Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dava, 29/06/2006 tarihli gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Dava konusu 2607 ada 26 parsel sayılı taşınmazda elbirliği halindeki mülkiyet Gaziantep 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/504 Esas, 2013/556 Karar sayılı ve 19/03/2013 tarihli kararı ile müşterek mülkiyete çevrilmiş, davalı ... adına 1/5 pay tesciline karar verilerek hüküm temyiz edilmeden 14/05/2013 tarihinde kesinleşmiştir. Dosyada mevcut 11/12/2012 tarihli "Taşınmaz Harici Satış Protokolü" başlıklı belgeye göre, satıcı ... ile alıcı ... arasında 2607 ada 26 parsel sayılı taşınmazdaki ...'a ait hissenin ...'e satış hususunda anlaştıkları görülmüştür. ... vekili 07/03/2013 tarihli dilekçe ile söz konusu protokol gereğince 2607 ada 26 parsel sayılı taşınmazda ...'...

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 14.03.2013 gününde verilen dilekçe ile taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın husumet nedeniyle reddine dair verilen 04.03.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: K A R A R Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Davacı, 19.3.1999 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 350 m2 yer satın aldığını, 3 nolu parselden tapu iptal ve tescil talep etmiştir....

      Davacı, dava dilekçesi ile öncelikle satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil, bu talebin kabul edilmemesi halinde taşınmaza yapılan inşaat masrafları ve davalıya yapılan ödemeler toplamı olan 97.972,00 TL nin tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili 26.02.2020 tarihli dilekçesi ile tapu iptal ve tescil talebinden vazgeçerek, davasını terditli diğer talebi olan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre alacak davasına hasretmiştir. Bu nedenle tapu iptal ve tescil talebi yönünden hüküm kurulmamıştır. .......... Davacı taraf, harici satış sözleşmesi sırasında 10.000,00 TL , ayrıca elden 50.000,00 TL Site aidatı için 4122,48 TL, düzenleme şeklinde satış vaadi sözleşmesi sırasında 40.000,00 TL olmak üzere toplamda 59.122,48 TL ödediğini, ayrıca 38.850,00 TL inşaat masrafları yaptığını iddia ederek bu kalemlerin iadesini talep etmiştir....

      Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı tapu iptal tescil, birleştirilen dava ise taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal tescil talebine ilişkindir....

        Somut olayda, davacı, davalı ile aralarında 1986 tarihli harici taşınmaz satış sözleşmesi yapıldığını, davalıya taşınmazın bedelini ödemesine rağmen taşınmazın tapudan devrinin gerçekleştirilmediğini, taşınmazın devrinin gerçekleştirilmemesi nedeniyle davalının davacıya 2.500 TL meblağlı senet verdiğini, senedin icra yoluyla takibe konulması üzerine davalının davaya konu taşınmazla ilgili gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinde bulunduğunu, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine rağmen davacının tapuyu devir etmemesi üzerine davalı hakkında açtığı tapu iptal ve tescil davasının red edilerek, kararın 16.3. 2010 tarihinde kesinleştiğini ileri sürerek, 1986 yılında davalıya ödediği paranın denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tahsilini talep etmiştir. Tapulu taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK md.706, BK md 213, Tapu kanunu md 26 ve Noterlik Kanunu md 60)....

          Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve ... yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı tapu iptal ve tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

            Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

              Mahallesi 46 Ada 4 Parsel sayılı taşınmazın tapu kaydına, ... oğlu ... lehine 17.10.1989 tarih ve 3015 yevmiye ile satış vaadi şerhi verildiği, bu şerhe dayalı Tapu İptal ve Tescil davasının 02.04.2010 tarihinde açıldığı, bu dava sonucunda; taşınmazın, lehine satış vaadi şerhi verilen ... adına tescilinin 16.05.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, satış vaadi şerhi tarihinden sonra, tescil tarihi itibariyle 5 yıldan fazla zaman geçtiğine ve satış vaadi lehtarı olan 3. kişinin, şerh tarihinden itibaren 5 yıl içinde (17/10/1994 tarihine kadar) mahkemede tescil davası açtığına ve lehine tescil kararı verildiğine yönelik bir belge ve delil de olmadığına göre, artık bu hakkın, 3. kişilere karşı ileri sürülmesi imkanı yasal olarak ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla şahsi bir hak olan satış vaadi sözleşmesine dayalı bu hak, tapuda malik gözüken kişinin borcu sebebiyle haciz koyan alacaklıya karşı hüküm ifade etmez....

                "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil ... ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 27.10.2011 gün ve 447/689 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü: KARAR Davacılar vekili, dava dilekçesinde; vekil edenlerinin 10.04.1989, 26.02.1992, 25.02.1992, 27.05.1992 ve 15.07.1991 tarihli harici satış sözleşmeleriyle davalıların miras bırakanından 817 nolu parselden pay aldıklarını, satıcının ...’nın 1994 yılında öldüğünü, bugüne kadar tapu kayıtlarının verilmediğini açıklayarak vekil edenleri tarafından satın alınan taşınmaz bölümleri bakımından tapu kayıtlarının iptali ile davacılar adına ayrı ayrı tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir....

                  Somut olayda davacı, aleyhine açılan satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil davasında davacılar tarafından hile kullanılarak usulsüz tebligatla yargılamanın sonuçlandırıldığını ileri sürerek yasal süresi içerisinde usulünce yargılamanın yenilenmesi isteğinde bulunmuştur. Davacının ileri sürdüğü yargılamanın yenilenmesi nedenleri incelenmiş, gerçekten de davacının halen kullandığı adresinin satış vaadi sözleşmesinde gösterilen adres olmasına rağmen daha önce taraflar arasında görülmekte olan ortaklığın giderilmesi davasında ki Tebligat Kanununun 21. maddesine göre tebligatın yapıldığı adrese dava dilekçesi ve kararın tebliğ edilmesi nedeniyle anılan 445/7. maddedeki koşulların varlığı da doğru olarak kabul edilmiştir. Bu aşamadan sonra mahkemece iadeye konu davadaki yargılama tekrarlanmıştır. Yapılan bu açıklamalardan sonra davanın satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali tescil davasına ilişkin usul ve esaslara göre sonuçlandırılması gerekir....

                    UYAP Entegrasyonu