"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Dava dilekçesinde, kamulaştırma bedelinin geç ödenmesinden kaynaklı faiz istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Y A R G I T A Y K A R A R I Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlar ile yasal gerektirici nedenlere göre, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, 28.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Alacaklının, munzam zararını yasal delillerle kanıtlaması halinde borçlu; ya alacaklının bir zarara uğramadığını ya da borç zamanında ifa edilmiş olsaydı bile, alacaklının değeri düşmeyecek bir yatırım yapmayacağını ispat ederek sorumluluktan kurtulabilir. İkinci görüşe göre; munzam zarar alacaklısı, öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağın geç veya hiç ifa edilmemesinden dolayı temerrüt faiziyle karşılanmayan zarar miktarını; zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını kanıtlamalıdır....
İNCELEME VE GEREKÇE: Davacı dava dilekçesinde temerrüt faizi ile karşılanmayan munzam zarar talebinde bulunmuştur.Munzam zarar borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan durum arasındaki farktır. Başka deyişle; temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğu kurallarına bağlı zarar şekilde tanımlanabilir. Türk Borçlar Kanunun 122. maddesi kapsamında munzam zararın talep edilebilirliği bir şartı da alacaklının mevcut olan zararını açık ve somut bir şekilde ispat etmesi gerekir. Faizi aşan zararın ödenebilmesi için uğranılan zararın varlığı ile miktarının ispatlanması gerekir. Bu açıklamalar ışığında davacının zararını somutlaştırarak zarar iddiasını ispat edecek delilleri ortaya koyması gerekir....
Mahallesi 835 parsel sayılı taşınmazın 11.07.1986 tarihli ve 1986/52 karar sayılı kamulaştırma kararı ile taşınmazın Avrupa Otoyol Trafik Bakım İşletme ve Tesis Depo sahası olarak kullanılmak için kamulaştırıldığı, taşınmazın kamulaştırma bedelinin Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.02.1991 tarihli ve 1989/963 Esas, 1991/37 Karar sayılı kamulaştırma bedelinin artırılması davası sonrasında kamulaştırma bedelinin davacıya ödendiği, taşınmazın davalı ... adına 18.07.1989 tarihinde tescil edildiği, aynı kamulaştırma kapsamında kamulaştırılan diğer parsellerle birlikte Kozyatağı-Edirne arası otoyolun bakımı için dava konusu taşınmaz üzerinde prefabrik işçi koğuşları ve asfalt şantiyesinin bulunduğu, kamulaştırılan diğer taşınmazlarla birlikte dava konusu taşınmazın kamulaştırma amacına uygun olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. 3....
Bu hükümle uygulamada munzam zarar, kanunî tanımı ile aşkın zarar olarak adlandırılan hukukî kurum düzenleme altına alınmış olup mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 105. maddesi de bu hususta aynı yönde düzenleme içermektedir. 20. Aşkın (munzam) zarar, para borcunun ifasında borçlunun kusuruyla temerrüde düşmesi nedeniyle alacaklı nezdinde ortaya çıkan zararın temerrüt faiziyle karşılanamaması hâlinde söz konusu olan bir zarar olup bu zarar, borçlunun temerrüdü ile borcun ödendiği tarih aralığındaki dönemi kapsamaktadır. Bu anlamda aşkın (munzam) zarar, temerrüt faizini aşan ve kusur sorumluluğuna dair ilkelere bağlı bir zarar türü olarak kabul edilir (Uygur, Turgut: 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu Şerhi, Cilt I, 2012, s. 810). Aşkın (munzam) zarar, borçlu temerrüde düşmeden borcunu ödemiş olsaydı, alacaklının mal varlığının kazanacağı durum ile temerrüt sonucunda ortaya çıkan ve oluşan durum arasındaki farktır. 21....
