SAVUNMA:Davalı vekili; zamanaşımı sebebiyle davanın reddine, müvekkili şirketin yapılan ödemelerle poliçeden kaynaklı sorumluluğunu giderdiğinden ve poliçe teminatı tükendiğinden davanın reddine, teminat dışı olan munzam zarar taleplerinin reddine, davacı tarafın iddiasını somut deliller ile ispatlayamadığından davanın reddine, teminat dışı olan sair gider taleplerinin reddine, haksız ve mesnetsiz davanın reddine karar verilmesini, mahkeme masraf ve vekalet ücretinin davacı tarafa yüklenilmesine karar verilmesini talep etmiştir. lll.İNCELEME ve GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir....
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talebinin mümkün olmadığını, başvurunun dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmektedir. Davalı ----- müzekkere yazılarak poliçe ve hasar dosyası istenilmiş olup gelen yazı cevabı dosyamız arasına alınmıştır. ----araç tescil bilgileri istenilmiş olup gelen azı cevabı dosyamız arasına alınmıştır. --- müzekkere yazılarak ----- sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. ----- sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır. Dosya mali müşavir bilirkişiye tevdi edilerek rapor tanzim edilmiştir. Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur. Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir....
Sürenin başlangıcı da, munzam zararın hukuki yapısından hareketle genel hüküm uyarınca alacağın muaccel olduğu zamandan başlatılacaktır. Somut olayda, kesinleşen mahkeme kararıyla 4.253,00 TL asıl alacağın 30/10/1997 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiştir. Asıl davanın açılması, işbu davadaki munzam zarar talebi yönünden zamanaşımını kesmeyeceğine göre, munzam zarar davasının açıldığı tarihten geriye doğru on yıllık süre içerisinde gerçekleşen zarar bölümünün talep edilmesi mümkün olup, bu süre dışında kalan zarar bölümü ise zamanaşımına uğramıştır....
ne 02/12/1999 tarihinde para yatırdığını, 1999 tarihinde yatırılan para ile Ankara ilinin bazı muhitlerinde daire alabilecekken, yatırdığı parayı geç tahsil etmesi ve enflasyonun varlığı nedeniyle daire almasının mümkün olmadığını iddia ederek paranın yatırıldığı 02/12/1999 tarihinden ilama dayalı icra takibi sonucu yatırılan paranın avans faizi ile birlikte tahsil edildiği 05/04/2019 tarihi arasında para değerinin düşmesi, alım gücünün azalması nedeniyle uğradığı munzam zararı talep etmektedir. Bu haliyle, davacının iddiası muhtemel kâr kaybına ve farz edilen gelire ilişkin olup, yukarıda açıklanan yasa hükümleri ve içtihatlar karşısında davacı talebinin munzam zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır....
munzam zarar kapsamı dışında olduğu, salt ülkenin ve piyasanın içinde bulunduğu ekonomik olumsuzluklardan olan enflasyon, yüksek faiz, para değerindeki düşüş gibi olgulara dayalı ve somut bir biçimde iddia ve ispat etmediği müddetçe, TBK nun 122. maddesi kapsamında munzam zararın kanıtı olarak ileri süremeyeceği ve anılan şartlar sebebiyle ortaya çıkan olumsuzlukların alacaklı zararı olarak kabul edilemeyeceği, dolayısıyla TBK nun 122. maddesinde karşılanması öngörülen faizi aşan aşkın zararın, genel ekonomik olumsuzlukların (ülkede cari enflasyon oranı, yüksek ve değişken döviz kurları, mevduat faizleri, paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma) dışında davacının durumuna özgü somut vakıalarla ispatlaması gerektiği ve davacının munzam zararın oluştuğu ikna edici bir biçimde kanıtlayamadığı, munzam zarar talep edilebilmesinin koşullarının oluşmadığı, davacının munzam zarar talep etme şartlarının ve munzam zararının oluşmadığı kanaatine varılmış davacının davasının reddine karar...
Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır. -------- kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve ----- esas -----karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
yerinde olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.Davacının ZMM sigorta teminatının geç ödenmesinden kaynaklı munzam zarar istemine ilişkin iş bu davada munzam zararın varlığının alacaklı tarafından ispatlanması gerektiği gibi dosyaya sunulan deliller uyarınca davacının munzam zararı tespit edilemediğinden dava reddedilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde açmış oldukları munzam zarar davasının kabul kararı ile sonuçlanıp kesinleştiğini, hüküm altına alınan bedelin en son 2005 yılı içerisinde tahsil edildiğini, tahsilattan önce ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesi'nde 1999 tarihinde açılan davada 1994 yılı ve sonrasına ait munzam zararların talep edildiğini ancak mahkemece yapılan yargılama sonunda ilk açılan davada hüküm altına alınan bedelin henüz tahsil edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, bu kapsamda hüküm altına alınan bedelin tahsil edilmiş olması itibariyle 1994 ve sonrasında ait munzam zarar bedelinin istenmesinin mümkün hale geldiğini ileri sürerek, 67.000.000 TL munzam zarar bedelinin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesiyle bu talebini 67.263.095,62 TL'ye yükseltmiştir. Davalı vekili, davanın zaman aşımına uğradığını, daha önce açılan ve ... .......
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi K A R A R Davacı, 2096 ada 34 parsel sayılı taşınmazın 17.250 m2.lik kesiminin kamulaştırma amacı dışında kullanıldığı ileri sürerek ifrazen tescil istemiş, 20.12.2005 tarihli dilekçe ile de davayı tamamen ıslah ederek munzam zarar talep etmiş bulunduğundan, 2797 sayılı Yargıtay K.nun 14.maddesi gereğince temyiz incelemesi 13.Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Yukarıda belirtilen nedenle dosyanın görevli sözü edilen Yüksek Daire Başkanlığına gönderilmesine, 25.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi....