Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.06.2021 tarihli ve 2018/372E., 2021/259K sayılı kararı ile, ihalenin feshi davasının süreden reddine karar verildiği ve verilen kararın 02.06.2020 tarihinde kesinleştiği, maddi anlamda kesin hüküm niteliğinde olduğu, ihalenin feshi şartlarının değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacı tarafından açılan meskeniyet iddiası ve kıymet takdirine itiraz konulu dava ve ihalenin feshine ilişkin davada davacının ileri sürdüğü kıymet taktirinin usulüne uygun tebliğ edilmediği icra dosyasının getirtilerek denetlenmesi, yine meskeniyet iddiası ve kıymet takdirine itiraz konulu davada icra işlemlerinin durdurulmasına dair tedbir kararı verildiği, ancak satıştan 5 gün önce davacının yokluğunda tedbir kararı kaldırılarak taşınmazın icra kanalı ile davalıya satıldığı gözetilerek bu hususun ihaleye katılımı azaltmak suretiyle borçlunun zararına yol açıp açmadığı...
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlulara gönderilen tebligatların usulüne uygun tebliğ edildiğini, davacıların kıymet takdirine itiraz yönünden gerekli masraf ve giderleri 7 günlük sürede yatırmadıklarını, davacının hali hazırda dava konusu taşınmazda oturmadığını ve 2+1 evde 9 kişinin yaşamasının da mümkün olmadığını, kaldı ki davacıların başka bir taşınmazda oturduklarını belirterek meskeniyet şikayetinin de reddinin gerektiğini belirtmiştir....
İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/04/2021 NUMARASI : 2021/66 ESAS 2021/265 KARAR DAVA KONUSU : Meskeniyet İddiası KARAR : Adana 2.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 22.04.2021 tarih ve 2021/66 Esas 2021/265 Karar sayılı kararına karşı istinaf kanun yoluna Davacı vekili tarafından başvurulması üzerine dosya incelendi; DAVA: Davacı Vekili dava dilekçesinde özetle; Alacaklı tarafça müvekkilinin eşi Fadıl Uçar aleyhine Adana 4.İcra Müdürlüğü'nün 2019/16394 esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, meskenin haczedilmezliğine ilişkin kuralın, sadece borçluyu değil, eşini ve onunla birlikte yaşayan ailesini de korumaya yönelik bir düzenleme olduğunu, sadece borçlunun değil ailesinin de korunmasının amaçlandığını, söz konusu evden başka müvekkili ve ve ailesinin yaşayabileceği başka bir evin mevcut olmadığını, müvekkili ve eşinin birlikte yaşadıklarını, taşınmaz için tespit edilen bedelin çok fazla olduğunu, kıymet takdirine itiraz ettiklerini beyan ederek meskeniyet şikayetlerinin...
Bölge Adliye Mahkemesi Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacılar tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü : 1-Kıymet takdirine itiraz yönünden; 02.03.2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunun 26. maddesi ile değişik 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 365/1. maddesinde; “İstinaf yoluna başvurma, yasal süre geçtikten sonra yapılır veya istinaf yoluna başvurulmasına olanak bulunmayan bir karara veya vazgeçme nedeniyle itiraz veya şikâyetin reddine yahut süresi geçmiş bir şikâyete ilişkin olursa, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun ilgili hükümleri gereğince istem icra mahkemesince reddedilir” hükmü yer almaktadır....
Somut olayda; borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazında, 29.06.2015 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup, kıymet takdir tutanağında; "adres kapalı olduğundan içeriye girilemedi, soruldu, borçlunun çarşıda dükkan işlettiği beyan edildi, çarşıya gidildi saat 13.30’da borçlu alınarak adrese tekrar gelindi adresi açtı bilirkişiyle birlikte girildi, gezildi, notlar alındı" ibaresi yazılı ise de, tutanakta borçlunun imzası olmadığı gibi, imzadan imtina ettiğine dair bir kayıt da mevcut değildir. Asıl olan, borçlunun öğrendiğini bildirdiği tarih olup, bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile ispatlanabilir. Bu durumda, borçlunun taşınmazına konulan haczi şikayet dilekçesinde beyan ettiği tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir....
