Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İcra Müdürlüğünün 2020/28081 Esas sayılı dosyasında kambiyo senedine özgü takip başlatıldığı, 11/01/2021 tarihinde ödeme emrini tebliğ aldıklarını, müvekkiline yalnızca ödeme emri gönderildiğini, takip dayağı çekin onaylı örneğinin gönderilmediğini, bu nedenle ödeme emri tebliğ işleminin iptaline karar verilmesi gerektiğini, ayrıca imzaya, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini söyleyerek takibin durdurulmasına, davalı aleyhine tazminata hükmedilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ödeme emrinin tebliğ işleminin iptalini şikayet yolu ile ileri sürülebilecek taleplerden olduğunu, imzaya ve borca itiraz davasında ileri sürülemeyeceğini, ayrıca dayanak belgenin ödeme emri ile birlikte gönderildiğini, açılan davanın haksız olduğunu söyleyerek davanın reddini, imzanın davacıya ait olduğunun anlaşılması halinde davacı aleyhine tazminat ve para cezasına hükmedilmesini istemiştir....

Ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar, bazı istisnai hallerde dava ve takip ehliyetine sahiptirler. Bu durumlar dışında ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlıların dava ve takip ehliyeti yoktur. İstisnai haller dışındaki dava ve takiplerde, kanuni temsilcileri tarafından temsil olunurlar. Somut olayda, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 15.04.1999 tarih ve 1999/376 E.-402 K. sayılı kararı ile borçlunun TMK.nun 355.maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra hakkında başlatılan takipte, icra emrinin 20.03.2005 tarihinde kısıtlıya tebliğ edildiği görülmektedir. Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve vasinin, kısıtlı adına itiraz ve şikayet haklarını kullanacağından İİK.nun 61. maddesi kapsamında çıkarılan ödeme emrinin vasiye tebliği zorunlu olup, kısıtlıya yapılan tebligat yok hükmündedir. Kısıtlı borçlunun takip ehliyeti yoktur....

    Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 12.04.2011 tarih ve 2010/1211 E. - 2011/704 K. sayılı kararı ile borçlunun TMK.nun 407. maddesi gereğince vesayet altına alındığı, vesayet kararından sonra 24.04.2013 tarihinde kısıtlı doğrudan taraf gösterilerek icra takibine başlandığı görülmektedir. Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve kısıtlı adına itiraz ve şikayet haklarını vasi kullanacağından, doğrudan kısıtlı borçlu hakkında takip yapılamayacağı hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de re'sen gözetilmesi gerekir. O halde, mahkemece, yukarıda açıklanan nedenle takibin iptali gerekirken, icra emrinin borçlu vasisine tebliğ edilmediği gerekçesi ile icra emrinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi isabetsizdir....

      İcra Müdürlüğü'nün 2021/2959 esas sayılı takip dosyasında davalı-alacaklı tarafından davacı - borçlular ve dava dışı borçlular hakkında ilamlı icra takibi başlatıldığı görülmüştür. Davacılar vasisi vekili İcra Hukuk Mahkemesine başvurusunda davacıların kısıtlı olduklarını takip talebinde vasilerinin isimlerinin verilmediğini ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep ettiği, Davacıların kısıtlı olduğu kendilerine vasi olarak Tülay Balmumcu'nun atandığı bu hususun takip dayanağı ilamda da yazılı olduğu, dosya kapsamıyla sabittir. Vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve kısıtlı adına itiraz ve şikayet haklarını vasi kullanacağından, doğrudan kısıtlı borçlu hakkında takip yapılamayacağı hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece de re'sen gözetilmesi gerekir....

      kardeşi Hüseyin Aygün'ün, Yalova Sulh Hukuk Mahkemesinin 29.01.2021 tarihli kararıyla vasi olarak atandığını, kısıtlı aleyhine başlatılan takibe itiraz edebilmek için 02.05.2021 tarihli kararla yetkilendirildiğini ve karardan 04.05.2021 tarihinde haberlerinin olduğunu, bu tarihten itibaren dosyaya müdahil olma ve itirazlarını sunma imkanının olduğunu, icra takibinin, doğrudan kısıtlı T1 aleyhine başlatıldığını, kısıtlananların fiil ehliyetinin bulunmadığını, bu kişiler doğrudan dava ve takip açamayacakları gibi aleyhlerine de doğrudan dava ve takip yapılamayacağını, bu hususun kamu düzenine ilişkin olup üçüncü kişilerin iyi niyetinin korunmayacağını, fiil ehliyeti olmayanların mutlaka bir temsilci ile temsil edilmeleri gerektiğini, kısıtlanmış olan takip borçlusunun pasif dava/takip ehliyeti olmadığından kendisine doğrudan yapılan takibin iptal edilmesi gerektiğini, ödeme emrinin üçüncü kişiye tebliğ edildiğini, doğrudan borçluya ya da varsa borçlu adına ve onu temsile yetkili vekil ya...

      ettiği, İlk Derece Mahkemesince; icra emrinin iptaline karar verildiği, alacaklının istinaf yoluna başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince vesayet altına alınma kararından sonra başlatılan takipte, kısıtlıyı vasisi temsil edeceğinden ve kısıtlı adına itiraz ve şikayet haklarını vasi kullanacağından, doğrudan kısıtlı borçlu hakkında takip yapılamayacağı hususu kamu düzenine ilişkin olup, mahkemece bu durumun re'sen gözetilmesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, takibin iptaline karar verildiği, karara karşı alacaklının temyiz yoluna başvurduğu anlaşılmaktadır....

        Ödeme emrinin iptaline karar verilmesi üzerine borçlulara ödeme emrinin yeniden tebliği ile takip borçlusunun yeni bir itiraz ve şikayet hakkı doğacak ve sair itirazlarla şikayetler borçlu tarafından yeni ödeme emrinin tebliğinden itibaren süresinde ileri sürülebilecektir. Zira bu aşamada alacaklı vekilince usulüne uygun olarak takip borçluya yönlendirilmiş değildir. Bu nedenle ödeme emrinin iptali ile yetinilmiş ve davacının sair şikayet ve itirazları hakkında bu aşamada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir..." şeklinde açıklanan gerekçeleriyle, Şikayetin kabulü ile İstanbul 20....

        T2 ile birlikte ceza yargılamasının 2. celsesine katıldığı, duruşma tutunağına göre borçlunun kimlik bilgilerinin tespitinden sonra ve savunmasından önce takibe konu çek ve takip dosyası bilgilerinin yer aldığı şikayet dilekçesi okunarak savunmasının alındığı, kurulan ara kararla takip dosyasından çek asıllarının da istenmesine karar verildiği, alacaklı vekilinin de icra dosyasında yetki ve imzaya itiraz edilmediği beyanının tutunağa geçtiği, bu durumda artık davacı/borçlunun takip dosyasından haberdar olduğu, akabinde de davacı/borçlu T1 takip dosyası evrak işlem kütüğü kayıtlarına göre UYAP vatandan portalından 18/04/2019 ve 30/06/2019 tarihlerinde ödeme emri tebliğinden sonraki bir kısım UYAP'ta kayıtlı alacaklının haciz talep evraklarını gelen haciz müzekkerelerini okuduğu böylece ödeme emri tebiliği ile takibin kesinleştirilerek takibi ilerletici haciz işlemleri yapıldığından da haberdar olduğu anlaşılmıştır....

        DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Tüm dosya kapsamı uyarınca; uyuşmazlık, imzaya itiraz niteliğindedir. 2004 sayılı İcra Ve İflas Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na göre özel kanun olup, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, icra mahkemesince görülen şikayet ve itirazlarda ancak İcra ve İflas Kanununda açıkça gönderme olduğunda ya da işin niteliğine uygun düştüğü ölçüde uygulanır. İİK'nun 18/3. maddesi; “Aksine hüküm bulunmayan hallerde icra mahkemesi, şikayet konusu işlemi yapan icra dairesinin açıklama yapmasına ve duruşma yapılmasına gerek olup olmadığını takdir eder; duruşma yapılmasını uygun gördüğü takdirde ilgilileri en kısa zamanda duruşmaya çağırır ve gelmeseler bile gereken kararı verir” hükmünü içermektedir. Davacı borçlu tarafından dava imzaya itiraz davası olarak açılmış ise de, yargılama safahatinde davacı vasisi davacının kısıtlı olduğunu bildirmiş, buna ilişkin ilgili evraklar dosya içerisine alınmıştır....

        Borçlu, şikayet dilekçesinde, takip dayanağı çek altındaki imzasını kabul etmiş olduğundan, mahkemece, HMK'nun 266. maddesi uyarınca yöntemince bilirkişi incelemesi yaptırılmak suretiyle, takibe dayanak çekte düzeltilen keşide tarihi yanındaki parafın, keşideci konumundaki borçlunun eli mahsulü olup olmadığı belirlenerek, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, borçlunun başvurusunun doğrudan imzaya itiraz niteliğinde görülerek ve bu yönde düzenlenen bilirkişi raporu esas alınarak takibin durdurulmasına hükmolunması isabetsizdir. SONUÇ : Alacaklının temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05/02/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....

          UYAP Entegrasyonu