Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Değerli çoğunluk tarafından temyiz “velayet yönünden” şeklinde sınırlanarak anlaşmalı boşanma hükmünün boşanma bölümü kesinleştirilmiş olmaktadır. Oysa boşanmanın fer’i hükümlerinin “tamamı üzerinde” çekişme sonlanmamışsa anlaşmalı boşanma hükmünün boşanma bölümünün kesinleştiği düşünülemez. Anlaşmalı boşanma davasının fer’i hükümlerinden velayet yönünden temyiz edildiğini ve bu konuda çekişmenin sürdüğünü açıklayıp sanki bu fer’i hüküm hakkında çekişme yokmuş gibi anlaşmalı boşanma hükmünün boşanma bölümünün kesinleşmesine sebebiyet vermek çelişki oluşturmaktadır. Fer’i hükümlerde oluşan eksiklik anlaşmalı boşanma hükmünün bütününü özürlü kılar....

    Ne var ki, her üç davanın da niteliği boşanma davası olup, hüküm verilirken nazara alınacak en önemli husus, tarafların boşanma sebebi sayılabilecek kusurlu davranışlarıdır. Yasal süresi içerisinde ileri sürülmek kaydıyla ister asıl davada; ister birleşen veya karşı davada ileri sürülmüş olsun, dayanılan tüm delillerin toplanması, birlikte değerlendirme yapmak suretiyle tek bir kusur belirlemesi yapılması, ferî talepler yönünden de belirlenen kusur durumu dikkate alınarak tek bir hüküm kurulması da boşanma davalarında bir zorunluluktur (Yargıtay HGK 15.06.2021 tarih, 2020/2-273 Esas ve 2021/762 Karar sayılı kararı). Boşanma davasının tarafları, boşanma istemlerinden bağımsız olarak sadece kusur durumunu, istinaf ve/veya temyiz konusu yapabilirler. Böyle bir durumda tarafların kusur durumlarının, boşanma hükmü kesinleşmeden önce açılan tüm boşanma davalarında ileri sürülen vakıa ve dayanak delillerin birlikte değerlendirilerek belirlenmesi gerekir....

      Başka bir ifade ile zina veya diğer özel boşanma sebeplerinden biriyle karşılaşan eş, dilerse bu özel sebeplerden birine ya da bir kaçına, dilerse genel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açabileceği gibi, özel ve genel nitelikte sebeplerinden ikisine birlikte dayanarak da boşanma talep edebilir. Bu son halde, kanundaki özel boşanma sebebi ispatlanmış ise, af veya dava hakkının düşmesi gibi bir durum da söz konusu değilse, özel sebebe dayanılarak boşanma kararı verilmesi gerekir. Zina (TMK md. 161) sebebine dayanan boşanma davalarında, yasada öngörülen hak düşürücü süre, süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren başlar. Davalı (koca)'nın başka bir kadınla karı-koca gibi birlikte yaşamasının devamlılık arz ettiği, bu kadınla davanın açıldığı tarihte de birlikte yaşamın devam ettiği tanıklarca ifade edildiğine göre, altı aylık hak düşürücü sürenin sona erdiğinden söz edilemez....

        Somut olayda, erkeğin birleşen boşanma davasına ait dava dilekçesi davacı-karşı davalı kadına tebliğ edilmeden, birleşen boşanma davasına ilişkin dilekçeler aşaması tamamlanmadan ve ön inceleme duruşması yapılmadan karar verilmiştir. Açıklanan bu husus savunma hakkını kısıtlayan ve adil yargılanma hakkını etkileyen önemli bir usul hatasıdır. Ne var ki; kadının davasında verilen boşanma hükmü temyiz edilmeksizin kesinleşmekle erkeğin boşanma davası konusuz kalmıştır. Bu sebeple mahkemece, erkeğin boşanma davası yönünden dava konusuz kaldığından "karar verilmesine yer olmadığına" dair hüküm kurmak ve davada ki haklılık durumuna göre yargılama giderleri ve vekalet ücreti konusunda karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....