Somut olayda, borçlu vekili tarafından 15.05.2019 havale tarihli dilekçe ile hacizden haricen haberdar olunsa bile borçlunun hacizle ilgili şikayetlerinde sürenin tebliğ ile başlayacağından taraflarına 103 davetiyesinin gönderilmesinin talep edildiği, çıkarılan tebliğin iade döndüğü, 14.08.2017 tarihinde taşınmaz kıymet takdir raporu düzenlendiği, davacıya 07.09.2017 tarihinde tebliğ olunduğu, ilk raporda yapılan hesaplama hatası düzeltilerek yeni rapor hazırlandığı ve kıymet takdir raporunun davacıya 16.04.2018 tarihinde tebliğ olunduğu, davacı tarafından İstanbul 19.İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2018/360 Esas sayılı dosyasında şikayete konu taşınmazla ilgili 24.04.2018 tarihinde kıymet takdirine itiraz davasının açıldığı, yetkisizlik kararı ile dosyanın Şile İcra Hukuk Mahkemesine gönderildiği, mahkemenin 21.06.2019 tarihli kararı ile davanın kabulüne karar verildiği, itiraz dosyasında davacı tarafça raporun kendilerine 17.04.2018 tarihinde tebliğ edildiğini beyan ettiği, davacı tarafından...
Somut olayda borçlunun meskeniyet şikayetinde bulunduğu taşınmazında 02.12.2015 tarihinde kıymet takdirine yönelik keşif yapılmış olup, kıymet takdir tutanağında "borçlu ... hazır, bilgi verildi, anladım dedi, işleme geçildi" ibaresi yazılı ise de, tutanakta borçlunun imzası olmadığı gibi imzadan imtina ettiğine dair bir kayıt da mevcut değildir. Asıl olan borçlunun öğrendiğini bildirdiği tarih olup bu tarihin aksi ancak yazılı belge ile isbatlanabilir. Bu durumda borçlunun taşınmazına konan haczi şikayet dilekçesinde beyan ettiği tarihte öğrendiğinin kabulü gerekir. Borçlu tarafından öğrenme tarihine (25.02.2016) göre 7 günlük yasal süre içinde icra mahkemesine meskeniyet şikayetinde bulunulduğuna göre mahkemece başvurunun esasının incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken istemin süre aşımı nedeniyle reddi isabetsizdir....
İcra Müdürlüğünün 2015/15424 Esas sayılı dosyası ile T2 maliki göründüğü, ancak T1 kesinleşmiş tapu iptali ve tescil davası ile yasal maliki olduğu ve ikamet ettiği İzkent Mah., 8831 Sok., No:73/27, Çiğli/İzmir adresinde bulunan Çiğli İlçesi, Küçükçiğli Mah., 1053 ada 1 parsel 27 nolu bağımsız bölümün kıymet takdirinin yapıldığını, taşınmaza 180.000,00 TL değer biçildiğini, bedelin düşük belirlendiğini, bahse konu meskenin müvekkillerinin haline münasip evi olduğunu belirterek, kıymet takdirine itirazın kabulü ile taşınmazın değerinin yeniden belirlenmesine, İİK'nın 82. maddesi uyarınca haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiş, Karşıyaka 2. İcra Hukuk Mahkemesinin 15/02/2019 tarihli 2019/102 Esas 2019/102 Karar sayılı kararı ile meskeniyet şikayeti yönünden yetkisizlik kararı verilerek, dava dosyası yasal süresi içinde İzmir 8. İcra Hukuk Mahkemesine gönderilmiştir....
Şikayete konu taşınmaza ait düzenlenen 27/01/2018 tarihli kıymet takdiri raporuna ait tebligatın 09/02/2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlunun ise son kıymet takdiri raporunun tebliği olan 14.03.2018 tarihinden sonra, 16/03/2018 tarihinde haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu ancak borçlunun ilk kıymet takdiri raporunun 09/02/2018 tarihinde tebliği ile hacizleri öğrendiğinden ve 09.02.2018 tarihli tebliğin usulsüzlüğü de ileri sürülmediğinden, şikayetin, hacizleri öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süresinden sonra yapıldığı görülmektedir. O halde mahkemece, öğrenme tarihine göre yasal yedi günlük süreden sonra yapılan haczedilmezlik (meskeniyet) şikayetinin süre aşımından reddi gerekirken işin esası incelenerek yazılı gerekçe ile hüküm tesisi isabetsizdir....
HUKUK DAİRESİ DOSYA NO : 2021/2233 KARAR NO : 2021/2515 T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A İ S T İ N A F K A R A R I İNCELENEN KARARIN MAHKEMESİ : TAVŞANLI İCRA HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 22/06/2021 NUMARASI : 2021/40 2021/105 DAVA KONUSU : Şikayet (İcra Memur Muamelesi)|Meskeniyet İddiası|Kıymet Takdirine İtiraz KARAR : Yukarıdaki mahal esas ve karar numarası ayrıntılı olarak belirtilen İlk Derece Mahkeme kararının süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dosya mündericatında tüm bilgi ve belgeler okunup tetkik edildikten sonra heyetçe yapılan müzakere sonunda duruşma açılmasına gerek görülmeksizin gereği görüşülüp düşünüldü....