Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Mahkemece bozma ilamına uyulduğu halde, borçlunun itirazında icra müdürlüğünün yetkisine de itiraz ettiği dikkate alındığında, öncelikle incelenmesi gereken yetki itirazının kaldırılması talebi hakkında inceleme yapılmadan ve bu konuda karar verilmeden, doğrudan borca itirazın kaldırılması istemi incelenerek karar verilmesi isabetsizdir. O halde mahkemece yapılacak iş, alacaklının, yetki itirazının kaldırılması talebi hakkında karar verilerek şayet borçlunun yetki itirazı yerinde ise alacaklının isteminin reddine; aksi halde yetki itirazı kaldırıldıktan sonra borca itirazın incelenmesine geçilerek oluşacak sonuca göre karar vermekten ibarettir. Öte yandan, inceleme konusu uyuşmazlık, İİK'nun 68/a maddesi gereğince itirazın kaldırılması olduğuna göre, itirazın iptali olarak nitelendirilip hüküm kurulması da yerinde değildir....

    Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Protokolünden Kaynaklanan Yükümlülüklerin Değiştirilmesi-Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından ortak çocuk ...için ödenen iştirak nafakasının 200 TL’ye indirilmesi ve ortak çocuğun eğitim giderlerinden davacı babanın sorumluluğunun kaldırılması talebinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından açılan anlaşmalı boşanma protokolünden kaynaklanan yükümlülüklerin değiştirilmesi-kaldırılması davasına ilişkin yapılan yargılama sonucunda ortak çocuk ...’in ergin olduğu tarih itibariyle iştirak nafakasının kaldırılması talebinin davacının vazgeçmesi nedeniyle reddine, ortak çocuk ... için iştirak nafakasının 200 TL’ye indirilmesi talebinin reddine, Kadıköy 5....

      Kaldırılması talep edilen yoksulluk nafakasının yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nispi harç alınmadan (Harçlar Kanunu m. 30-32) davaya devam edilmesi doğru olmamıştır. O halde, mahkemece, temyiz sınırlaması da dikkate alınarak, davacıya "Yoksulluk nafakanın kaldırılması" yönündeki talebiyle ilgili nispi harcın tamamlattırılması ve sonucu itibariyle karar verilmesi gerekirken, eksik harçla yargılamaya devam olunarak münhasıran yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi hakkında yazılı olduğu şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 02.05.2017(Salı)...

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemes DAVA TÜRÜ : Yoksulluk Nafakasının Kaldırılması-Aksi Halde Azaltılması-Anlaşmalı Boşanma Davasındaki Protokol Hükmünün Kaldırılması Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından; yoksulluk nafakasının kaldırılması talebinin reddi, yoksulluk nafakasının miktarı ile protokol maddesinin kaldırılması talebi hakkında hüküm kurulmaması yönünden, davalı tarafından ise; yoksulluk nafakasının miktarı ve azaltılması yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, yoksulluk nafakasının kaldırılması,aksi halde azaltılması ve anlaşmalı boşanma davasındaki protokol hükmünün kaldırılması taleplerinde bulunmuştur. Bu isteklerin her biri ayrı ayrı harca tabidir....

          Takibin devamını sağlamak için alacaklı dilerse itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi, takip konusu alacağın dayanağı İİK’nun 68-68/a daki belgelerden değilse, genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Alacaklı itirazın kaldırılması dilekçesinde “itirazın iptali” tabirlerini kullanmış olsa dahi icra mahkemesince bu dava HUMK’nun 76.maddesi hükmü uyarınca İİK’nun 68.maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip sonuçlandırılmalıdır. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı, bu yolu bırakarak mahkemede itirazın iptali davası da açabilir. Somut olayda alacaklı, icra mahkemesinde “itirazın iptali ve icra inkar tazminatı” talep etmiş olup, bu talebi İİK’nun 68.maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilmelidir. Mahkemece takibe dayanak belgelerin İİK’nun 68.maddesi kapsamında sayılan belgelerden olup olmadığı incelenerek itirazın kaldırılması talebinin reddi veya kabulüne karar verilmesi gerekir....

            Takibin devamını sağlamak için alacaklı dilerse itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi, takip konusu alacağın dayanağı İİK’nın 68-68/a daki belgelerden değilse, genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Alacaklı itirazın kaldırılması dilekçesinde “itirazın iptali” tabirlerini kullanmış olsa dahi, icra mahkemesince bu dava, HUMK’nın 76. maddesi hükmü uyarınca İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip sonuçlandırılmalıdır. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı, bu yolu bırakarak mahkemede itirazın iptali davası da açabilir. Somut olayda alacaklı, icra mahkemesinde “itirazın iptali ve icra inkar tazminatı” talep etmiş olup; bu talebi, İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilmelidir....

              Mahkemece itirazın kaldırılması konusunda usulüne uygun olarak açılmış bir dava bulunmadığından itirazın kaldırılması isteminin bu sebeple reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde uyuşmazlığın çözümünün yargılamayı gerektirdiğinden bahisle itirazın kaldırılması isteminin reddine karar verilmiş olması doğru değil ise sonucu itibariyle doğru olan kararın gerekçesinin düzeltilerek onanması gerekmiştir. SONUÇ: Kararın gerekçesinin yukarıdaki şekilde değiştirilmesine ve bu değişik gerekçeyle 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK.'un 438/son maddesi ve İİK.nın 366.maddesi uyarınca kararın düzeltilerek ONANMASINA ve temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 02.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

                Ancak ipoteğin kaldırılması talebinin reddine gelince; malik olmayan eşin açık rızası alınmadan yapılan işlemin kesin hükümsüz olduğu görüşündeyim. Bu nedenle ipoteğin kaldırılması talebinin de kabulü gerektiğini düşündüğümden değerli çoğunluğun ipoteğin kaldırılması talebinin reddine ilişkin onama görüşüne katılmıyorum....

                  Takibin devamını sağlamak için alacaklı dilerse itirazın kaldırılması için icra mahkemesine başvurabileceği gibi, takip konusu alacağın dayanağı İİK’nın 68-68/a daki belgelerden değilse, genel mahkemede itirazın iptali davası açabilir. Alacaklı itirazın kaldırılması dilekçesinde “itirazın iptali” tabirlerini kullanmış olsa dahi icra mahkemesince bu dava HUMK’nın 76. maddesi hükmü uyarınca İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilip sonuçlandırılmalıdır. İcra mahkemesinde itirazın kaldırılması yoluna başvuran alacaklı, bu yolu bırakarak mahkemede itirazın iptali davası da açabilir. Somut olayda alacaklı, icra mahkemesinde “itirazın kaldırılması ve icra inkar tazminatı” talep etmiş olup, bu talebi İİK’nın 68. maddesi anlamında itirazın kaldırılması olarak nitelendirilmelidir....

                    (OĞUZMAN/DURAL, Aile Hukuku, İstanbul-1994, s. 510) Dava 4721 sayılı Türk Medenî Kanunu m. 348 hükmüne göre açılan velâyetin kaldırılması davasıdır. Velâyetin kötüye kullanılması halinde çocuğu korumak üzere alınabilecek “en radikal”, “en etkin” önlem ve bu anlamda “son çare” velâyetin kaldırılmasıdır.(Rona SEROZAN, Çocuk Hukuku, İstanbul-2005, s. 292.) Velâyetin kaldırılması gibi “çocuğun güvenliğini” doğrudan ilgilendiren bir davada çocuğun üstelik velâyetin kendisinden “kaldırılması istenilen” bir davalı tarafından temsil edilmesi; velâyet kendisinde bulunan davalının her zaman çocuğun yararına davranmayacağı şu veya bu gibi düşüncelerle çocuk aleyhinde birleşmesi ve onun zararına bir durum yaratması davanın açılış sebebi göz önüne alındığında olası olduğundan son derecede sakıncalıdır. Dava konusu çocuk ile yasal temsilcisi arasında menfaat çatışması vardır. (TMK. m. 426 b. 2). Zaten bu sebeple velâyetin kaldırılması davası açılmıştır....

                      UYAP Entegrasyonu