          Davacı boşanma kararının kesinleşmesinden sonra temyize konu davayı açmış ve davalıdan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talebinde bulunmuştur. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları, boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. TMK.md.178) Davacının maddi ve manevi tazminat talebi, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra Türk Medeni Kanununun 178. maddesi uyarınca talep edilmiştir. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden sonra açılan, boşanmanın fer'i niteliğindeki tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Davacının, boşanma davasında dayanmadığı yeni vakıalara dayanması, bunlara ilişkin delil göstermesi, bu delillerin toplanması ve boşanma sebebi olarak boşanma kararında kabul edilmeyen, davalının kusurlu davranışlarına dayanarak boşanmadan sonra nafaka ve tazminata hükmedilmesi mümkün değildir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm taraflarca temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava; hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, (TMK m.162) bu kabul edilmediği takdirde evlilik birliğinin sarsılması (TMK m.166/1) sebebiyle boşanma talebine ilişkindir. Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış fiilleri özel boşanma sebebi yanında genel boşanma (TMK m. 166/1) sebebide oluşturur. Böyle bir durum karşısında kalan eş dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir....

              "Zina” sebebine dayanan boşanma talebi, toplanan deliller zinayı kabule yeterli olmadığında, “evlilik birliğinin temelinden sarsılması” sebebiyle boşanma kararı verilmesini gerektirecek yeterlikte ise, “af’ olmadıkça veya dava hakkı düşmedikçe, Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilmesi isteğini de içinde barındırır. Çünkü, zina mutlak boşanma sebebidir ve bu olayın evlilik birliğini temelinden yıktığı, kanunun bunu tek başına mutlak boşanma sebebi saymasıyla baştan kabul edilmiştir. Bu bakımdan kadının güven sarsıcı davranışları gerçekleştiğine, bu husus mahkemece de sabit kabul edildiğine göre, kocanın boşanma davası da kabul edilmeli ve Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince boşanma kararı verilmelidir. Bu yönden sayın çoğunluk kararına katılmıyorum....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dava, erkek tarafından "anlaşmalı boşanma" talebiyle açılmış, ön inceleme duruşmasında davalı, boşanmak istemediğini beyan ederek davaya karşı çıkmıştır. Tarafların duruşmada "boşanma ve mali sonuçları ile çocukların durumu hususunda" anlaşamadıkları görüldüğüne göre, dava anlaşmalı boşanma olmaktan çıkmış, kendiliğinden çekişmeli boşanma davasına dönüşmüştür. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK.m.166/1-2) olarak görülmesi gerekir....

                  Davalı erkeğin davasında verilen boşanma kararının kesinleşmiş olması nedeniyle kadının davası boşanma istemi yönünden konusuz kalmış ise de erkeğin davasında verilen boşanma kararının kesinleşmesinden önce kadın tarafından açılan eldeki dava nedeniyle, taraflar arasında boşanma davalarına ilişkin kusur durumunun henüz kesinleşmediği, bölge adliye mahkemesince hem davalı erkeğin açtığı boşanma dava dosyası, hem de kadının eldeki boşanma dava dosyasındaki tüm deliller birlikte değerlendirilip tarafların kusur durumları belirlenerek, kadının tazminat ve nafaka talepleriyle ilgili hukuka uygun olarak hüküm kurulduğu, bu durumda; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 267.80 TL. temyiz başvuru harcı peşin...

                    Hukuk Dairesince 28.05.2018 tarihli kararla ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına tarafların karşılıklı boşanma davalarının kabulü ile tarafların boşanmalarına ve boşanmanın fer’ilerine karar verilmiş, bölge adliye mahkemesi kararı taraflarca temyiz edilmiştir. Taraflar, temyiz tarihinden sonra aralarında boşanma ve fer’ilerine yönelik 05.04.2019 tarihli “Anlaşmalı boşanma protokolü” başlıklı belge düzenleyerek bu belge kapsamında boşanma ve boşanmanın fer’ileri ile ilgili olarak karar verilmesini talep etmişlerdir. O halde, taraflar arasında düzenlenen 05.04.2019 tarihli “Anlaşmalı boşanma protokolü” başlıklı belge değerledirilerek bir karar verilmek üzere hükmün boşanma bölümü dışında kalan diğer yönlerinden bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu