böylece bu evlilik Hollanda'da tanınmaz ve bunların boşanmaları Hollanda yasalarına göre yapılamaz" gerekçesiyle boşanma davasını reddettiğini, müvekkili ile davalının 15/08/2006 tarihinde yapmış olduğu evlilik mutlak butlan nedeniyle iptal edilmesi gerektiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep ettiği görülmüştür....
Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca fiili ayrılık nedeniyle boşanma kararı verilebilmesi için, daha önce eşlerden biri tarafından açılmış ve retle sonuçlanıp kesinleşmiş bir boşanma davasının mevcudiyeti ile bu kesinleşme tarihinden itibaren en az üç yıl süreyle evlilik birliğinin yeniden kurulamamış olması gerekli ve yeterlidir. Fiili ayrılık nedenine dayalı bu boşanma davasında boşanma kararı için kusur araştırılması gerekmez. Kusur, boşanmanın eki olan nafaka ve tazminat taleplerinin değerlendirilmesinde bir unsur olarak araştırılması gerekir. Erkeğin açtığı davanın reddi ve bu ret kararının kesinleşmesiyle kadın kusursuz hale gelmiştir. Bu nedenle redle sonuçlanan davadan önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemez. Reddedilen dava sonrası kadının kusurlu bir davranışı ise ispatlanmamıştır. Erkeğin açtığı ve reddedilen davanın gerekçesine göre erkek boşan maya neden olan olaylarda tamamen kusurludur....
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacının boşanma davasını islah ederek nisbi butlan nedeniyle evliliğin iptaline dönüştürdüğünün ve nisbi butlan nedeniyle evliliğin iptali koşullarının oluşmadığının anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine peşin alınan harcın mahsubuna ve 67.20 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 01.12.2010 (Çrş)...
Fiili ayrılığa esas ilk boşanma davası, taraflardan davalı kadın tarafından, Türk Medeni Kanununun 166/1-2. maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı olarak açılmış ve dava; davacı kadının iddialarını ispatlayamaması ve tarafların dava açıldıktan sonra pikniğe gittikleri,buna göre daha önceki olayların affedildiği gerekçesiyle reddedilmiş ve onanarak 26.04.2012 tarihinde kesinleşmiştir. İlk davayı açarak fiili ayrılığa zemin hazırlayan davalı kadın bu sebeple kusurlu olduğu gibi, davanın reddi nedeniyle, erkeğe bir kusur yüklenemeyecektir.Toplanan delillerden, fiili ayrılık döneminde davacı erkeğe kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığı da ispatlanamadığına göre, Türk Medeni Kanununun 166/4 maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan davalı kadının, boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....
ve halledemeyeceği kanaat ve düşüncesiyle aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçeyle; "Davacı erkeğin nispi butlan sebebiyle evliliğin iptali davasının REDDİNE, Davacı erkeğin evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına dayalı boşanma davasının REDDİNE," karar verilmiştir....
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafakalar ve tazminatlar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dava Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinden kaynaklanan fiili ayrılık sebebine dayalı boşanma istemine ilişkindir. Koca tarafından şiddetli geçimsizlik nedenine dayalı olarak açılan ilk dava retle sonuçlanmış, fakat kesinleşmediği gibi, ret tarihinden itibaren bu dava tarihine kadar 3 yıllık sürede dolmamıştır. Kaldı ki Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi koşulları da oluşmamıştır....
GEREKÇE: Dava; evlenmenin nisbi butlan sebebiyle (TMK m. 151) iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça hükmün tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf kanun yolu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ila 361. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, "İncelemenin Kapsamı" başlığını taşıyan 355. maddede de düzenlendiği üzere; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu re'sen gözetir....
GEREKÇE: Dava; evlenmenin nisbi butlan sebebiyle (TMK m. 151) iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı tarafça hükmün tamamı yönünden süresinde istinaf talebinde bulunulmuştur. İstinaf kanun yolu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 ila 361. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, "İncelemenin Kapsamı" başlığını taşıyan 355. maddede de düzenlendiği üzere; inceleme, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılır, ancak, bölge adliye mahkemesi kamu düzenine aykırılık gördüğü taktirde bunu re'sen gözetir....
(dava dilekçesinde yer verilen tarih 21/02/2018 tarihi) ortaya çıktığı, tarafların 15/02/2018 tarihinde evlendikleri, iş bu davanın ise 05/03/2019 tarihinde açıldığı, yasanın düzenlediği öğrenmeden itibaren 6 aylık hak düşürücü sürenin dolduğu anlaşılmakla nisbi butlan sebebiyle evliliğin iptali isteminin hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma-Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı kadın tarafından, tazminatların ve nafakaların miktarı yönünden, davalı-karşı davacı erkek tarafından ise, reddedilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar ve ziynet alacağı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Tarafların Türk Medeni Kanununun 166/son maddesinde düzenlenen fiili ayrılık hukuki nedenine dayalı boşanma davalarında, davacı-karşı davalı kadının davasının kabulüne, davalı-karşı davacı erkeğin boşanma davasının ise aynı hukuki sebebe dayalı olarak açıldıkları gerekçesiyle usulden reddine karar verilmiştir. Dava ve karşı dava birbirinden bağımsız ayrı davalardır ve davaların her biri hakkında ayrı ayrı hüküm kurulması gerekir....