Davacı, BK. nun 105. maddesine dayalı olarak bir miktar para borcunun ödenmesindeki gecikme sebebiyle geçmiş günler faizi ile karşılanamayan zararın tahsilini istemiştir ki; Kanundaki ifadesi ile, istenen "munzam zarar"dır. Kural olarak BK. 105 maddesi sözleşme dışı sorumluluk hallerinde de uygulanacağı kabul edilmektedir. Kuşkusuz alacaklı, para borcunun vaktinde ifa edilmemesi yüzünden uğradığı zarar, yasal temerrüt faizinden fazla ise, aradaki farkın ödenmesini de borçludan isteyebilir. Bu ek (munzam) zarar alacaklısı öncelikle temerrüde uğrayan asıl alacağın varlığını, bu alacağının geç ifa edilmesinden dolayı faizle karşılanamayan zararını ve miktarını zarar ile borçlu temerrüdü arasındaki uygun illiyet bağını ispat etmek durumundadır....
Burada kanıtlanacak olgular geç ödeme ile davacının maruz kaldığı zararı doğuran vakıalar ve bu vakıalar nedeniyle uğranılan fiili zarardır. ( Bu yönde ---- BAM ----HD. ---- Esas ve Karar sayılı kararı, Yargıtay -----HDnin -----Esas ve Karar sayılı ve ------Esas ve Karar sayılı kararları )Tüm dosya kapsamına göre davacı tarafından dava dilekçesinde kendi durumuna özgü şekilde açık ve somut olarak oluşan bir zarar olgusuna dair bir iddiada bulunulmadığı, davacının ispata yeter herhangi bir delil sunmadığı, ekonomik koşullar nedeniyle genel ve soyut hususlardan ziyade davacının geç ödeme nedeniyle kendisinin şahsen ve somut olarak uğradığı zarar olgusunu ileri sürüp ispatlayamadığı anlaşılmakla davanın reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Davacı munzam zarar talebinde bulunmuştur. Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; TBK'nun 122. maddesinde "Alacaklı, temerrüt faizini aşan bir zarara uğramış olursa, borçlu kendisinin hiçbir kusuru bulunmadığını ispat etmedikçe, bu zararı da gidermekle yükümlüdür. Temerrüt faizini aşan zarar miktarı görülmekte olan davada belirlenebiliyorsa, davacının istemi üzerine hâkim, esas hakkında karar verirken bu zararın miktarına da hükmeder" düzenlemesinin yer aldığı, düzenleme uyarınca munzam zararı talep edebilmek için alacaklının munzam (aşkın) zarar talebinde bulunabilmesi için, alacaklının temerrüt faizini aşan zararının olması, temerrüt ile munzam zarar arasında illiyet bağının bulunması, borçlunun kusursuzluğunu ispatlayamamış olması gerekeceği açıktır....
Yine munzam zararın tazmin edilebilmesi için davacı - zarar gördüğünü iddia edenin uğranılan zararın varlığı ile miktarının kanıtlanması gerektiği, bu zarar kanıtlandığı takdirde borçlunun ancak kendisinin geç ödemeden kaynaklı hiçbir kusurunun bulunmadığını ispat etmesi halinde zararı ödeme yükümlüğünün ortadan kalkacaktır.----------- sayılı kararına göre; Türk Borçlar Kanunu’nun 122. maddesi kapsamında aşkın (munzam) zararın talep edilebilirliğinin bir koşulu da alacaklı yönünden mevcut olan zararın açık ve somut bir biçimde ispatıdır. Bu bağlamda ekonomik koşullardaki olumsuzluklar nedeniyle paranın satın alma gücünde meydana gelen azalma, alacaklı yönünden aşkın (munzam) zarar olarak nitelendirilemeyeceği gibi salt bu olguya dayanılması neticesinde zararın ispatına dair koşulun gerçekleştiği söylenemez....
talep edilebilmesi için öncelikle temerrüt faizini aşan bir zarar olması, davacının uzun süren yargılama ve ülkenin ekonomik şartları gereğince temerrüdü aşan bir zararı olsa bile davalının kusurlu olması gerektiğini, ayrıca aşkın zarar ile borçlunun temerrüdü arasında nedensellik bağının olması gerektiğini, davanın uzaması veya uzun süren dava süreçlerinden sonra enflasyon ve döviz kurlarında artış olmasının başlı başına munzam zarar talebi için yeterli olmayıp, davacının somut olarak munzam zararını ispat etmesi gerektiğini, dosyada bu konuda davacının somut delilinin tespit edilemediğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....