Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İlk derece mahkemesince, 26/04/2021 tarihli ara karar ile dava konusu uyuşmazlığın Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan) davası olduğundan uyuşmazlık konusu olmadığı, ihtiyati haciz talebi için ise bu aşamada ihtiyati haciz şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Karara karşı davacı istinaf kanun yoluna başvurmuş, şartları oluşan ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz talebinin kabulü gerektiğini savunarak kararın kaldırılmasını talep etmiştir....

ve yapılan icra takibinden dolayı davalıya borcunun bulunmadığını, tüm bu nedenlerle müvekkilinin 06/05/2016 tarihli satış sözleşmesinde taraf olmadığı ve imzası bulunmadığından bu sözleşmeden ve yapılan icra takibinden dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, Mersin 5....

Asıl dava çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve ecrimisil bedelinin tahsili, karşı dava ise harici satış bedeli ile muhdesatların değerinin tahsili istemine ilişkindir....

    Taşınmaz satışının resmi şekilde yapılmaması nedeniyle taraflar arasında geçerli bir sözleşme bulunmamaktadır. O nedenle, geçersiz olan bu sözleşme, geçerli sözleşmelerde olduğu gibi taraflarına hak ve borç doğurmaz. Bu durumda taraflar verdiklerini haksız iktisap kuralları gereğince geri isteyebilirler. Ne var ki, hukuken geçersiz sözleşmeden kaynaklanan bu nitelikteki bir uyuşmazlığın haksız iktisap kurallarına göre çözümlenip tasfiye edilebilmesi için öncelikle haksız iktisabın kapsamını tespitteki ilke ve esasların açıklanmasında zaruret vardır. Geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri verme zorunda olduğunu ve gerçek bir eski hale getirme yükümlülüğü bulunduğunu ifade eder....

      Bölge adliye mahkemesince; taraflar arasında düzenlenen 23/07/2017 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi uyarınca, satış bedelinin 1.200.000 TL olarak belirlendiği, 97.200 TL’nin bir hafta içerisinde, kalanının ise tapu devri sırasında ödeneceğinin kararlaştırıldığı, sözleşme tarihinde kapora olarak 2.800 TL’nin, akabinde ise 28.000 USD’nin davalıya ödendiği, ancak sözleşmeden vazgeçen tarafın davacı olduğu, bu nedenle kapora bedelinin iadesinin istenemeyeceği, yine sözleşme bedeli TL olarak kararlaştırıldığından satış bedeline mahsuben Dolar üzerinden yapılan ödemenin de TL olarak iadesinin gerektiği, sözleşme ile TL karşılığının 97.200 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle; tarafların istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne, 97.200 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş; karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir....

        Bu husus 6098 sayılı TBK'nin 237. maddesinde “Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için resmi şekilde düzenlenmesi şarttır.” şeklinde açıklanmıştır. Bu sebeple resmi memur önünde yapılmayan harici satış senetlerine değer verilemez ve buna dayalı olarak iptal ve tescil isteğinde bulunulamaz. Bu durumda, harici satış sözleşmelerinin akdedildiği tarihte tapuda kayıtlı bulunan dava konusu taşınmazlar için düzenlenen harici satış sözleşmelerinin haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmeyeceği açıktır. Öte yandan; taraflar arasında harici satış sözleşmesinin mevcut olduğunun davalı tarafından kabul edilmiş olması vakıayı ikrar olup, davanın kabulü anlamına gelmeyeceği kuşkusuzdur. Kural olarak, 10.07.1940 tarihli ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler....

        Mahkemece, tapu iptali ve tescil talebinin reddine, tazminat talebinin kısmen kabulü ile davalının aldığını kabul ettiği 64.000.000 TL.nin (64 YTL.) davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazla talebin reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz bölümünü kapsayan 750 m2 yüzölçümlü ve arsa vasıflı 107 ada 3 parsel, 27.09.1995 tarihinde davalı Z.. U.. adına hükmen tapuya tescil edilmiştir. Davacı 1998 yılında yapılan satışla davalı adına kayıtlı 3 parselin 64 m2'lik bölümünü satın aldığını açıklayarak iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Harici satışın yapıldığı tarihte dava konusu 107 ada 3 parsel sayılı taşınmaz tapuda kayıtlı bulunan bir yerdir. Tapuda kayıtlı bulunan bir taşınmazın haricen satışı Türk Medeni Kanununun 706, Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26.maddesi hükümleri karşısında geçersizdir. Böyle bir satış haricen satın ve devralan kişiye herhangi bir hak bahşetmez....

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 15.12.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptal tescil, olmadığı takdirde tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 10.10.2008 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, tapulu taşınmazın harici satın alınması iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, ikinci kademedeki istek tazminat talebine ilişkindir. Davalılar, tapulu taşınmazın harici satımının geçerli olmadığını, tazminat isteminin zamanaşımına uğradığını, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, harici satışa değer tanınmayacağından tazminat istemi yönünden ise talep zamanaşımına uğradığından bahisle dava reddedilmiştir. Hükmü, davacı temyiz etmiştir....

            DELİLLER: Harici satış sözleşmesi, tapu kaydı, davacının dayandığı ödeme belgeleri, keşif, keşifte alınan beyanlar, bilirkişi raporları, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamı, İSTİNAF NEDENLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE : HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; Davada, geçersiz satış sözleşmesi gereğince TBK.nun 77- 82.(BK.nun 61- 66) maddelerinde yer alan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak telep edilmektedir. Taraflar 27.09.2019 tarihinde harici taşınmaz satış sözleşmesi ile Hazineye ait taşınmazın satışı konusunda 120.000,00 TL bedelle anlaşılmış olup 70.000,00 TL'si aynı tarihli ödeme belgesi ile ödenmiş, geriye kalan kısmınında taşınmazın tapusunun alıcı adına tescil edildiği tarihte ödeneceği kararlaştırılmıştır. İlk Derece Mahkemesinin 27/12/2021 günlü kararının taraf vekillerince istinafı üzerine Dairemizin 2022/712 E., 2022/839 K....

            Köyü çalışma alanında bulunan 118 ada 5 parsel sayılı 35.166,17 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, harici taksim, harici satış nedeniyle 1/2'şer payla ....ve ... adlarına, 118 ada 12 parsel sayılı 4.416.73 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz tapu kaydı, harici taksim, harici satış nedeniyle ... adına tespit edilmiştir. Davacı Hazine temsilcisi, yasal süresi içerisinde, çekişmeli taşınmazların Hazine tapusu kapsamında kaldığı ayrıca zilyetlikle kazanımlarının mümkün olmadığı iddiasıyla dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine, çekişmeli 118 ada 5 ve 12 parsel sayılı taşınmazların tespit gibi tescillerine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu