İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ; "...2016 yılında evlenen çocukları bulunmayan taraflardan davalı kadının ev işlerini yapmadığı, sorumluluklarını yerine getirmediği, evi terk edip geri dönmediği tanık anlatımları ile tüm dosya kapsamından anlaşılmıştır. Davalının sabit görülen bu eylemleri ile evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına neden olduğu, tarafların yeniden bir araya gelerek evlilik birliğini yürütebilmelerine imkan kalmadığı, davacı ve davalıyı birlikteliğe zorlamanın kendileri ve toplum menfaati bakımından bir faydasının kalmadığı"gerekçesi ile; "Davanın kabulü ile tarafların M.K.166/1 maddesi uyarınca evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle BOŞANMALARINA, Tarafların ekonomik durumları nazara alınarak davanın açıldığı 22.03.2018 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere davalı için aylık 400,00 TL tedbir nafakası takdirine, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,"karar verilmiştir....
Aile Mahkemesi'nden verilen 29.12.2011 gün ve 854/982 sayılı hükmün ve 14.02.2012 tarihli tavzih yoluyla düzeltilmesine ilişkin kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Davacı vekili, dava dilekçesinde 1968 yılında evlenen davacı ve davalının evlendikten sonra yurt dışına gidip 7-8 yıl birlikte yaşadıktan sonra, davalının isteği ile davacının Türkiye'ye dönüş yaptığını, evlilik birliği içinde davacının katkısı ile 1140 ada 1029 parselin alınarak üzerinde apartman inşa edildiğini, yine birlikte kazanılan paranın davalı adına açılan banka hesaplarında tutulduğunu açıklayarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 5.000 TL'nin davalı kocadan alınarak davacıya verilmesini istemiştir. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davacının evlilik hayatı boyunca çalışmadığını ve herhangi bir geliri bulunmadığını bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Dosyadaki bilgi ve belgelerden, 28/01/2006 tarihinde dava dışı Muharrem Ersöz ile evlenen davacının 12/06/2006 tarihinde boşandığı, davacıya ilk eşinden dolayı ölüm aylığı bağlandığı, Kurum tarafından yapılan araştırma ve inceleme kapsamında davacının eşiyle birlikte yaşadığı tespit edilerek düzenlenen rapora dayanarak davacıya bağlanan ölüm aylığının kesildiği anlaşılmaktadır....
Davacı ..., ilk eşinin ölümünden sonra kendisiyle evlenen murisin mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını satış senedi düzenleyerek çocuklarına satmış gibi göstermeye çalıştığını öne sürmüş olup davalı taraf ise taşınmazların muris tarafından düzenlenen harici senetle kendilerine satıldığını ve zilyetliğin de devredildiğini savunmaktadırlar....
Somut olayda; tekrarı mümkün olmayan nikah töreni ile ilgili anıların kalıcı olmasını istemek evlenen kişilerin en doğal hakkı olup, fotoğraf kayıtlarının teslim edilmemesi sebebiyle davacıların ruhsal çöküntü içine girdiği anlaşılmış ise de; mahkemece, davacılar için takdir edilen 20.000,00 TL manevi tazminat miktarı sözleşmede kararlaştırılan iş bedeli ve tarafların sosyal-ekonomik durumu ve yukarıda açıklanan ilke ve esaslar gözetildiğinde çok fazla bulunmuştur (....). Mahkemece, davacı tarafta sebepsiz zenginleşme teşkil etmeyecek, hakkaniyete uygun olacak şekilde; daha düşük bir miktar da manevi tazminata hükmedilmesi için kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Aile Mahkemesi'nden verilen 11.12.2012 gün ve 472/1538 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı- birleşen dosyada davalı vekili, 1980 yılında evlenen tarafların her ikisinin öğretmen olup evlilik birliği içinde 10 adet taşınmaz ve davalı adına açılan banka hesaplarındaki paranın edinildiğini açıklayarak davalı üzerindeki tapu kaydının iptaliyle 1/2 payın vekil edeni adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 3.500 TL ve bankada bulunan para için 2.000 TL'nin davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 27.11.2012 tarihli dilekçesiyle toplam alacak miktarını 190.000 TL olarak ıslah etmiştir....
Hakkında verilen boşanma kararı 10.03.2015 tarihinde kesinleşen ve 21.03.2012 tarihinde aynı kişi ile tekrar evlenen davalıya, 09.12.1982 tarihinde yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla 01.04.2005 tarihinde bağlanan ölüm aylığının, boşandığı ve tekrar evlendiği eşiyle ayrı olunan dönemde fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, 20.10.2008 – 19.04.2012 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği ve davalının yetim aylığının kesildiği, ilgili alacağın davalıdan talep edildiği, mahkemece, davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır. 506, 1479, 2925, 2926, 5434 sayılı Kanunlarda yer almamakla birlikte ilk kez 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Gelir ve aylık bağlanmayacak haller” başlığını taşıyan 56. maddesinin ikinci (son) fıkrasında düzenlenen davanın yasal dayanağı niteliğindeki norm 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş, fıkrada...
Aile Mahkemesi'nden verilen 25.09.2012 gün ve 871/941 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde; 1991 yılında evlenen tarafların 2009 yılında boşandıklarını, davacı kadının muhtelif zamanlarda ev dışında ve evde yapmış olduğu çalışmalarla evlilik birliği içinde edinilen 3302 ada 5 parsel sayılı taşınmazın alımında ve üzerinde bulunan 2 katlı betonarme binanın yapımında katkısı bulunduğunu açıklayarak taşınmaz ve üzerindeki 2 katlı binadan kaynaklanan 40.000,00 TL katkı payının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili dava konusu taşınmazın davalı tarafından evlilik öncesi edinilen taşınmazın satımından elde edilen para ile satın alındığını, davacının evlilik tarihinden taşınmazın edinildiği tarihe kadar 4 çocuk doğurması nedeniyle katkısı mümkün olamayacağından davanın reddine karar verilmesini savunmuştur....
Aile Mahkemesi'nden verilen 13.05.2011 gün ve 325/588 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili dava dilekçesinde; 1977 yılında evlenen tarafların 2006 yılında boşandıklarını, davalı ile birlikte Almanya'da yaşayan davacının katkısıyla evlilik birliği içinde edinilen 1095 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tapuda kayıtlı iken boşanma davasının görüldüğü sırada davalı ... tarafından diğer davalı ... ...'a devredildiğini açıklayarak, taşınmazın tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla 10.000,00 TL'nin davalı ...'ten tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar vekili, davalı ...'...
Aile Mahkemesi'nden verilen 08.11.2012 gün ve 1336/1096 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü: KARAR Davacı vekili, 1980 yılında vekil edeni ile evlenen davalının evlendiği tarihte herhangi bir mal varlığı bulunmamasına rağmen davalının desteği ile 2369 ada 5, 3580 ada 23, 3582 ada 21, 1071 ada 243, 344, 245, 250, 251, 252, 253, 254, 255, 256, 257, 258, 259, 271, 272, 274, 2331 ada 8, 118 ada 12, 1 parseller,75 ada 6 parsel 9 numaralı bağımsız bölüm ile ... ve ... plaka sayılı araçların edinilerek davalı adına tescil edildiğini, davalıya düğünde takılan 600 gr ağırlığında altın kemer, 100 gr ağırlığında 2 adet ......