Ülkede yaşanan ekonomik kriz nedeniyle paranın döviz karşısında hızlı değer kaybı, yüksek enflasyon gibi genel, afaki ve doğrudan davacının zararını ifade etmeyen umumi ekonomik konjonktürel olgular TBK’nın 105. maddesinde sözü edilen munzam zararın varlığını göstermez. İstikrar bulmuş ------ uygulamasına göre, davacı faizi aşan (munzam) zararını yukarıda açıklanan şekilde ispat etmeden bu yöndeki talebin kabul edilmesi mümkün değildir...''...
Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır. ----- ------ sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
A.Ş'ye teslim etmesi gereken emtianın kaybedilmesi sonucunda kayıp emtianın bedelinin tahsili için açılan dava sonucu bedelinin davalıdan tahsiline karar verildiğini, daha sonra bu olaydan kaynaklanan alacağın geç alınması nedeniyle 1994 ile 1999 yılları arasında uğranılan munzam zarar alacağının dava konusu yapılıp bunun davalıdan tahsiline karar verildiğini, bu davadan sonra da dava konusu yapılmayan 11.01.1992-31.01.1993 tarihleri ile 01.01.1997-11.10.1999 tarihleri arasında temerrüt faizi ile karşılanmayan zararın karşılanmayan kısmının fazlaya dair talep hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL'lik kısmı için açılan dava sonucu 2.026,30 TL munzam zarar alacaklarının olduğunun tespit edilip fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL'nin tahsiline karar verildiği, 500,00 TL dışında kalan alacağın tahsili için takibe geçildiğini, davalı tarafça yapılan itiraz üzerine takibin durdurulduğu, itirazın haksız olduğunu, dava konusu alacağın Bankacılık Yasası gereğince 20 yıllık...
munzam zarar tespit edilerek davanın kabulüne karar verilmesini talep ve istinaf etmiştir....
O halde, munzam zararın ödenmesi söz konusu olduğunda kusur, bir unsur olarak yer almaktadır. Kısacası, munzam zarar davasında davacı, zararın varlığını ve miktarını; davalı ise, borcun geç ödenmesinde kusurunun olmadığını kanıtlayacaktır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.06.1996 gün ve 1996/5-144 esas 1996/503 karar sayılı kararında da değinildiği üzere; bu konuda kanıtlanması gereken, belli paranın gününde ödenmemesinden doğan zarardır. Alacaklı, borcun kendisine geç ödenmesi yüzünden uğradığı zararın ne olduğunu ve miktarını kanıtlamak durumundadır. Doğaldır ki bu zarar paranın zamanında ödenmemesinden dolayı mahrum kalınan olası (muhtemel) kar ya da varsayılan (farzedilen) gelir değildir. Bu zarar davacının öz varlığından, ekonomik ve sosyal faaliyetlerinden, toplum içindeki statüsünden, başına gelen olaylardan kaynaklanan somut olgular nedeniyle uğramış olduğu zarardır....
Dava, banka hesap sözleşmesinden kaynaklanan munzam zarar istemine ilişkindir. Davacının, davalı banka nezdinde hesapları olduğu, anılan hesaplarında davalı personelince usulsüzlükler yapıldığı, davacının açtığı davalar sonucu alacağını tahsil ettiği hususları uyuşmazlık konusu değildir. Yapılan yargılama sonucunda davacının alacağının geç alması nedeniyle munzam zararının da doğduğu tespit edilmiştir. Davacı, bozmadan önceki yargılama aşamasında alacak talebini artırarak dava dilekçesini ıslah etmiştir. Davalı, dava dilekçesi ile ıslah dilekçesinin tebliğinden sonra süresinde zamanaşımı def'inde bulunmamış, hükmün tefhim edildiği duruşmadan önce 04.08.2011 tarihli dosyaya sunduğu beyan dilekçesinde ilk defa zamanaşımı def'ini ileri sürmüştür. Anılan dilekçe pulsuz olarak dosyaya sunulduğundan davacı vekiline önceden tebliğ edilmemiştir....
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre sigortalı makinenin dava dış özleşmesi kapsamında kiralandığı, sigorta poliçesine göre sigortalının dava dışı olduğu, sigorta tazminatının geç ödenmesinden dolayı faizle karşılanmayan bir zarar varsa, bu zarar dava dışı sigortalı malın maliki olan akkı olacağı sigorta sözleşmesinin tarafı olmayan davacının munzam zarar talep etme hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Kararı davacı vekili temyiz etmiştir. Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....
Uğranıldığı iddia olunan zararın, yetkili merciin belirlediğinden fazla ve bu nedenle TBK’nın 122. maddesine dayanılarak aşkın (munzam) zarar istenilmesi hâlinde ise, artık açılmış olan davaya özgü somut vakıalara dayanılması gerekir. Bunlar da yasal, elverişli ve geçerli delillerle, belirli ispat kuralları dairesinde kanıtlanmalıdır. Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır (... 29/03/2022 tarih 2021/- Esas, 2022/ Karar sayılı ilamı ) Davacı tarafından talep edilen aşkın (munzam) zararın dayanağı olarak ileri sürülen iddia; geç ödeme nedeniyle kendisince, bizzat ve somut olarak uğranılan zarar iddiasından ziyade ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücündeki meydana gelen azalmanın aşkın (munzam) zararı oluşturduğu yönündedir....
Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir -----: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. Aşkın (munzam) zararın varlığı için gereken ilk koşul, bir para borcunda borçlunun temerrüdünün varlığıdır. Bu para borcunun kaynağının, aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliği için herhangi bir önemi bulunmamaktadır....