Somut olayda kadastro müdürlüğünce 6 ve 528 parsellerde 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca düzeltme işlemi yapıldığı, anılan işlemin 23.08.2013 tarihinde davacıya bildirildiği, davacının 30 günlük süre içinde dava açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda dava, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işlemine itiraz niteliğinde olup, uyuşmazlığın sulh hukuk mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK'nın 21 ve 22. maddeleri gereğince; Suruç Sulh Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.11.2015 gününde oy birliği ile karar verildi....
Mahkemece, düzeltme kapsamına alınan taşınmazlarda mülkiyet aktarımı söz konusu olduğu, düzeltme işleminin Kadastro Müdürlüğünce yapılabileceği gerekçesiyle dava reddedilmiş, davacıların temyizi üzerine mahkeme kararı Dairemizce Kadastro Müdürlüğünün 3402 Sayılı Kanununun 41. maddesi uyarınca yaptığı düzeltme işleminin usulüne uygun olup olmadığı hususunun araştırılması yönünden bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiş, hükmü davalılar temyiz etmiştir. Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir....
Sulh Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı, 15.11.2012 tarihli dilekçe ile; Kadastro Müdürlüğünce 1302 parsel sayılı taşınmaz hakkında 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi uyarınca düzeltme işlemi yapıldığını belirterek, anılan düzeltme işleminin iptali istemiyle sulh hukuk mahkemesinde dava açmıştır. ... Sulh Hukuk Mahkemesince, " ...3402 sayılı Kanunun 22. maddesi ve 4721 sayılı Kanunun 1026. maddesi uyarınca işlem yapılması gerektiği, tapu müdürlüğü tarafından bu yönde yapılan işlemin iptali istemiyle dava açıldığından, HMK'nın 2. maddesi uyarınca davaya bakma görevinin asliye hukuk mahkemesine ait olduğu..." gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeksizin kesinleşmiştir. ......
Mahkemece, yapılan yargılama sonunda davanın Kadastro Kanunun 41. maddesi kapsamında kaldığı ve Kadastro Müdürlüğünce işlem yapılması gerektiği belirtilmek sureti ile davanın yargı yeri nedeni ile reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece davacının talebinin 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 41. maddesi kapsamında kalan düzeltme işlemine yönelik olduğu kabul edilmek sureti ile yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; verilen karar dosya kapsamına uygun değildir. Davacı dilekçesinde kendisine ait 126 ada 40 parsel sayılı taşınmaz ile dava konusu 126 ada 41 parsel sayılı taşınmaz arasında bulunan sınırın kuzeyden güneye düz bir hat şeklinde inmesi gerektiğini ancak tespit sırasında sınırın güneye doğru inerken güneybatıya yönlendirilerek ölçülmesi sonucu kendi taşınmazının bir bölümünün davalıya ait taşınmaz içinde bırakıldığını ve bu şekilde eksik ölçüldüğünü iddia etmiştir....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın husumet yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 41. maddesine dayalı düzeltme kararının tetkikinden iki köy arasındaki taşınmazların birbirine binmeli olarak tersim edildiği, binmenin kenarlaşma yapılmamasından ve fiili kullanımın dikkate alınmamasından kaynaklandığı ve bu nedenle aynı taşınmaz parçasının mükerrer kadastroya tabi tutulduğu anlaşılmaktadır. Mükerrer kadastronun söz konusu olduğu hallerde 3402 sayılı Yasa'nın 41. maddesine göre değil, aynı kanunun 22. ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 1026. maddesi çerçevesinde işlem yapılması gerekmektedir. Düzeltme işlemi ve dayanağı belgelere göre husumet yöneltilebilecek taşınmaz maliklerini saptama imkanı bulunmadığına göre davanın Kadastro Müdürlüğü'ne yöneltilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır....
Dosya kapsamında 02.05.2013 tarihli kadastro müdürlüğünce gönderilen cevabi yazıda dava konusu taşınmazlara ilişkin 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince sınır ve yüzölçümü düzeltmesi yapılmış olduğu bildirildiği anlaşılmakla, 3402 sayılı Kanunun 41. maddesi gereğince yapılan çalışmalara ilişkin davacılara yapılan tebligatların kadastro müdürlüğüne sorularak, tebligatların dosya arasına konulması, ondan sonra merci tayini incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için dosyanın MAHALLİNE İADESİNE 09/10/2017 gününde oy birliğiyle karar verildi....
Davacının isteminin 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği yönündeki iddiasına gelince; 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir…” şeklindedir. Görülüyor ki, taşınmazda tersimat hatasının bulunması halinde bunun düzeltilmesi 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesine göre ilgilinin müracaatı veya Kadastro Müdürlüğünce resen yapılır. Mahkemeden doğrudan doğruya madde kapsamına giren yanlışlıkların düzeltilmesi istenemez....
Bir kısım davalılar istemin 3402 sayılı Yasanın 41.maddesi kapsamında olmadığını, davanın 10 yıllık hak düşürücü süreden sonra açılmış olması sebebiyle reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır. Mahkemece, istemin 3402 sayılı Yasanın 41.maddesi kapsamında bulunduğu ancak düzeltme ile mülkiyet nakline neden olunacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir....
Dava, 3402 sayılı Yasanın 41. maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali istemine ilişkindir. 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile yapılan değişiklikten sonra anılan madde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur....
Dava, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 41.maddesi uyarınca yapılan düzeltme işleminin iptali isteğine ilişkindir. 5304 Sayılı Kanunun 9.maddesi ile değişik anılan madde; “Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle geometrik durumları kesinleşmiş olan taşınmazlarda ölçü, sınırlandırma, tersimat ve hesaplamalardan doğan hatalar, ilgilinin müracaatı veya kadastro müdürlüğünce re’sen düzeltilir. Düzeltme, taşınmaz malikleri ile diğer hak sahiplerine tebliğ olunur. Tebliğ tarihinden başlayan otuz gün içinde düzeltmenin kaldırılması yolunda sulh hukuk mahkemesinde dava açılmadığı takdirde, yapılan düzeltme kesinleşir. Kadastro sırasında veya sonrasında yapılan işlemlerle kesinleşmiş olan taşınmazlarda, değişiklik işlemleri sırasında ortaya çıkan yüzölçümü farklılıklarından, kadastronun dayandığı teknik kurallarda belirtilen hata sınırları içinde kalanların re’sen düzeltilmesine Kadastro Müdürlükleri yetkilidir” şeklinde düzenlenmiştir....