Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Bunun dışında icra takibi taraflar arasındaki maddi ilişkiyi tespit edecek nitelikte olmadığından, alacaklının takibe girişmesinden sonra, hatta takip kesinleştikten sonra da borçlunun, borçlu olmadığının tespitini mahkemeden istemesi mümkündür. Borçlu belirtilen şekilde takipten önce veya sonra alacaklıya karşı bir menfi tespit davası açar; bu davayı kazanırsa, hakkındaki icra takibi dayanaksız kalır ve borcu ödemekten kurtulur. İİK'nın 72. maddesinin beşinci fıkrası gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında, ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur....

İİK'nın 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir(Çavdar, Seyit, İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803)....

    İİK'nın 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir(Çavdar, Seyit, İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803)....

      İİK'nın 72/5. maddesi gereğince borçlunun açmış olduğu menfi tespit davasında ihtiyati tedbir kararı almamış veya verilmiş olan ihtiyati tedbir kararının herhangi bir sebeple kaldırılmış olması nedeniyle dava konusu borcu alacaklıya ödemiş olursa açılmış olan menfi tespit davasına istirdat davası olarak devam edilir. Bu durumda borçlunun menfi tespit davasının istirdat davasına dönüştürülerek devam edilmesi için bir talepte bulunmasına gerek yoktur. Borcun ödenmiş olduğunu öğrenen mahkemenin yukarıda yazılı yasa hükmü gereğince davaya kendiliğinden istirdat davası olarak devam etmesi gerekir(Çavdar, Seyit, İtirazın İptali,Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat Davaları, Ankara, 2007,s.803)....

        Hukuk Dairesinin 10.4.2019 tarihli Ek kararı ile dava konusu hisse senetlerinin değerinin 50.000,00 TL olduğu, kesinlik sınırında kaldığı gerekçesi ile red edilmiş, bu karar da süresi içerisinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş olduğundan öncelikle bu hususun incelenmesi gerekmiştir. Yapılan incelemede, istinaf mahkemesince, iptali istenilen hisse senetlerinin devir tarihindeki şirket genel kurul kararlarına göre 50.000,00 TL gibi bir değere sahip olduğu, dava değerini oluşturan hisse bedellerinin (muvazaalı olduğu iddia edilmediğinden) bu bedelin kabulü gerektiği ve değerin 58.000,00 TL altında kaldığından bahisle temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. Tasarrufun iptali davalarında, dava değerini takip konusu alacak miktarı ile iptali istenilen tasarruf değerinden hangisi az ise o değer oluşturmaktadır. Somut olayda, davacı dava dilekçesinde dava değerini 100.000,00 TL olarak belirtmiş ve bu değer üzerinden harcını yatırmıştır....

          Davacı her ne kadar mahkemece istirdada da karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; davanın menfi tespit davası olarak açıldığı, yargılama sırasında davacı tarafından ödeme yapıldığı hususunun ispatlanamadığı, davadan önce yapılmış ödemeler için ise açılmış bulunan menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüşme olanağının bulunmadığı, sonuç olarak harcı ödenerek usulüne uygun istirdat talebi bulunmadığından mahkemece davacının istirdat talebi konusunda karar verilmemesi yerindedir....

            Davacı her ne kadar mahkemece istirdada da karar verilmesi gerektiğini ileri sürmüş ise de; davanın menfi tespit davası olarak açıldığı, yargılama sırasında davacı tarafından ödeme yapıldığı hususunun ispatlanamadığı, davadan önce yapılmış ödemeler için ise açılmış bulunan menfi tespit davasının kendiliğinden istirdat davasına dönüşme olanağının bulunmadığı, sonuç olarak harcı ödenerek usulüne uygun istirdat talebi bulunmadığından mahkemece davacının istirdat talebi konusunda karar verilmemesi yerindedir....

            Davalı tarafça hisse devrinin gerçekleşmediği ileri sürülmüş olmasına rağmen bu hususu araştırılmamış, yine sözleşme kapsamında düzenlenen dava dışı bir kısım çeklerin icra takibine, bir kısmının da istirdat davasına konu edildiği belirtilmesine rağmen bu takip ve dava sonuçlarının araştırılmadığı, davalıların sözleşme gereği hisse devir eden ve devralan ile muvafakat eden olarak sorumluluklarının da tartışılmadığı görülmektedir. Bu itibarla, davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile, kararın, HMK 353/1-a-6 maddesi uyarınca kaldırılmasıyla, hisse devir sözleşmesi gereği sözleşmenin yerine getirilerek hissenin devredilip devredilmediğinin araştırılması, aynı sözleşme gereği istirdat davasına konu edilen çeklerle ilgili dava sonuçlarının sorulması ve davalıların sözleşme kapsamında husumet itirazlarının değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmek üzere dosyanın ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir....

              Ancak eldeki dava; icra takibi sonrasında açılan takibin iptali ve menfi tespit davası niteliğinde olup, İİK 72/son maddesi gereğince “ Menfi Tespit ve İstirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi davalının ikametgahı mahkemesinde de açılabilir.” Hükmünü içermektedir. Davacı icra takibinin yapıldığı Kadıköy Asliye Hukuk Mahkemesinde bu davayı açmış olup, yasa gereği seçimlik haktan yararlanmıştır. Hal böyle olunca Mahkemece işin esasına girilerek sonucu hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 15.3.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                "İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi Y A R G I T A Y K A R A R I Dava; sebepsiz zenginleşmeye dayanan menfi tespit, icra takibinin iptali ile istirdat istemine ilişkindir. Davanın bu niteliğine göre, inceleme görevi Yargıtay 3.Hukuk Dairesinindir. Ancak anılan dairece daha önce görevsizlik kararı verilmiş olduğundan dosyanın Başkanlar Kurulunca temyiz incelemesini yapacak daire belirtilmek üzere Yüksek Birinci Başkanlığa gönderilmesine, 12.05.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu