Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Beldesi 166 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 40/344 arsa payla 2. kat 8 numaralı bağımsız bölümün kullanım kadastrosu esnasında davalı kişiler adına oluşturulan zilyetlik ve hak sahipliği tespit tutanağının iptaline, tapunun beyanlar hanesindeki davalı kişiler adına işlenen hak sahipliği şerhinin terkinine, davacı ... adına hak sahipliği şerhinin işlenmesine karar verilmiş, davacı vekilinin ıslah dilekçesi ile tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tescili talebinin, yapılacak işlemin idari işlem olması nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm, davacı gerçek kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece yazılı şekilde davanın kısmen kabul kısmen reddine dair kurulan hüküm usul ve yasaya aykıdır. Şöyle ki, bilindiği ve 6100 sayılı HMK’nın 33 (1086 sayılı HUMK’nun 76.) maddesinde düzenlendiği üzere hukuki tavsif (niteleme) ve uygulanacak kanun maddesinin tespiti, hâkime aittir....

    ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ TARİHİ : 20/06/2022 NUMARASI : 2022/172 ESAS, 2022/404 KARAR DAVA KONUSU : Hak Sahipliği Ve Zilyetlik Tespiti KARAR : KARAR GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ : Yukarıda esas ve karar numarası yazılı İstanbul Anadolu 21....

    Dava, 6292 sayılı Kanun çerçevesinde hak sahipliğinin tespiti ile taşınmaz satışının yapılması istemine ilişkindir. Davacı vekili mahkemeye sunduğu 14/10/2016 havale tarihli dilekçesinde mahkemenin 2015/55 E. - 2016/20 K. sayılı dosyanın temyizinden feragat ettiklerini bildirdiğinden, davacı vekilinin temyiz dilekçesinin feregat nedeniyle REDDİNE 07/11/2016 günü oy birliği ile karar verildi....

      İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyetlik veya muhtesat şerhi, ayni hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Böyle bir talep tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez. Ancak; yörede 4127 Sayılı Yasa ile değişik 2924 Sayılı Yasanın 11. maddesine göre yapılacak kullanım kadastrosu sırasında ve hak sahipliği tespit komisyonunda değerlendirilmesi ve itiraz ve dava haklarının da o aşamada kullanılması mümkün olabilecektir. Aksi halde, kadastro tespitinin kesinleşmesinden sonra yapılacak her devir işlemi ayrı bir dava konusu olur ki, yasanın amacı bu değildir. Açıklanan nedenlerle, sonuç olarak doğru olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 06/10/2010 gününde oybirliği ile karar verildi....

        Yine aynı madde “kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin 4. fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edilir.” şeklindedir. Yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan yönetmeliğin 45. maddesi "Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi.... kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler" şeklindedir. Aynı yönetmeliğin 46. maddesi, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarını düzenlemiştir. Kütüğün beyanlar hanesinde ... zilyedlik veya muhdesat şerhi, ayni hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Böyle bir talep tarafların isteğiyle dahi Tapu Sicil Müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez....

          Köyü 148 ada 53 ve 149 ada 39 parsel sayılı taşınmazlar üzerine ... Köyü Tüzelkişiliği tarafından 1978 yılında 700 adet ... fidanı dikilerek bakılıp büyütüldüğünü ve her iki taşınmazında beyanlar hanesine ... Köyü Tüzelkişiliğinin kullanımında olduğunun şerh verildiğini, davalı köy tüzelkişiliği tarafından kavaklar üzerinde hak iddia edildiğini davalı ... Tüzelkişiliğinin hak sahipliği iddiasının men'ine karar verilmesi talebi ile dava açmıştır. Mahkemece dava konusu taşınmazların orman vasfı ile Hazine adına tespit ve tescil edilen yerlerden olduğu ve orman içindeki ağaçlara ilişkin mülkiyet, zilyetlik ya da hak sahipliğinin hukuken mümkün olmadığı gibi ormanların işgalinin de 6831 Sayılı Yasaya göre suç oluşturacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı köy tüzelkişiliği tarafından temyiz edilmiştir. İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, ormanların mülkiyeti Hazineye, intifa ......

            İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve 2924 Sayılı Yasanın 11/3. maddesine göre ”......muhdesat ile tasarruf edenlerin isimlerinin kadastro çalışmaları sırasında, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterileceği” ve “kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin 4. fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususunun ayrıca Orman Bakanlığınca tespit edileceği” yine 2924 Sayılı Yasanın 21. maddesi gereğince çıkartılan yönetmeliğin 45. maddesine göre ”Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi ... kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler” hükmü bulunduğu, aynı yönetmeliğin 46. maddesinde, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarının düzenlendiği, bu nedenle açıklanan durumlara uymayan davanın dinlenme olanağının bulunmadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik...

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Zilyetliğin Tespiti ve Beyanlar Hanesine Şerhi Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada bozma üzerine yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş olup, hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü. KARAR Davacı vekili, ... ili ... ilçesi ... köyünde bulunan 1546 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespiti yapılırken Maliye Hazinesi adına tespit edildiğini, müvekkilinin dava konusu parseldeki zilyetliği, devir sözleşmesi ile davalıdan devraldığını, ancak hak sahipliği tespiti ve kullanım kadastrosu çalışmaları sırasında müvekkilinin zilyetliğinin tapu kütüğünün beyanlar hanesinde gösterilmesi gerekirken gösterilmediğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın müvekkilinin zilyetliğinde olduğunun tespiti ile tapu kütüğünün beyanlar hanesine şerh verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....

                Yine aynı madde “kadastro çalışmaları sonucunda belirlenen kişilerin, bu maddenin 4. fıkrasına göre gerçek hak sahibi olup olmadıkları hususu, ayrıca ... tespit edilir.” şeklindedir. Yine 2924 sayılı Kanunun 21. maddesi gereğince çıkartılan yönetmeliğin 45. maddesi "Hak sahipleri tespit komisyonu, beyanlar hanesinde ismi yazılı kişilerin, hak sahipliği tanımı çerçevesinde, hak sahibi olup olmadıklarını tespit eder ve hak sahibi olarak tespit edilenleri, hak sahibi sicil defterine işler" şeklindedir. Aynı Yönetmeliğin 46. maddesi, komisyonun hak sahibi olarak tanımlamadığı kişilerin itiraz ve dava haklarını düzenlemiştir. Kütüğün beyanlar hanesinde yazılı zilyedlik veya muhdesat şerhi, ayni hak olmayıp, kişisel hak niteliğinde olduğundan tapu sicilinden ayrı olarak alınıp, satılması, değiştirilmesi mümkün değildir. Böyle bir talep tarafların isteğiyle dahi tapu müdürlüğünce yerine getirilemez ve dava yoluyla genel mahkemeden istenemez....

                  Şöyle ki; 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesinin üçüncü fıkrasında, Orman Yönetimi tarafından orman kadastrosu ve 2/B madde uygulamalarına karşı açılacak davalarda hasım, hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler olarak gösterilmiştir. Eldeki davada, davalıların taraf sıfatının bulunup bulunmadığı, kanundaki "hak sahipliği" kavramının şerh edilmesiyle açıklığa kavuşturulabilir. 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesinin ikinci fıkrasında, "hak sahibi gerçek ve tüzel kişiler tarafından açılacak sınırlamaya itiraz davalarında hasım ...; 2. maddeye göre orman sınırları dışına çıkarma işlemlerine karşı açılacak itiraz davalarında ise hasım Hazine ve Orman Genel Müdürlüğüdür." denilmektedir. Bu maddedeki "hak sahipliği" kavramı yerleşmiş Yargıtay uygulamaları ile, tapulu taşınmazlarda tapu sahipliği, tapusuz yerlerde ise 3402 sayılı Kanun'un 17. maddesinde öngörülen 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği bulunan gerçek ve tüzel kişiler olarak kabul edilmiştir....

                    UYAP Entegrasyonu