Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bu durumda yukarıda anılan kanun hükmü gereğince menfi tespit davası devam ederken takip konusu borcun icra tehdidi altında ödenmesi halinde menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek işin esasına girilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde davanın reddinde isabet görülmemiştir." denilmiştir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde,davalı ..., Şerafettin Özbek ve ... tarafından bono düzenlendiği ve bononun teminat altına aldığı kredinin ... tarafından ödendiği, bononun banka tarafından davalı ... Akyürek'e verildiği, davalı ...'in, diğer davalı ...'...

    Mahkemece, hisse devrinin noterde düzenlenmesi ve ortaklar kurulunun bu devre muvafakat vermesi gerektiği, devrin usulüne uygun yapılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de, Bursa 9. Noterliği'nin 27.10.2010 tarih ve 28557 yevmiye nolu işlemi ile taraflar arasındaki hisse devrinin noter huzurunda yapıldığı, noterin tarafların imzalarını tasdik ettiği, şirket ortaklar kurulunun 27.10.2010 tarih ve 2010/2 sayılı kararı ile hisse devrinin kabulü ile devrin pay defterine işlenmesine karar verilerek pay defterine kayıt işleminin de gerçekleştirildiği, ancak ticaret sicil müdürlüğüne başvurulmadığından devrin tescil ve ilan edilmediği anlaşılmaktadır. Bu itibarla devir tarihinde yürürlükte olan 6762 sayılı TTK'nın 520'nci maddesi uyarınca hisse devrinin gerçekleştiğinin kabulü gerekirken yukarıda yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün bozulması gerekmiştir....

      AŞ 'deki 0,50 payının 75.000,00 TL hisse devir bedeli karşılığında davacı tarafa devrinin kararlaştırıldığını, kararlaştırılan bu bedelin 25.000,00 TL'sinin elden protokolün imza tarihinde davalı ...'...

        "İçtihat Metni"Mahkemesi :Sulh Hukuk Mahkemesi Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü. - K A R A R - Davacının keşidecisi olduğu hamiline düzenlenen 25.10.2007 tanzim tarihli 3.543.00 TL.'lik çeke istinaden davalı tarafından, davacı hakkında 12.11.2007 tarihinde icra takibi yapılmış, davacı 08.02.2008 tarihinde menfi tespit ve istirdat davası açma hakkını saklı tutarak borcu ödemiş, aynı tarihde de iş bu menfi tespit davası açılmıştır. Davalı vekili, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, davacının çekle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

          Maddesi uyarınca KALDIRILMASINA, B) 1- Davacının menfi tespit davasının KABULÜ ile, dava konusu Ankara 8....

          Hisse Satış Bedeli" açıklaması ile ödenen banka dekontunu sunmuş iseler de; söz konusu dekontun işbu menfi tespit davasına konu icra takibine müstenit senetle hiçbir alakasının olmadığını, iş bu menfi tespit davasına konu icra takibine müstenit senet, taraflar arasında doğmuş olan ''nakdi borç'' ilişkisinin bir ürünü olup hisse devrini yahut Sermaye Piyasası Kanununu ilgilendiren bir durumun söz konusu olmadığını, söz konusu takibe konu senet incelendiğinde takip dayanağı bonolarda, bonoların protokol kapsamında düzenlenmiş olduğuna yönelik bir açıklama olmadığının görüleceğini, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353. maddesi uyarınca işbu davada davacının iddia ettiği tüm hususlara ilişkin beyan ve cevap hakları saklı kalmak kaydı ile Yerel mahkemece verilen görevsizlik kararının kaldırılarak dosyanın görevsizlik kararı veren mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir....

            Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın takibin iptali davası olması nedeniyle görevli mahkemenin İcra Hukuk Mahkemesi olduğu belirtilerek, davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir. İcra ve İflas Yasası'nın 72. maddesinin 1. fıkrası ; "Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir." 6. fıkrası; "Borçlu, menfi tespit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmemiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir." şeklinde düzenlenmiştir. Davanın hukuki nitelendirmesi hakime aittir. Davacının bu davayı açmaktaki amacı, hakkında yapılan takibin haksızlığının, diğer ifadeyle borcu bulunmadığının tespitine yönelik olduğundan, açılan dava, İcra ve İflas Yasası'nın 72. maddesinde düzenlenmiş bulunan menfi tespit davasıdır. Davaya bakma görevi genel mahkemelere aittir....

              Tüm dosya kapsamı yukarıdaki açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde davacı zayi nedeniyle çek iptali istemi ile dava açmış, dava konusu çeklerin elinde bulunduran şahıs mahkememize başvurması üzerine davacı vekiline çeki elinde bulundurana karşı menfi tespit/istirdat davası açması için süre verilmiş, davacı vekili ise dava açmadıklarını belirtmiştir. 6102 sayılı TTK'nın 818/1-s maddesinin yollamasıyla çeklerde de uygulanması gereken 758 ve devamı maddeleri uyarınca; çek iptali talebiyle açılan ve hasımsız görülen yapılan yargılama sırasında çek hamilinin ortaya çıkması durumunda, çek iptali davasını açan davacıya, mevcut çek hamiline karşı çek istirdadı/menfi tespit davası açması konusunda süre verilmesinin gerekmesi, davanın açılmaması halinde ise çek iptali davasının reddi karar verilmesinin gerekmesi nedeniyle davanın reddine karar verilerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur....

                a 05.02.2004 tarihinde yapılan % 15 hisse devrinin iptali ve bu hisse devrinin geçersiz olduğunun tespiti talebiyle açılan davanın kabulüne karar verildiğini, davalının ameliyat tarihinden itibaren tasarrufta bulunma ehliyetinin kalktığının tespit edildiğini, bu tarih öncesinde sağlık sorununun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacının kendisine ait dava dışı şirketteki hisselerini davalıya devri sırasında davalının işlem ehliyetine sahip olmadığı iddiası ile devir işleminin hükümsüzlüğüne karar verilmesi talebinin iyi niyet kuralları ile bağdaşmadığı, kaldı ki davalının işlem tarihi itibariyle fiil ehliyetinin bulunduğunun belirlendiği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir. Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir....

                  Kanun koyucu tarafından, tahsil edilmesi istenen alacak, kamusal nitelikte imtiyazlı olduğundan sürüncemede kalması önlenerek, hızla tahsilinin sağlanması istenmiş, bu nedenle kamu alacağına ilişkin takip kesinleştikten sonra, yeni ve ayrı bir menfi tespit davası açılması yönünde herhangi bir hüküm öngörülmemiştir. Başka bir anlatımla, 6183 sayılı Kanunda, 2004 sayılı Kanunun 72. maddesine koşut bir düzenleme bulunmadığı gibi, 6183 sayılı Kanunda menfi tespit davasına, “Üçüncü şahıslardaki menkul malların, alacak ve hakların haczi” başlıklı, 08.04.2006 günü yürürlüğe giren 5479 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değiştirilen 79. maddesinde, “......

                    UYAP Entegrasyonu