkı payı alacağı talebim yoktur..." şeklindeki beyanı sadece katkı payı alacağına ilişkin olup artık değere katılma alacağı yönünden de feragat olarak kabul edilmesi mümkün değildir. O halde yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş, bozmayı gerektirmiştir. VI....
İSTİNAFA BAŞVURAN TARAF VE İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı kadın vekili hükmün; reddine karar verilen değer artış payı alacağı talebi yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Katılma yoluyla istinaf yasa yoluna başvuran davalı erkek vekili hükmün; aleyhine hükmolunan katılma alacağının kabulü yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından açılmış mal rejiminden kaynaklı değer artış payı ve katılma alacağı istemine ilişkindir. Davalı erkeğin hükmü katılma yoluyla istinaf ettiği anlaşılmıştır. Ne var ki; davalı erkeğin katılma yolu ile süresi içinde verdiği istinaf dilekçesine ilişkin istinaf başvuru harcı ile istinaf karar harcının alındığına ilişkin makbuza dosya içerisinde ve UYAP bilişim sisteminde yapılan incelemede rastlanmamış ve dilekçe karşı tarafa tebliğ edilmemiştir....
Davacı vekili 22/02/2021 tarihli dilekçesi ile; dosya kapsamında bilirkişi Semra Canpolat tarafından tanzim edilen kök ve ek raporlarda müvekkilinin davalı taraftan ziynet alacağı, maaş katılma alacağı, 34 XX 436 plakalı araç yönünden katılma alacağı, 34 XX 642 plakalı araç yönünden değer artış payı alacağı ve 34 XX 642 plakalı araç yönünden katılma alacağı, Elazığ’da bulunan taşınmaz yönünden değer artış payı alacağı kalemleri bakımından toplam alacaklarının 219.062,00 TL olarak tespit edildiğini, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 25.000,00 TL olarak talep edilen katkı payı alacak kalemlerinin, bilirkişi tarafından 62.547,22 TL ziynet alacağı, 34 XX 642 plakalı vasıta yönünden 13.500,00 TL değer artış payı alacağı, Elazığ ilindeki taşınmaz yönünden 71.400,00 TL değer artış payı alacağı toplamda 147.447,00 TL olarak tespit edildiğini, buna göre katkı payı alacak taleplerini 122.447,00 TL arttırdıklarını, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak...
Görüldüğü üzere katılma alacağı davası rejim süresince edinilen “edinilmiş mallarının toplam değerine” yöneliktir. Oysa davacının 3.12.2004 günlü dilekçe ile gerçekleşen isteği 545 parselde bulunan lokanta ve depoya yönelik olup “diğer taşınmazlarla ilgili dava hakkımızı atiye bırakıyoruz” beyanı ile katılma alacağı yönünde istemi bulunmadığı kendi anlatımı ile sabittir. Başka bir anlatımla diğer edinilmiş malların istek dışında bırakılması gerek bu taşınmazlarla ilgili DAPA (=değer artış payı alacağı), DAPB (=değer artış payı borcu), KMD (=kişisel malda denkleştirme), EMD (=edinilmiş malda denkleştirme) ve bu taşınmazlara ilişkin borçları bile inceleme dışı bırakır ki katılma alacağının doğru hesaplanmasına olanak kalmaz/açık aykırılık oluşturur. Olayları anlatmak taraflara doğru olarak niteleme yapamak hakime aitti Davacının istemi, değer artış payı (Mehrwertanteil) alacağına (TMK. m. 227, ZGB....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Açılan dava evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeni ile anlaşmalı boşanma davasıdır. Resen kamu düzenini ilgilendiren haller ile tarafların istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; Mahkemenin 3 nolu hükmü; Tarafların mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklı katılma alacağı, katkı payı ve değer artış payı alacağını aldıklarını, hiçbir isim adı altında alacaklarının bulunmadığı ve ilerde bu konuda anlaşmazlık çıkması konusunda dava açma haklarının saklı olduğunun tespitine şeklinde yazılmıştır. Oysa protokolün 2 nolu hükmü; "Tarafların birbirinden edinilmiş mallara katılma rejiminden ötürü doğmuş/doğacak tüm alacaklardan yani katılma alacağı, katkı payı alacağı, değer artış payı alacağı v.s. ile ilgili TMK hükümleri geçerli olup bu konuda iş bu protokolde bir düzenleme bulunmamaktadır. İlerde bu konuda anlaşmazlık çıkarsa dava açma hakları saklıdır." şeklinde....
Buna göre; mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde (01.01.2002 tarihine kadar) eşlerin kooperatif ödemelerine yaptıkları katkı oranı, 743 sayılı TKM, Borçlar Kanunu'nun genel hükümleri ile Yargıtay ve Dairemizce kabul edilen "katkı payı alacağı" hesaplama yöntemi göz önünde bulundurularak belirlenmelidir. Kişisel mal olarak kabul edilen bu katkı oranı, 01.01.2002 tarihinden sonra geçerli olacak edinilmiş mallara katılma rejimi kurallarına göre, hesap edilecek "değer artış payı ve/veya artık değere katılma alacak" miktarlarının tespitinde gözetilecektir. Bunun için, öncelikle iddia ve savunmalar doğrultusunda kooperatif üyeliğine ve ödemelere ilişkin belgeler, eşlerin katkıda kullandıklarını ileri sürdükleri malvarlıkları (miras, ziynet, bağış vs) ile mal ayrılığı dönemine ilişkin düzenli ve sürekli gelirlerine (maaş, gündelik, kar payı vs) ilişkin belgeler bulundukları yerlerden eksiksiz olarak getirtilerek uyuşmazlığın çözümünde göz önünde bulundurulmalıdır....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Değer artış payı ve eşya alacağı ... ile ... aralarındaki değer artış payı ve eşya alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... .......