Söğütlü Bahçe'yi" kararlaştırdıkları, buna uygun davetiyelerin dağıtıldığı, davalının ise bir şekilde düğün yapılmasına engel olduğu, bu suretle davacı eşini küçük düşürdüğü, davacının kendi beyanı ile de sabit olduğu üzere davalıya güveninin kalmadığı, aradan dört yıldan fazla zaman geçtiği, artık tarafların karı koca olarak bir arada yaşamaya zorlamanın genel kabullere göre mümkün olmadığı belirtilerek önceki hükümde direnilmiştir. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir....
nın damadının, davalı ... taşınmazı satın aldıktan sonra kiracı olduğunu, tanıkların ''mirasbırakanın ihtiyacı yoktu'' beyanına itibar edilerek hüküm kurulduğunu, yeniden evlenen mirasbırakanın taşınmazını satmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, Mahkemenin bu konuda araştırma yapmadığını, davacının dava dilekçesindeki beyanları ile iki işlemin birbirinin devamı sayılamayacağını, davalının; o tarihte kendisine daha uygun bulduğu ticari kredi türünü seçmiş olması, çekilen kredinin tutarı, başkaca taşınmazların satın alınarak bankaya teminat vermesinin davalının işi gereği yaptığı bir tercih olduğunu, bankalar nezdinde bu şekilde işlemler yaptığını, dava konusu satışın gerçek, davalının iyiniyetli olduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. 6....
Kocanın, mahkemece kabul edilen diğer kusurları kanıtlanmış ise de; eşine şiddet uyguladığına dair tanık beyanlarının görgüye müstenit olmayıp duyuma dayalı olduğu, bu durumda kocanın eşine şiddet uygulama kusurunun yeterli ve inandırıcı deliller ile kanıtlanamadığından, kocanın diğer kusurlarının da eşinin kişilik haklarına saldırı niteliği taşımadığına göre, kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekirken (TMK.md.174/2), yazılı olduğu şekilde davacı-davalı kadının manevi tazminat talebinin kabulü doğru olmamıştır..." gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir....
HMK'nun 355. maddesi uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebepler ve kamu düzeni ile sınırlı olarak yapılan istinaf incelemesinde; İlk derece mahkemesince; "toplanan kanıtlar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, tanık anlatımları, sosyal paylaşım sitesi fotoğrafı ve tüm dosya kapsamı hep birlikte incelenip değerlendirildiğinde; 2014 yılında evlenen tarafların ortak çocuklarının bulunmadığı, asıl dava yönünden; başka erkekle ilişki söylentileri nedeniyle dedikodulara sebebiyet veren (Yargıtay 2....
maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise hile hukuki nedenine göre yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca tüm deliller değerlendirilerek temlikin hileli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı hukuki nitelendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamından sonra Bölge Adliye Mahkemesince, önceki kararda direnilmesine ve inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı davanın reddine karar verilmiştir....
maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığının belirlenmesi, süresinde açılmış ise hile hukuki nedenine göre yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca tüm deliller değerlendirilerek temlikin hileli olup olmadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı hukuki nitelendirme ile yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamından sonra Bölge Adliye Mahkemesince, önceki kararda direnilmesine ve inançlı işlem hukuksal nedenine dayalı davanın reddine karar verilmiştir....
Hal böyle olunca,davalı kadına tarafların barışma tarihinden önceki döneme ilişkin olan vakıalar kusur olarak yüklenemeyeceği gibi barışma tarihinden sonra da evlilik birlikteliğinin temelinden sarsılmasına sebebiyet veren vakıa gerçekleşmediğinden gerçekleşen bu durum karşısında, tarafların her ikisinin de boşanmaya sebebiyet verecek derecede bir kusurunun varlığı kanıtlanamamış olup açılan davanın reddine karar verilmesinde dosya kapsamı, usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerekmiş ve aşağıdaki hüküm oluşturulmuştur....
Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların, desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Destekten yoksun kalma tazminatının mahiyeti ve amacı, ölenin eylemli yardımını alanların, desteğin ölümünden sonra da bu yardımdan mahrum kalmaması olduğuna göre; destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilebilmesi için, her şeyden önce, destek alma hakkı olan kişinin destek alma ihtiyacının devam etmesi gerekir. Bu itibarla; ölenden eş sıfatıyla destek alan kişinin yeniden evlenmesi halinde, evlenen eşin, desteğinden yararlandığı kişinin yardımından yoksun kaldığından bahsedilemeyeceği ve desteği olan (eski) eşinden dolayı destek tazminatına hak kazanamayacağı açıktır....
Somut olayda davacı asil 26/01/2021 tarihli celsedeki beyanında, Serik ilçesinde evlenen erkek çocuklarına ev verme gibi bir adet olduğunu, bu yerlerin de bu şekilde verildiğini beyan etmiş; davalı asil T3 ise bu yerleri babasından satın aldığını, diğer oğullarına da murisin yerler sattığını, Serik'te evlenen erkek çocuklarına ev vermek gibi bir adet olmadığını beyan etmiş; keşif mahallinde tanık olarak dinlenen Durmuş Şahin ise, Sarıabalı'da kız çocuklarından mal kaçırıldığını beyan etmiştir. Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yeterli değildir. İlk derece mahkemesinin 2006/594 E. 2011/284 K. sayılı, 2013/102 E. 2016/44 K. sayılı dosya (2019/296 E. 2019/519 K.) sayılı dosyalar celp olunarak, ilgili dosyalardaki tanık beyanlarının incelenerek, ildeki dosyada dinlenen tanık beyanları ile karşılaştırılması, tanıkların gerekirse yeniden dinlenerek, murisin asıl iradesinin davacıdan mal kaçırmak olup olmadığı hususunun belirlenmesi, yine Serik 3....
Maddesi delaletiyle 1475 Sayılı Kanunun 14/5- 2 maddesi uyarınca evlenen kadına, 1 yıllık süre içerisinde; kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde iş sözleşmesini tek taraflı olarak feshetme yetkisinin tanındığını, bu yasanın kendisine tanıdığı hakkı kullanan davacının sözleşmesini tek taraflı olarak feshettiğini ve bu durumu davalı işverene Kocaeli 6. Noterliği’nin 26872 Yevmiye Sayılı ve 11/11/2019 tarihli ihtarnamesi ile bildirdiğini, ancak davalı işverenin, davacı hakkında devamsızlık nedeni ile tutanak tutarak , 25. Maddeden çıkışını yaptığını, beyanla fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 100 TL kıdem tazminatını işleyecek faizi ile birlikte davalı işverenlikden tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle ; davacının, davalı işyerinde, 26.11.2013- 25.04.2018 tarihleri arasında çalıştığını, taraflar arasında Gebze 5....