WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Başvuru bu hali ile İİK’nun 83/c maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nun 83c/2. maddesi hükmü, TMK'nun 862. maddesinin saklı olduğunu öngörmüş olup, TMK'nun 862/1. maddesine göre, rehin; taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile yükümlü kılar. Söz konusu hükümle birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın üzerinde ipotek bulunması halinde, taşınmazın bütünleyici parçaları (mütemmim cüzü) ve eklentileri, taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez. Öte yandan, taşınmazın üzerinde ipotek bulunmasa dahi, TMK'nun 686/1. maddesi hükmü uyarınca; bir şeye ilişkin tasarruflar, aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsayacağından, belirtilen nedenle de eklenti taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez....

    Başvuru bu hali ile İİK'nun 83/c maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nun 83c/2. maddesi hükmü, TMK'nun 862. maddesinin saklı olduğunu öngörmüş olup, TMK'nun 862/1. maddesine göre, rehin; taşınmazı bütünleyici parçaları ve eklentileri ile yükümlü kılar. Söz konusu hükümle birlikte değerlendirildiğinde, taşınmazın üzerinde ipotek bulunması halinde, taşınmazın bütünleyici parçaları (mütemmim cüzü) ve eklentileri, taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez. Öte yandan, taşınmaz üzerinde ipotek bulunmasa dahi, TMK'nun 684/1. maddesi hükmü uyarınca; bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da (mütemmim cüzüne de) malik olduğundan, belirtilen nedenle de bütünleyici parça (mütemmim cüz) taşınmazdan ayrı olarak haczedilemez....

      Bu nedenle, haczedilmezlik şikayetinin incelenmesi sırasında şikayetçi borçlunun ölümü halinde mirasçılarının yargılamayı sürdürmeleri mümkün değildir. Öte yandan, borçlunun ölümü ile İİK'nun 53. maddesi uyarınca; alacaklı tarafından takibin mirasçılara yöneltilmesi ve bu konuda muhtıra tebliğinden sonra, mirasçılar haczin kendilerine tebliğ tarihinden ya da öğrenmeleri halinde bu tarihten itibaren İİK'nun 16/1. maddesinde ön görülen yasal yedi günlük sürede İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca kendileri adına haczedilmezlik şikayetinde bulunabileceklerdir. Somut olayda, borçlu ...’in haczedilmezlik şikayetinde bulunduktan ve söz konusu şikayet incelenip karara bağlanmadan önce 13.7.2019 tarihinde öldüğü UYAP’ta mevcut nüfus kayıt örneğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda, henüz kendisine takip yöneltilmemiş mirasçının kendisi ve ailesinin ihtiyacı nedeniyle bu yargılamaya devam etmesi olanaklı değildir....

        İstinaf Sebepleri Davacı müvekkil her ne kadar vefat etmiş olsa da mirasçı müvekkillerin çiftçilik yapıp yapmadığı hususunda araştırma yapmaksızın eksik inceleme sonucu haczedilmezlik iddiaları yönünden davanın reddine ilişkin hüküm kurduğunu belirterek istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın haczedilmezlik şikayeti yönüyle de kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. C....

          Bu durumda borçlu bu mallara ilişkin olmak üzere üçüncü şahıs lehine istihkak davası ve haczedilmezlik şikayetinde bulunamaz. Borçlu ancak, kendisine ait olan mallarla ilgili haczedilmezlik şikayetinde bulunabilir. Borçlu vekilinin şikayet dilekçesinde bulaşık makinesi, halı, koltuk gibi haczedilen bir kısım menkullerle ilgili de haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu görülmüştür. Borçlu vekilinin lüzumlu eşya olduğu iddiasıyla haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu, bu mallarla ilgili haczedilmezlik şikayetinin incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir. SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            Dava, haczedilmezlik şikayeti ile istihkak davasına ilişkindir. 1-İstihkak davasının reddine ilişkin temyiz itirazları yönünden; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddine, 2-Haczedilmezlik şikayetine ilişkin temyiz itirazları yönünden ise; Davacı borçlu vekilinin İcra Mahkemesine başvurusu esnasında istihkak iddiasının yanısıra haczedilmezlik şikayetinde de bulunulmasına rağmen, Mahkemece, dava istihkak davası olarak nitelenerek ve bu nitelemeye uygun gerekçe oluşturularak, sadece istihkak davasının reddine karar verilmiş, haczedilmezlik talebi yönünden olumlu-olumsuz hüküm kurulmamıştır. Mahkemece anılan hususlar üzerinde durularak haczedilmezlik şikayeti usulüne uygun şekilde değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması için hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

