İşte, anonim ortaklığın kar elde etmek ve dağıtmak nihai amacından (gayesinden) doğan kar payı bir vazgeçilemez haktır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.465).Pay sahibinin ” kar payı alma hakkı” içerdiği iki cephe dolayısıyla iki anlama gelir: birinci anlamında pay sahibinin, anonim ortaklığın kar elde etmek ve paylaştırmak gayesini izlemesi gerekliliğinden doğan hakkını ifade eder (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464). Pay sahibinin bu mecburiyetten doğan “kar payı hakkı” vazgeçilemez ve bertaraf edilemez haktır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464). “Kar payı alma hakkı” ikinci anlamında kanun ve esas sözleşme hükümlerine veya genel kurul kararlarına göre dağıtılmaya tahsis edilen yıllık kara veya dağıtılmaya tahsis olunan yedek akçelere pay sahibinin katılma hakkıdır (Poroy/ Tekinalp/ Çamoğlu, a.g.e., s.464)....
Somut olayda davacı, davalı şirket ortağı olduğunu, davalı şirketin kar payı dağıtmadığını, SPK uyarınca kar payı dağıtılmamasından davalı şirketin sorumlu tutulması gerektiğini ileri sürerek kar payının tahsili isteminde bulunmuştur. Dosyadaki ana sözleşmeden davalı anonim şirketin halka açık bir anonim şirket olmadığı, nama yazılı hisseleri bulunduğu, dolayısıyla SPK hükümlerinin uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Davalı şirket genel kurulunca alınmış kar payı dağıtımı kararı bulunmadığı için mahkemeden genel kurulun yerine geçerek kar payı dağıtımı kararı vermesi istenemez....
Davalı Şirket Ana Sözleşmesinin 27. maddesinde safı kar tanımlanmış, 28. maddede kanuni yedek akça ayrıldıktan, kurumlar vergisi ile diğer mali mükellefiyetler düşüldükten ve birinci temettü payı ödendikten sonra kalan karın %10’unun yedek akçeye, ihtiyari yedek akçeye esas olan safı kar miktarının %3’ünün idare meclisi üyelerine ve %5’inin memur ve müstahdemlere ayrılacağı düzenlenmiştir. Hükme esas alınan bilirkişi kurulu raporunda, davacının TMSF tarafından atanan yönetim kurulu tarafından görevlendirilmiş teftiş elemanı olduğu, görevinin şirketleri teftiş edip yönetim kuruluna/başkanına rapor sunmak olduğu, çalışmasının şirkette ekonomik değer yaratmak, kazanç sağlamak, ortaklara kar ve kar payı sağlamak amacına yönelik olamayacağı değerlendirmesinin yapıldığı ve talep ettiği fark temettü alacağı alma hakkının olmadığı tespitinin yapıldığı anlaşılmıştır....
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, alınan ve benimsenen bilirkişi kurulu raporu ile toplanıp değerlendirilen delillere göre; davacı taraf her ne kadar ortağı olduğu davalı şirket kar payının tespiti ile paydaşlara dağıtılmasına karar verilmesini istemiş de ise de; kar payı dağıtılıp dağıtılmaması hususu şirket genel kurulunun takdir ve yetkisinde olup, genel kurul toplantılarında bu yönde herhangi bir gündemin ve alınan kararın bulunmadığı, dolayısıyla davacı tarafın kar payı dağıtımı talebinin yerinde olmadığı anlaşıldığından davanın reddine ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir....
Mahkemece verilen kararı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf etmiştir. 1- Davacı vekilince verilen istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında adi ortaklık sözleşmesi yapılarak, adi ortaklığın faaliyete geçirildiği,davalının bir süre kar payi ödemesi yapmış ise de daha sonra kar payı ödemeyerek sözleşmeyi ihlal ettiği,adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi şartlarının oluştuğu,mahkemenin taraflar arasındaki ilişki yönünden çelişkili nitelemeler yaptığı,ortada adi ortaklık ilişkisi bulunduğu,dava konusu restoranların %40 hisse satış ve devir bedellerinin incelenmemesi ve bu konuda karar verilmemesinin hukuka aykırı olduğu,sözleşmenin geçerliliğinin herhangi bir şekil şartına bağlı olmadığı,adi ortaklık ilişkisinin güven ve sadakat ilkelerine dayandığı,ortaklar arasında elbirliği mülkiyeti bulunduğu,oybirliği olmadan hisse devri yapılamayacağı, adi ortağın kar payının ödenmemesi, ortaklığa ait işletmeyi satması, kar payı ödememesinin haklı fesih sebepleri olduğu,adi ortaklıktaki kazanç...
uyarınca, ileri sürülen istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda; dava, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesi ,kar payı ödenmesi ,adi ortaklığa kayyım atanması talebine ilişkindir....
İŞ MAHKEMESİ DAVA : Davacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, kötüniyet tazminatı ile fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, kar payı alacağı, haftasonu tatil ücreti, ikramiye alacağı, genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine, 29/04/2015 gününde oybirliği ile karar verildi....
Mahkemece; davacının kar payı alacağı talebinin kısmen kabulüne, karşı davanın reddine dair verilen hüküm, davalı – karşı davacı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 23/05/2013 tarihli ve 2012/5965 E. 2013/9468 K. sayılı ilamıyla; asıl davada hüküm altına alınan kar payı alacağının fesih ve tasfiyeyi de kapsadığı, davalı-karşı davacının da ortaklığın tasfiyesini istediği, buna göre temyiz aşamasında yürürlüğe giren TBK'nun 639, 642, 643 ve 644. maddelerinin tasfiyede dikkate alınması, yönetici ortak olan davalıdan hesap istenmesi, ortaklığa ait malların tespit edilmesi, tayin olunacak görevli marifetiyle ortaklık mallarının satılması, varsa borçların ödenmesi, ortakların yaptığı masraflar ödendikten sonra geriye kalan kar veya zararın paylaştırılmasına karar verilmesi gerekçesiyle bozulmuştur....
kurul kar payı dağıtılmaması yönündeki kararının da İstanbul ......
Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10/07/2014 tarih ve 2011/300-2014/190 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü: Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketin her yıl karının bilinçli olarak ortaklara dağıtılmayarak tamamını ihtiyatlara ayırdığını, kurucuların hisse paylarının ihtiyatlara ayrılamayacağını ileri sürerek, 2005 yılı için 24.519 TL kurucu kar payı, 971 TL 1.ci kar payı, 2006 yılı için 30.376 TL kurucu kar payı, 1.183 TL 1.ci kar payı, 2007 yılı için 26.323 TL kurucu kar payı, 1.025 TL 1.ci kar payı olmak üzere toplam 84.799 TL'nin genel kurulda kesinleşme tarihinden itibaren faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir...