Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Keşfin yapıldığı tarih ile kararın verildiği tarih arasında yaklaşık 9 aylık bir süre bulunmakta olup taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki sürüm değeri dikkate alınarak davacının katılma alacağının belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde, keşif tarihinde teknik bilirkişi raporunda açıklanan değer üzerinden hesaplama yapılarak katılma alacağının belirlenmiş olması ve yine katılma alacağına ilişkin davalarda faizin başlangıç tarihi olarak karar tarihinin esas alınması gerekirken boşanma kararının kesinleştiği tarihin esas alınması doğru ve yerinde görülmemiştir....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı payı ve katılma alacağı ... (Yöndem) ile ... aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair Şişli 3....

      Dava; katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda eklenecek değerlerden (TMK.nun 229. m) ve denkleştirmeden (TMK.nun 230.m) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere davalının edinilmiş mallarının (TMK.nun 219.m) toplam değerinden bu mallara ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.nun 231.m) yarısı üzerinden (TMK.nun 236/1.m) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak hüküm kurulur. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma davasının açıldığı 10.04.2006 tarihinde sona ermiştir. (TMK. 225/2 m.) Mahkemece, taşınmazın 11.12.2003 satış tarihindeki değeri esas alınmak suretiyle davacının katılma alacağı belirlenmiştir. Oysa katılma alacağı hesabında tasfiye tarihi mal rejiminin sona erdiği tarih olmayıp tasfiyeye ilişkin karar tarihidir.(TMK. 232, 235/1. m.)...

        Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet savcısının yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “davaya katılma” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “katılan” sıfatını almaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda, kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır....

          Mağdur, suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanların kanunun kendilerine tanıdığı hak ve yetkileri haiz olarak davada Cumhuriyet savcısının yanında yer almasına öğreti ve uygulamada “davaya katılma” denilmekte, davaya katılma talebinin kabul edilmesi hâlinde ise davaya katılma isteminde bulunan kişi “katılan” sıfatını almaktadır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununda, kamu davasına katılma konusunda suç bakımından bir sınırlama getirilmemiş, ilke olarak şartların varlığı halinde tüm suçlar yönünden kamu davasına katılma kabul edilmiştir. Öğreti ve uygulamada kamu davasına katılma yetkisi bulunan kişinin “suçtan zarar görmesi” şartı aranmış, ancak kanunda “suçtan zarar gören” ve “mağdur” kavramlarının tanımı yapılmadığı gibi, zararın maddi ya da manevi olduğu hususu bir ayrıma tâbi tutulmamış ve sınırlandırılmamıştır....

            Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 28.02.2012 gün ve 294–64 sayılı kararında da, CMK'nın 237-238. maddelerinde belirtilen kamu davasına katılma ve katılma usulüne ilişkin sanıktan ve varsa müdafiinden katılma hususunda görüşlerinin sorulmaması gibi nisbi hukuka aykırılık teşkil eden hususlara rağmen Özel Dairece davaya katılma kararı verilebileceği vurgulanmıştır....

              Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp reddolunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır." hükmü ile aynı yasanın 238.maddesi ise katılma usulünü " Katılma, kamu davasının açılmasından sonra mahkemeye dilekçe verilmesi veya katılma istemini içeren sözlü başvurunun tutanağa geçirilmesi suretiyle olur...." Şeklinde hüküm altına almıştır. Ceza Muhakemesi Kanununun kamu davasına katılma ve katılma usullerini belirleyen hükümleri katılma isteğini zorunlu bir şekle bağlamamıştır. Duruşmada tutanak altına alınan beyanda, sanık hakkında davacıyım, şikayetçiyim, cezalandırılmasını istiyorum, tanık dinlenilmesini ya da keşif yapılmasını istiyorum, şeklindeki ifadeler de davayı takip etme iradesini ortaya koyduğu için katılma isteği niteliğindedir....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Katkı payı ve katılma alacağı ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki katkı payı ve katılma alacağı davasının kabulüne dair ... ... Aile Mahkemesi'nden verilen ....02.2013 gün ve 983/98 sayılı hükmün ...'...

                  Mahkemece, mal rejiminin tasfiyesi ile davacı lehine hüküm altına alınan katılma alacağına kararın verildiği tarihten geçerli olmak üzere faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken, 75.000,00 TL katılma alacağına dava tarihi olan 04.09.2019 tarihinden itibaren, 36.500,00 TL katılma alacağına ise ıslah tarihi olan 23.10.2020 tarihinden itibaren faiz uygulanması yasal düzenlemeye ve Yargıtay uygulamalarına aykırıdır....

                  Davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz dilekçesi HUMK 433/2. maddesinde öngörülen katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 12.09.2014 tarihinde verilmiştir. 01.03.1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı'nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtay'ca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK 432/4 nci maddesi uyarınca davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir. 3- Dairemizin işbu ilamının 2 nolu bendinde davacılar vekilinin katılma yoluyla temyiz istemlerinin süre yönünden reddine dair kararına karşı karar düzeltme yolu açık olduğundan dosyanın mahkemesine iadesi ile anılan kararın davacılar vekiline tebliği sağlanıp yasal karar düzeltme süresi beklendikten sonra davacılar vekilinin sair karar düzeltme sebeplerinin incelenmesi bakımından her halûkarda dosyanın Dairemize gönderilmesi için mahkemesine iadesine karar vermek gerekmiştir...

                    UYAP Entegrasyonu