Taraflar arasındaki eylemli ayrılık ve evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile açılan boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince açılan davanın kabulü ile eylemli ayrılık nedeni ile tarafların boşanmalarına ve ferilerine karar verilmiştir. Kararın davalı kadın tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı ... ...'in ölümü ile evlilik birliği sona erdiğinden konusuz kalan boşanma davası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun(4721 sayılı Kanun'un) 166 ncı maddesinin 4 üncü fıkrası uyarınca açılması sebebiyle kusur tespiti yapılmasına yer olmadığına karar verilmiştir....
Tefhim edilen ve duruşma tutanağına geçirilen hüküm sonucu ile gerekçeli karar arasındaki aykırılık diğer yönler incelenmeden tek başına bozma sebebi olur. O halde mahkemece yapılacak iş, l0.4.l992 tarihli 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı gözetilerek yeniden karar oluşturmaktan ibarettir. 3-Mahkemece, davalı kadın kusurlu kabul edilerek, Türk Medeni Kanunun 166/son maddesi gereğince tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de, toplanan delillerden; davacı koca tarafından açılan ilk davanın “karısından habersiz imtihana girip tayin talebinde bulunan ve müşterek konutu tahliye eden kocanın tam kusurlu olması" sebebiyle reddedildiği ve 07.07.2010 tarihinde kesinleştiği, bu davadan sonra tarafların bir araya gelmedikleri, ancak davacı kocanın fiili ayrılık döneminde, davalı kadını arayarak hakaret ettiği anlaşılmaktadır. Fiili ayrılık döneminde de kadına atfı kabil bir kusurun varlığı ispatlanamamıştır....
Davacı erkek vekili; kadın lehine hükmedilen tedbir ve yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata, çocuk için hükmedilen tedbir ve iştirak nafakasına, velayet düzenlemesine, erkeğin reddedilen taleplerine, mahkemece kusur belirlemesinin yapılmamasının hatalı olduğuna ve kusur tespitine yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Davalı kadın vekili; çocuk için belirlenen nafakalar ile kadın yararına hükmedilen nafaka ve tazminatların miktarına yönelik istinaf başvurusunda bulunmuştur. Dava; fiili ayrılık (TMK md. 166/4) nedeniyle boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir. Davacı erkeğin kabul edilen boşanma davası istinafın kapsamı dışında tutulduğundan taraflar arasındaki boşanma hükmü kesinleşmiştir. 6100 sayılı HMK'nın 355.maddesi gereğince istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; Dava, fiili ayrılık (TMK md. 166/son) sebebiyle boşanma davası ve fer'ilerine ilişkindir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma KARAR DÜZELTME İSTEYEN :Davacı Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; dilekçenin reddine dair Dairemizin 03.07.2014 gün ve 4913-15327 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir. 1-Davacı ... tarafından, davalı kadın aleyhine fiili ayrılık (TMK md 166/son) hukuki sebebine dayalı olarak boşanma davası açılmış olup, mahkemece, yapılan yargılama sonucunda, davanın kabulü ile tarafların fiili ayrılık (TMK md 166/son) nedeniyle boşanmalarına, davalı kadın yararına maddi ve...
Hukuk Dairesinin 01.11.2007 tarih 2007/1512 Esas 2007/14714 Karar sayılı içtihatı doğrultusunda kocasının yanından ayrılan ve baba evine yerleşmek niyetiyle giden davalının boşanma davası açılmadan önceki son 6 aylık dönem içindeki ikametgahının ... olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiştir. TMK'nın 168. maddesinde "Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir." hükmüne yer verilmiş olup, boşanma davalarında yetki kesin değildir. 4721 sayılı Türk Medenî Kanununun 160. maddesine göre, evlenmenin butlanı davasında, yetki ve yargılama usûlü bakımından boşanmaya ilişkin hükümler uygulanır. Aynı Kanunun 168. maddesine göre ise, boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. Boşanma davalarında yetki kesin yetki değildir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı kadın tarafından tamamına yönelik olarak; davacı erkek tarafından ise kadın lehine hükmedilen nafaka ve tazminatlar ile reddedilen tazminat talepleri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Toplanan delillerden; davacı erkeğin tanıklarının beyanlarında geçen olaylardan sonra tarafların birlikte yaşamaya devam ettikleri, dolayısıyla karşılıklı var olan kusurlu davranışları affettikleri, en azından hoşgörü ile karşıladıklarının kabulü gerekir. Affedilen ya da hoşgörü ile karşılanan davranışlar boşanma davasında taraflara kusur olarak yüklenemez....
Dava ve karşı dava Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesinde düzenlenen fiili ayrılık sebebine dayalı olup, taraflardan davacı-davalı erkek tarafından Türk Medeni Kanunu'nun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması sebebine dayalı olarak açılan fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası "kadının boşanmayı gerektirebilecek nitelikte bir kusurunun kanıtlanamadığı" gerekçesiyle reddedilmiştir. Gerek ilk davada gerekse temyize konu eldeki davalarda toplanan delillerle tarafların boşanmaya sebep olacak başkaca kusurlu bir davranışı ispatlanamamış ise de; fiili ayrılığa esas ilk boşanma davasını açarak boşanma sebebi oluşturan davacı-davalı erkeğin evlilik birliğinin sarsılmasını gerektiren olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekir....
Ancak Dilber tarafından açılan davada nafaka ve tazminat talepleri bulunduğundan tarafların kusurlarının araştırılması zorunluluğu hasıl olmuş, daha öne açılan her iki boşanma davasında iki tarafta muhatap kaldıkları davalarda kusurlu bulunmamışlar ise de davacı karşı davalı Ramazan 'ın tanık beyanlarına göre fiili ayrılık döneminde kız arkadaşı olduğu ve başka kadınla gönül ilişkisi yaşadığı gerekçesi ile, ayrıca Dilber'in günlüğünü çoğaltıp çalıştığı yere götürüp arkadaşlarına gösterip onu rencide etmesi nedeni ile kusurlu bulunmuş ve asıl ve karşı davanın ayrı ayrı kabulü ile tarafların Türk Medeni Kanununun 166/3 maddesi gereğince boşanmalarına, kadın lehine 200 TL tedbir ve yoksulluk nafakasının erkekten alınarak kadına ödenmesine, 5.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi tazminatın erkekten alınarak kadına ödenmesine..." karar verilmiştir....
Taraflar boşanma davasından sonra bir araya gelmemiş, fiili ayrılık dönemind...
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı erkek tarafından açılmış TMK.nun 166/1 maddesine dayalı boşanma ve fer'ilerine ilişkindir. Dosya içerisinde bulunan davalı kadın vekili Av. T4 ait vekaletname genel vekaletname olup, boşanma davası ile ilgili özel yetkiyi içermemektedir. Boşanma davası açmak ve açılan davayı takip etmek kişiye sıkı sıkıya bağlı bir hakkın kullanımı niteliğindedir. Bu bakımdan vekaletname de bu hususta özel yetkiyi gerektirir (HMK m.74). O halde, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 74. maddesi gereğince boşanma davası ile ilgili özel yetkiyi içeren vekaletnamesini sunması için davalı vekiline süre verilmesi, bu süre içinde vekaletname verilmez veya asıl yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçe ile mahkemeye bildirmez ise, gerekçeli kararın asıla tebliği sağlanılıp, yasal istinaf süresi de beklenildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalli mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....