Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, TMK’nın 588. maddesinden kaynaklanan gaiplik ve çekişmeli taşınmazın tapu iptal hazine adına tescil ve taşınmaza ait kamulaştırma bedelinin hazineye intikali isteklerine ilişkindir. Davacı hazine, dava konusu 401 ada 16 nolu parselin on yılı aşkın süredir kayyım ile yönetildiğini ileri sürerek 4721 sayılı TMK′nun 588. maddesi uyarınca taşınmaz maliki görünen Reşit kızı Hatice′nin gaipliğine, tapu iptal ve hazine adına tescil ve kayyım uhdesinde bulunan kamulaştırma bedelinin Hazineye irat kaydına karar verilmesini istemiştir....

Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından ise, gaiplik kararı verilmesi yanında şahsın malvarlığının ...ye de devri istendiğinden görevli mahkemenin asliye hukuk mahkemesi olduğu belirtilerek görevsizlik yönünde hüküm kurulmuştur. Dosya kapsamından, davacı ...nin gaiplik kararı verilmesi yanında malvarlığını kayyım olarak 2001 yılından beri idare ettiğini iddia ettiği kişinin malvarlığının ...ye devrini talep ettiği anlaşılmaktadır. Somut uyuşmazlık; hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kimsenin malvarlığı hakkını da ilgilendirdiğine göre, davanın, malvarlığına ilişkin olduğu ve bu hali ile 6100 sayılı HMK 2. madde kapsamında bulunduğunun kabulü zorunludur. O halde uyuşmazlık, çekişmesiz yargı işi olarak kabul edilmez. Hal böyle olunca, davanın asliye hukuk mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince ......

    Türk Medeni Kanununun 588. maddesi uyarınca gaip olduğu ileri sürülen kişilerin adlarına olan taşınmaz hissesinin tapusunun iptali ile Hazine adına tescili istemiyle açılan ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/80 E. Sayılı dosyasında tapu iptal tescil talebi yönünden görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi olup, gaiplik talebi hakkında sulh hukuk mahkemesi kararının bekletici mesele yapılıp sonucu uyarınca işin esası hakkında bir karar verilmek üzere davacıya süre ve yetki verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Bu nedenle mahkemece işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken davanın derdest olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 09.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....

      Hukuk Muhakemeleri Kanununun 150 nci maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması, noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.'' düzenlemesine yer verilmiştir.Somut olayda, her ne kadar davacı Hazine harçtan muaf ise de dava değerinin belirlenmesi kanun yollarına başvurularda kesinlik sınırının tespiti açısından zaruri olup, mahkemece dava değeri tespit edilmeksizin karar verilmesi isabetli değildir.Hal böyle olunca; taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu 16. madde uyarınca dava değerinin belirlenmesi ve kayyımın niteliği de değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.Davacı vekilinin ve davalı vekilinin değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi uyarınca ... Bölge Adliye Mahkemesi 1....

        Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın aslının vakıf olup 5737 Sayılı Yasanın 17. maddesi gereğince vakfına intikal ettiği, paydaş Yusuf ölü olduğundan hakkında gaiplik kararı verilemeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davacı Hazine ve davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacı Hazine ve davalının temyiz itirazı yerinde değildir. Reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, Harçlar Kanununun değişik 13. maddesinin j. Bendi gereğince taraflardan harç alınmasına yer olmadığına, 14.4.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....

          , haber alamadığı bir kişinin ölümünü ispatlamasını beklemenin mantıkla bağdaşır bir durum olmadığını, yerel mahkemenin bu kararı doğru kabul edilirse, kendisinden uzun zamandan bu yana haber alınamayanlar açısından gaiplik müessesesinin uygulanmasının kesinlikle mümkün olmayacağını; kanunda gaiplik müessesesinin uygulanabileceği iki durumun seçimlik olarak sayılmış olup; gaiplik kararı verilebilmesi için ya ölüm tehlikesi içerisinde kaybolmak ya da kendisinden uzun süredir haber alınamaması gerektiğini, bu sayılan iki durumdan herhangi birisi gerçekleşirse gaiplik kararı verilebileceğini, somut olayda tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere gaipliğine karar verilmesi istenen T3'den yaklaşık 30 yıldan daha uzun süredir haber alınamadığını, gaipliğine karar verilmesi istenen şahısla ilgili yapılan ilanlardan da herhangi bir sonuç alınamadığını, gaipliğine karar verilmesi istenen kişinin nüfus kayıtlarından da anlaşılacağı üzere şu anda 70 yaşında olduğunu, nüfus kayıtlarına göre yaşının...

          "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : GAİPLİK, TAPU İPTAL VE TESCİL Taraflar arasında görülen davada; Davacı, ... 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2004/343 esas sayılı ortaklığın giderilmesi davasında ... ada ... parsel sayılı taşınmazın maliklerinden ... ... oğlu ..., ... oğlu ..., ... oğlu ..., .... oğlu ..., ... kızı ..., ... oğlu ...'a ulaşılamadığını, bu nedenle bu şahıslara 3561 sayılı Kanun gereğince ... 1 Sulh Hukuk Mahkemesinin 2005/335 esas sayılı davasında adı geçenlere davalı ... Defterdarının kayyım olarak atandığını, bu şahıslar hakkında kayyımlık kararı verilmesinden itibaren 10 yıl geçtiğini, taşınmazın bu süre zarfında kayyım marifetiyle idare edildiğini ileri sürerek anılan kişiler hakkında gaiplik kararı verilmesi ve paylarının Hazine adına tescil edilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, süresinde davaya cevap vermemiştir....

            (TMK.md.33) Hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin yüz yaşını aşmış olması, ölümü hakkında kuvvetli olasılığın varlığına delalet eder.(Yargıtay 2.HD., 29.03.2011, 2010/3609E. - 2011/5554K.) Türk Medeni Kanununun 588. maddesi, 100 yaşın aşılmasını ölüm için karine olarak belirlemiştir. (Yargıtay 2.HD., 26.12.2012, 2011/22237E. - 2012/31628K.) Bu karinenin aksi ispat edilemediği takdirde, hakkında gaiplik kararı verilmesi istenen kişinin gaipliğine karar verilmesi gerekir. Gaiplik kararı ölüm tehlikesinin gerçekleştiği veya son haberin alındığı günden başlayarak hüküm doğurur.(TMK.md.35/2) Yukarıda açıklanan ilke ve olgular doğrultusunda somut olaya bakıldığında; davanın, TMK'nın 32. ve devamı maddeleri kapsamında gaiplik kararı verilmesi isteğine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır....

            TMK'nın 35. maddesi "gaiplik kararı ile ölüme bağlı hakların gaibin ölümü ispatlanmış gibi kullanılacağı" ve 713. maddesinin 2. fıkrası "aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş kimse adına kayıtlı taşınmazın tamamını veya bölünmesinde sakınca olmayan parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir" amir hükmünü içermekte olup, Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamalarına göre gaiplik kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edilmiş olması halinde taşınmaza ilişkin tapu kaydı hukuki değerini kaybedecektir. Hal böyle iken eldeki davada gaiplik kararının kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıllık süre dolmadığından davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleşmediği dikkate alınarak davanın reddi yerine kabulüne karar verilmesi yerinde değildir....

              Şükrü hakkında gaiplik kararı ve malların hazineye intikaline karar verilmesi istemine ilişkindir. Bu tür davalar hakkında temyiz inceleme görevi 07.03.2008 tarihinden önce mahkemesi gözetilmeden Yargıtay Yüksek 2. Hukuk Dairesinin görevi içindeydi. Ancak 07.03.2008 tarihli Başkanlar Kurulu kararı ile Hazine tarafından Türk Medeni Kanununun 588. maddesine dayanılarak açılan davalar ile ilgili mahkemelerce verilen kararın temyiz incelemesi 1. Hukuk Dairesine verilmiş bulunduğundan, temyiz incelemesinin yapılması için dosyanın 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verildi. Ne var ki; anılan Dairece de görevsizlik kararı verildiğinden ortaya çıkan görev uyuşmazlığının giderilmesi için dosyanın Yüksek Birinci Başkanlığa sunulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, görev sorunu giderilmek üzere dosyanın Yüksek Yargıtay Birinci Başkanlığı’na gönderilmesine, 09.06.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu