Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Geçersiz bir sözleşmeye dayalı olarak ifa istenemeyeceğinden bu sözleşmeden kaynaklanan menfi ve müspet zarar ya da cezai şart istenemez. Taraflar ancak sebepsiz mal edinme hükümlerine göre verdiklerini geri isteme hakkına sahiptirler. Somut olayda geçersiz sözleşme nedeni ile davacı taraf ancak verdiğini isteyebilecek olup, davacı bedel yükümlülüğünü yerine getirdiğinden Borçlar Kanununun 96. Maddesi gereğince " Davacının zararının davalı tarafından tazmini gerekir.", ödenmesi gereken tazminat miktarı taşınmazın dava tarihindeki değeri olup, bu tutar 134.665,00 TL 'dir ....

harici satış sözleşmesinde imzası bulunan tutanak tanığı Selahattin Durğut'un keşif esnasında "satış işlemini benim huzurumda yaptılar" şeklindeki satışı doğrulayan beyanları dikkate alındığında taraflar arasındaki harici satış sözleşmesinin geçerli olduğu kanaatine varıldığı,birbirini doğrulayan tanık beyanları doğrultusunda davacının dava konusu taşınmazlardaki miras paylarını haricen satıp zilyetliği davalıya devrettiği anlaşılarak mahkememizce davacının ecrimisil talebinin reddine karar vermek gerekmiş,aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....

Hukuk Dairesinin bakacağı işlerle ilgili 32 nolu bölümünde "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun ikinci kısmında yer alan ve diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmeler ile özel kanunlara göre yapılıp diğer dairelerin görevine girmeyen sözleşmelerden kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar," denilmek suretiyle genel kural olarak sözleşmeden kaynaklanan davalara bakma görevinin 6. Hukuk Dairesine ait olduğu açıklanmıştır....

in kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunmadığı, ancak davacının veraseten kendisine intikal eden payı harici satış suretiyle davalıya devrettiği, davalının 15 parsel sayılı taşınmazı kullandığı, tapuda kayıtlı taşınmazlarda resmi şekilde yapılmayan satışlara değer verilemeyeceği, ancak haricen satın alan kişi yönünden kişisel hak sağlayacağı, başka bir ifade ile harici satış bedeli kendisine ödenene kadar taşınmaz alıcısının taşınmazı alıkoyma hakkına sahip olduğu, buna karşın mahkemece harici satış senetlerinin 15 parsele mi yoksa 17 parsele mi ait olduğu hususunun açıklığa kavuşturulmadığı belirtilerek, 17 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydı da getirtilmek ve satış sözleşmesi uygulanmak suretiyle harici satış sözleşmesinin hangi yere uyduğunun tespit edilmesi” gereğine değinen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda tapu iptali ve tescile yönelik asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulü ile 15 parsel sayılı taşınmaza ...'...

    Mahkemece; davacı tarafından aracın satış tarihinin 2010 yılı olduğu ileri sürülmüş ise de, vergi dairesince cebri satış tarihinin 30.10.2009 olması karşısında bu tarihe itibar edilmediği, icra takibinin başlangıç tarihi itibariyle geçerli olan Borçlar Kanunu yönünden bağlı bulunulan 1 yıllık zamanaşımı süresinin geçmiş olduğu, kaldı ki başvurulmuş olan yemine de uyulduğu gerekçe gösterilerek davanın öncelikle zamanaşımı yönünden reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmektedir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; harici araç satış sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Karayolları Trafik Kanunu'nun 20/d maddesi uyarınca trafikte tescilli araçların mülkiyetini nakledici nitelikte sözleşmelerin noterde yapılması zorunludur. Bu hükme aykırı olarak yapılan sözleşmeler hukuken geçersizdir. Ancak, geçersiz sözleşmeden kaynaklansa dahi, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklarda BK.125.maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir....

      Taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesinden doğan davalar için özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediğinden Borçlar Kanununun 125. maddesi hükmü gereğince on yıllık zamanaşımı süresi uygulanır ve bu süre sözleşmenin ifa olanağının doğması ile işlemeye başlar. Ancak satışı vaat edilen taşınmaz, sözleşme ile veya fiilen satış vaadini kabul eden kişiye yani vaat alacaklısına teslim edilmiş ise on yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açılan davalarda zamanaşımı savunması Türk Medeni Kanununun 2. maddesinde yer alan “dürüst davranma kuralı” ile bağdaşmayacağından dinlenmez. Satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan davaların kabulüne karar verebilmek için sözleşmenin ifa olanağı bulunmalıdır....

      öne sürerek, taraflar arasındaki harici satış sözleşmesine göre davalılar adına kayıtlı tapunun iptal edilerek hissesi oranında müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir....

      Türk Medeni Kanunu’nun “Hukuki işlem” başlıklı 706. maddesi, “Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır’" şeklindedir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nu 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 237 “Şekil” başlığı altında; taşınmaz satımının geçerli olması için getirilen resmî senede bağlanması şartı, taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri için de öngörülmüştür. 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddesine göre taşınmaz satışları için tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri yetkili iken, 1512 sayılı Noterlik Kanunu'nun 60/3. ve 89. maddelerinde taşınmaz satış vaadi sözleşmelerinin noterlerce re’sen düzenleme şeklinde yapılacağı kuralı getirilmiştir. Emredici kural gereği, resmî şekle uyulmadan yapılan sözleşmeler geçersizdir. Gayrimenkul alım-satım sözleşmeleri TMK 706. Maddesinin amir hükmü uyarınca resmi şekilde yapılmadıkça geçerlilik kazanamazlar....

      Takibe dayanak yapılan 09.02.2016 tarihli harici satış sözleşmesinde; yüklenicinin Kınaş İnşaat Gay. Dan. San. Ve Tic. A.Ş, alıcının ise T3 olduğu, T1'ın sözleşmenin tarafı olmadığı, satış bedelinin 200.000,00 TL olduğu, 16 parselde kayıtlı normal 1.kat dükkan üstündeki dairenin satış konusu olduğu, sözleşmede dava dışı Recep Kınaş ile T3'ın ve şahit Habil Gündüz'ün imzalarının bulunduğu, Sultanbeyli 3....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : TAZMİNAT -KARAR- Mahkeme kararındaki nitelendirmeye göre dava; taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık harici satış sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Yargıtay Büyük Genel Kurulunun 24.01.2014 tarih ve 1 sayılı kararı ile aynen kabul edilen ve 29.01.2014 günü Resmi Gazetede yayımlanarak 01.02.2014 tarihinde yürürlüğe giren hukuk dairelerine ilişkin işbölümü uyarınca temyiz incelemesi Yargıtay 14. Hukuk Dairesine ait bulunmaktadır. Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan nedenlerle, dosyanın ilgisi yönünden anılan Daire Başkanlığına GÖNDERİLMESİNE, 27.5.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

        UYAP Entegrasyonu