WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinde de işbu karşılıklı boşanma davalarıyla birleştirilen 08.09.2014 tarihli ayrı bir boşanma davası daha açılmıştır. Mahkemece, davalı-davacı kadının kusurları yazılmak suretiyle erkeğin boşanma davasının kabulüne, kadının ise münhasıran karşı boşanma davasının da iddialarını ispatlayamadığından reddine karar vermiştir. Mahkemece, davalı-davacı kadının davasının ispat edememesi nedeniyle reddine karar verildiğine göre "ret" kararının, davalı-davacı kadının, davacı-davalı erkeğin boşanma davasına mukabil açtığı 02.10.2014 tarihli karşı boşanma davasına münhasıran verildiği ve kadının 08.09.2014 tarihli birleşen boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Dava, karşı dava ve birleşen davalar birbirinden bağımsız ayrı davalardır ve davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....

    kesinleşmiş olduğu halde yeniden kadının boşanma davasına, nafakalara ve velayete yönelik hüküm kurulması doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. 3-Taraflarca açılan karşılıklı boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda ilk derece mahkemesince tarafların eşit kusurlu olduklarından bahisle her iki boşanma davasının kabulüne karar verilmiş, kadın tarafından erkeğin boşanma davasının kabulü istinaf edilmiş olup, bölge adliye mahkemesince kadının kusur ve tazminatlara yönelik istinaf talebinin kabulü ile erkeğin ağır kusurlu olduğuna ancak erkeğin boşanma davasında kusur gerekçesi düzeltilmek suretiyle erkeğin davasının kabulüne ilişkin istinaf talebinin reddine karar verilmiş olduğundan erkeğin boşanma davasında yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelmiş ise de, kadının boşanma davasının kabulü suretiyle verilen boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeyerek kesinleştiğinden konusuz hale gelen erkeğin boşanma davasının esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına dair karar...

      Zina vakıasının gerçekleşmesi halinde boşanma sebebi gerçekleşmiş sayılır. Zina, olmadığı takdirde evlilik birliğinin sarsılması hukuki sebebine kademeli olarak dayanılmış ise, zinanın ispatlanması halinde, bu sebeple boşanma kararı verilmesi gerekir. Böyle bir durumda artık genel boşanma sebebinin şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılmaz ve bununla ilgili ayrıca bir hüküm oluşturulması da gerekmez. Yerel mahkeme genel boşanma sebebine (TMK md .166/1) dayalı olarak hüküm kurmayı tercih ederek özel boşanma sebebine dayalı istem hakkında bir karar vermemiştir. Davacı-karşı davalı kadının Türk Medeni Kanunun 161. maddesindeki zina hukuki sebebine dayalı açtığı boşanma davası hakkında hüküm fıkrasında olumlu ya da olumsuz bir hüküm kurulmaması isabetsiz olup, bozmayı gerektirmiştir....

        Böyle bir durum karşısında kalan eş, dilerse bu özel sebeplerin yanında genel sebebe, dilerse birine veya birkaçına birlikte dayanarak boşanma talep edebilir. Hem özel hem de genel sebebe dayanılarak boşanma davası açılmış ise, doğuracakları hukuki sonuçlar farklı olacağından öncelikle özel boşanma sebeplerinin bulunup bulunmadığı belirlenmeli, özel sebep varsa, bu sebebe dayanılarak, özel boşanma sebeplerinin gerçekleşmemesi veya özel sebebe dayalı dava hakkının düşmüş olması halinde, deliller, genel boşanma sebebi çerçevesinde değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Toplanan delillerin öncelikle özel boşanma sebepleri bakımından değerlendirilip, sonucu uyarınca karar verilmesi ge-rekirken, bu husus gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır....

          Davacı erkek, tarafların anlaşmalı boşanma konusunda anlaştıklarını, boşanma protokolü imzaladıklarını, bu protokole göre kendi adına kayıtlı taşınmazın yarısını boşanma ile birlikte davalı kadına devredileceğini taahhüt ettiğini, bunun üzerine boşanma davası kesinleşmeden taşınmazın yarısını davalı kadına devrettiğini, ancak taşınmazın devrinin ardından davalı kadının boşanma davasından feragat ettiğini belirterek dava konusu taşınmazın davalı adına kayıtlı 1/2 hissesinin iptali ile tekrar kendi adına devir ve tescilini dava ve talep etmiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı kadının boşanma davasından feragat etmesiyle edimini yerine getirmediği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir....

            Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile olanaklıdır. O halde mahkeme kararında eşlerin “davacı-davalı” ve “davalı-davacı” biçiminde gösterilmeleri uygun olacaktır. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, § 2. II, B, 2, b, aa.) Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma davalarında bir bakıma “iki davacı ve iki davalı” olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844, Ömer Uğur GENÇCAN, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayınevi, Ankara 2000, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma , s. 680-682) Anlaşmalı boşanma ancak “tarafların” (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi; -Anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti, -Kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz....

              Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile olanaklıdır. O halde mahkeme kararında eşlerin “davacı-davalı” ve “davalı-davacı” biçiminde gösterilmeleri uygun olacaktır. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, § 2. II, B, 2, b, aa.) Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma davalarında bir bakıma “iki davacı ve iki davalı” olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844, Ömer Uğur GENÇCAN, Öğreti ve Uygulamada Boşanma, Tazminat, Nafaka, Yetkin Yayınevi, Ankara 2000, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma , s. 680-682) Anlaşmalı boşanma ancak “tarafların” (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir....

                Değerli çoğunluk tarafından temyiz “velayet yönünden” şeklinde sınırlanarak anlaşmalı boşanma hükmünün boşanma bölümü kesinleştirilmiş olmaktadır. Oysa boşanmanın fer’i hükümlerinin “tamamı üzerinde” çekişme sonlanmamışsa anlaşmalı boşanma hükmünün boşanma bölümünün kesinleştiği düşünülemez. Anlaşmalı boşanma davasının fer’i hükümlerinden velayet yönünden temyiz edildiğini ve bu konuda çekişmenin sürdüğünü açıklayıp sanki bu fer’i hüküm hakkında çekişme yokmuş gibi anlaşmalı boşanma hükmünün boşanma bölümünün kesinleşmesine sebebiyet vermek çelişki oluşturmaktadır. Fer’i hükümlerde oluşan eksiklik anlaşmalı boşanma hükmünün bütününü özürlü kılar....

                  Ne var ki, her üç davanın da niteliği boşanma davası olup, hüküm verilirken nazara alınacak en önemli husus, tarafların boşanma sebebi sayılabilecek kusurlu davranışlarıdır. Yasal süresi içerisinde ileri sürülmek kaydıyla ister asıl davada; ister birleşen veya karşı davada ileri sürülmüş olsun, dayanılan tüm delillerin toplanması, birlikte değerlendirme yapmak suretiyle tek bir kusur belirlemesi yapılması, ferî talepler yönünden de belirlenen kusur durumu dikkate alınarak tek bir hüküm kurulması da boşanma davalarında bir zorunluluktur (Yargıtay HGK 15.06.2021 tarih, 2020/2-273 Esas ve 2021/762 Karar sayılı kararı). Boşanma davasının tarafları, boşanma istemlerinden bağımsız olarak sadece kusur durumunu, istinaf ve/veya temyiz konusu yapabilirler. Böyle bir durumda tarafların kusur durumlarının, boşanma hükmü kesinleşmeden önce açılan tüm boşanma davalarında ileri sürülen vakıa ve dayanak delillerin birlikte değerlendirilerek belirlenmesi gerekir....

                    Başka bir ifade ile zina veya diğer özel boşanma sebeplerinden biriyle karşılaşan eş, dilerse bu özel sebeplerden birine ya da bir kaçına, dilerse genel boşanma sebebine dayanarak boşanma davası açabileceği gibi, özel ve genel nitelikte sebeplerinden ikisine birlikte dayanarak da boşanma talep edebilir. Bu son halde, kanundaki özel boşanma sebebi ispatlanmış ise, af veya dava hakkının düşmesi gibi bir durum da söz konusu değilse, özel sebebe dayanılarak boşanma kararı verilmesi gerekir. Zina (TMK md. 161) sebebine dayanan boşanma davalarında, yasada öngörülen hak düşürücü süre, süre gelen eylemlerde, son eylemin bittiği tarihten itibaren başlar. Davalı (koca)'nın başka bir kadınla karı-koca gibi birlikte yaşamasının devamlılık arz ettiği, bu kadınla davanın açıldığı tarihte de birlikte yaşamın devam ettiği tanıklarca ifade edildiğine göre, altı aylık hak düşürücü sürenin sona erdiğinden söz edilemez....

                      UYAP Entegrasyonu