Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı Hazine çekişmeli taşınmazın mera olduğu iddiası ile dava açmış, yargılama sırasında ... satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak bir bölümünün kendisine ait olduğu iddiası ile davaya katılmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda müdahil ...'ün davasının reddine; Hazine'nin davasının kabulüne, çekişmeli taşınmazın tespitinin iptali ile mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, müdahil davacı ... mirasçıları vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dosya içeriğine, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve temyiz edenin sıfatına ve 14 koşullarının müdahil davacı ... lehine gerçekleşmemiş olduğunun saptanmasına göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı bakiye temyiz karar harcının temyiz edenden alınmasına, 03.10.2017 gününde oybirliği ile karar verildi....

    ın kendisine tokat attığı yönündeki iddiası ile alınan doktor raporundaki "sol göz altında şişlik ve sol yanakta yaygın ekimoz" şeklindeki bulgular karşısında, katılanın iddiası, tanık anlatımları ile adli rapor içeriği yöntemince tartışılıp reddedilmeden, yetersiz gerekçeyle beraat kararı verilmesi, Kanuna aykırı ve katılan ... vekilinin temyiz nedenleri ile tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 15/12/2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

      E:2012/9245 sayılı hacizleri bulunduğu, banka ve ilgili hacizleri takiben bu tutar üzerinden haczin işlendiği” şeklinde cevap verilmiştir.Bu durumda, Bankaya gönderilen haciz müzekkeresine karşı mevduat hesabı üzerinde rehin hakkı bulunduğunun ileri sürülmesi , İİK'nın 96/1 uyarınca istihkak iddiası niteliğinde olup, icra müdürlüğünce istihkak prosedürünü düzenleyen İİK’nın 96-97 maddelerinde yazılı kurallara göre işlem yapılması gerekirken prosedür işletilmemiş, alacaklının istihkak iddiası ile ilgili karar verilmek üzere mahkemeye gönderme talebi İcra Müdürlüğünce istihkak iddiası bulunulmadığından bahisle reddedilmiştir. Eldeki dava da, doğrudan açılmıştır. İstihkak iddiasına ilişkin prosedür işletilmeksizin alacaklı tarafından,doğrudan İcra Hukuk Mahkemesinde dava açmak mümkün olup bunu engelleyen yasal bir düzenleme yoktur....

        İstihkak iddiası, tüzel kişilerde tüzel kişiyi temsile yetkili organlarca, gerçek kişilerde ise ya kendisi tarafından ya da bu kişiyi temsile yetkili kişilerce ileri sürülebilir. Tüzel kişiyi veya gerçek kişiyi temsil yetkisi olmayan kişinin yaptığı iddia, geçerli bir istihkak iddiası sayılmaz (Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 06/03/2019 tarih, 2016/7246 Esas - 2019/2348 Karar vb.). Somut olayda, dosyada mevcut ticaret sicili kayıtları ile Dairemizce temin edilen ticaret sicili kayıtlarından, dava konusu 10/09/2018 tarihli haciz sırasında üçüncü kişi şirket yararına istihkak iddiasında bulunan Ayşe Korkmaz'ın şirket ortağı ya da yetkilisi olmadığı, üçüncü kişi tarafından da yetkiye dair herhangi bir vekaletname sunulmadığı anlaşılmaktadır. Yine mahkemece de belirtildiği üzere, haciz tarihinden itibaren üçüncü kişi tarafından süresinde yapılmış geçerli bir istihkak iddiası da bulunmamaktadır....

        işlemden kaynaklı rehin ve hapis hakkı kullanması usule ve yasaya aykırı ve haksız bir istihkak iddiası olduğunu, borçlunun hesaplarında 5 aydır bir şüpheli işlemden kaynaklı bloke konulduğu ve bu blokenin devam ettiği iddiaları hukuken geçerli olmadığını, buna ilişkin rehin ve hapis hakkı iddiası da haksız bir istihkak iddiası olduğunu, bu şüphenin giderilmemesi bir kenara yurt dışındaki işlemlerde dünyanın bir çok yerindeki bankalarda Chargeback kuralları geçerli olup şüpheli işlemde her halükarda en fazla 120 gün karşı bankaların itiraz süresi olduğunu, söz konusu borçlunun bu hesaplarına bakıldığı zaman 31.10.2020 tarihinden beri blokeli olduğunu, 08.01.2021 tarihinde medikal malzeme ücreti olarak Özel F2E Sağlık Hizmetleri Şirketinden borçlu hesaba 30.000 TL para yatırıldığını, banka verdiği cevapta bu paranın da şüpheli olduğunu iddia ettiğini, ancak gerekçesi de 89/1 cevabında belirtilmediğini, 180 gündür paranın Halkban A.Ş de bloke olması , şüphenin giderilmediği...