              Haczedilmezlik ile istihkak iddiası arasındaki temel fark haczedilmezlik şikayetinde bulunma hakkı borçluya ait iken, diğer ifade ile ancak borçluya ait bir mal için haczedilmezlik şikayetinde bulunulması mümkün iken; istihkak iddiası kural olarak haczedilen malın mülkiyetinin üçüncü kişiye ait olması halinde mümkündür. Başka bir anlatımla haczedilmezlik şikayeti ile istihkak iddiası bir arada bulunamaz; borçlu kendisine ait olmayan bir mal veya hak bakımından haczedilmezlik şikayeti yoluna gidemez, sadece malın kendisine ait olmadığını bildirmekle yetinebilir. Öte yandan temel bir usul hukuku kuralı olarak vakıa ve delillerin taraflarca getirileceği ve hukuki nitelendirmenin hakim tarafından yapılacağı konusunda tartışma bulunmamaktadır. Buna göre hakim, tarafların sunduğu vakıalar ve talep ve cevap sonuçları incelemeli fakat dava ya da şikayetin vasıflandırılmasında onların beyanlarına bakmayıp, bu belirlemeyi kendisi yapmalıdır....

                Bu maddeye göre, belediyenin haczedilmezlik şikayetinin kabul edilebilmesi için, mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Asıl olan, alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal bir düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Buna göre, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinin de dar yorumlanması gerekip, maddede açıkça haczedilmezlik için "fiilen kamu hizmetinde kullanılma" koşulunun kabul edilmesi karşısında, belediyeye ait bir malın haczedilmezliği ancak fiili durumunun tespiti ile belirlenmelidir....

                  Borçlunun meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu taşınmazına 28.06.2011 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. İİK'nun 103. maddesine ilişkin davetiyenin 09.08.2011, kıymet takdiri raporunun da 06.09.2011 tarihinde borçluya tebliğ edildiği, borçlunun 103 haciz davetiyesinin usulsüz tebliğ edildiğini ve kıymet takdirinin tebliği üzerine oğlunun bildirmesi neticesinde takipten ve hacizden haberdar olduğunu belirterek icra mahkemesine 09.09.2011 tarihinde başvurarak borca itiraz ettiği görülmektedir. Borçlu tarafından en geç borca itiraz ettiği 09.09.2011 tarihinde haczin öğrenildiği, buna karşın İİK'nun 82/1-12. maddesi uyarınca meskeniyet iddiasına dayalı haczedilmezlik şikayetinin bu tarihten itibaren 7 günlük süreden sonra 13.03.2014 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır....

                    Borçlunun başvurusu, İİK'nun 82/1-4. maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. İİK'nun bu maddesinde yer alan haczedilmezlik şikayeti, İİK'nun 16/1. maddesi kapsamında yedi günlük süreye tabidir. Bu süre öğrenme tarihinden başlar. Somut olayda borçlunun haczedilmezlik şikayetinde bulunduğu taşınmazına 19/11/2014 tarihinde tapuda haciz şerhi işlenmiştir. Borçlu vekilinin 26.03.2015 tarihinde vekaletnamesini icra dosyasına sunarak dosyadan talepte bulunduğu, dilekçede icra müdürünün imzası ve tarihin bulunduğu, haczedilmezlik şikayetinin 20.05.2015 tarihinde yapıldığı, bu durumda 26.03.2015 tarihi itibariyle borçlu vekilinin haczi öğrendiği kabul edilmesi gerektiğinden, haczedilmezlik şikayetine öğrenme tarihinden itibaren yasal yedi günlük süreden sonra başvurulduğu açıktır....

                      UYAP Entegrasyonu