        Ancak, somut olayda, 09.06.2009 tarihli haciz tutanağından dava konusu aracın, araç şöförü ... huzurunda fiilen haczedildiği,araç şöförünün istihkak iddiasının 3. kişinin istihkak iddiası olduğu gerekçesiyle istihkak iddisına karşı dava açması için 3 gün süre verildiği anlaşılmaktadır. Ancak araç şöförü istihkak iddiasında bulunan 3.kişi olarak kabul edilmiş ise de davacı ve borçlu şirketle bağlantısı yönünden dosya kapsamında herhangi bir bilgi ve belgeye rastlanamamıştır. Bu nedenle öncelikle, haciz sırasında hazır bulunan araç şoförü ...'ın davacı 3.kişi şirket yetkilisi veya temsilcisi olup olmadığının tesbiti gereklidir. Eğer istihkak iddiasında bulunmaya yetkili şirket yetkilisi veya temsilcisi ise istihkak iddiası üzerine dava açma süresi kesilecektir. İİK'nun 96 ve 97.maddelerinde istihkak iddiası üzerine ne gibi işlemler yapılacağı gösterilmiştir....

          Tespit edilen bu kişinin mirasçılarının taşınmaz hakkında mülkiyet iddiası bulunup bulunmadığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Mahkemece, adı geçen “... oğlu 1918 doğumlu ...'ın” mirasçılarının adresinin tespiti ile mahkemeye çağrılarak veya usulüne uygun istinabe yolu ile dinlenerek taşınmaz üzerinde bir hak iddiası bulunup bulunmadığı sorulup beyanları tespit edilmeli, taşınmazda mülkiyet iddiası olması halinde çekişmenin esası tapu iptal ve tescil davası ile çözülebileceğinden davanın reddine karar verilmeli, böyle bir iddiası bulunmadığı taktirde ve davanın ispatlanması halinde kabulüne karar verilmelidir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 13.02.2013 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

            yönünden verilen beraat, ... vekilinin sanıklar ..., ... ve ... hakkında Mersin Toros Devlet Hastanesi ihalesine fesat karıştırıldığı iddiası yönünden verilen beraat ile sanık ... hakkında Erdemli Devlet Hastanesi ihalesine fesat karıştırıldığı iddiası yönünden verilen ölüm nedeniyle kamu davasının düşürülmesi hükümlerine yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü: Tebliğname başlıklarında adlarına yer verilen sanıklardan ... ve ... hakkında ihaleye fesat karıştırma suçundan verilen bir beraat kararı olmadığı, ... vekilinin ise sanık ... hakkında Mersin İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü ihalesine fesat karıştırıldığı iddiası yönünden verilen beraat hükmünü temyize hakkı bulunduğu gözetilerek yapılan incelemede; Sanıklar ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... ve ... hakkında verilen beraat hükümlerinin temyiz incelemesinde; Delilleri takdir ve gerekçesi gösterilmek suretiyle verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan...

              Dava konusu taşınmazın eski tarihli ... fotoğrafı, memleket haritasının uygulanması sonucu orman olduğu ve orman bitki örtüsü kaldırılarak tarla haline getirildiği, 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılmasının taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağı niteliğini değiştirmeyeceği, kadastro sırasında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tapu kaydı oluşturulmasının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu, taşınmaz dört yönden 3725000 m2 yüzölçümlü 101 ada 86 sayılı orman parseli ile çevrili olması nedeniyle orman içi açıklık niteliğinde olması nedeniyle 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacağı anlaşılmaktaysa da, davacı Hazinenin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile dava açmayıp, salt orman iddiası ile dava açıldığı, Daire bozma kararında Hazinenin salt orman iddiası ile dava açmış olması ve kesinleşmiş orman tahdidinin varlığı halinde taşınmazın orman niteliğinin...

                Dava konusu taşınmazın eski tarihli ... fotoğrafı, memleket haritasının uygulanması sonucu orman olduğu ve orman bitki örtüsü kaldırılarak tarla haline getirildiği, 3402 Sayılı Yasanın 4. maddesine göre yapılan orman kadastrosunda orman sınırları dışında bırakılmasının taşınmazın zilyetlikle kazanılamayacağı niteliğini değiştirmeyeceği, kadastro sırasında belgesizden zilyetliğe dayalı olarak davalı adına tapu kaydı oluşturulmasının yolsuz tescil niteliğinde bulunduğu, taşınmaz dört yönden 3725000 m2 yüzölçümlü 101 ada 86 sayılı orman parseli ile çevrili olması nedeniyle orman içi açıklık niteliğinde olması nedeniyle 6831 Sayılı Yasanın 17/2. maddesi gereğince özel mülkiyete konu olamayacağı anlaşılmaktaysa da, davacı Hazinenin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yer iddiası ile dava açmayıp, salt orman iddiası ile dava açıldığı, Daire bozma kararında Hazinenin salt orman iddiası ile dava açmış olması ve kesinleşmiş orman tahdidinin varlığı halinde taşınmazın orman niteliğinin...

                  UYAP Entegrasyonu