Hal böyle iken, davacı kadının, evlilikten önceki davranışlarının, sadakat yükümlülüğüne uymadığı gerekçesiyle ağır kusurlu kabul edilerek, davalı koca lehine manevi tazminat verilmesi doğru olmadığı gibi, boşanmakla yoksulluğa düşeceği anlaşılan eşit kusurlu davacı kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi de doğru olmamıştır. Sayın çoğunluğun, kocanın kabul edilen boşanma davası, ziynet alacağı ve ziynetler nedeniyle vekalet ücretine yönelik onama kararına aynen katılıyor, ancak davacı kadının, evlilikten önceki sadakatsiz davranışının ağır kusur kabul edilerek, davalı koca yararına manevi tazminat verilmesi ve davacı kadının yoksulluk nafakasının reddine yönelik mahkeme ilamının bu yönden bozulmasını düşündüğümden sayın çoğunluğun onama kararına katılmıyorum. KARŞI OY YAZISI Yerel mahkeme davacı-davalı kadını “eşini evlenmeden önce bir çok kişiyle aldattığını kabul ettiği” gerekçesiyle kusurlu kabul etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Evli Kadının Münhasıran Evlenmeden Önceki Soyadını Kullanma Talebi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 05.05.2015 gün ve 26423-9270 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanmadan Sonra Açılan Çocuğun Annesinin Soyadını Kullanmaya İzin Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde; velayeti anneye bırakılan çocuğun, annenin soyadını kullanmasına izin verilmesini talep etmiş ,ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesince davacının istinaf talebinin gerekçe yönünden kabulüne, sair yönlerden reddine, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince yeniden karar verilmesi gerekmekte ise de; hükümde ayrıca bir değişiklik yapılmadığından hükmün aynen muhafazasına karar verilmiştir....
Gerekçe ve Sonuç Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin her bir davada ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılmasının hatalı olduğunu, kusurların birlikte değerlendirilmesi gerektiği, bu hususun gözetilmeden ayrı ayrı kusur belirlemesi yapılmasının doğru olmadığı bu nedenle bu yönden hataya değinilmekle yetinildiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesince kadına yüklenilen evlenmeden önceki borçlarını söylememe vakıasının, evliliğin iptali sebebi olabileceği, boşanma davasında kusur olarak değerlendirilemeyeceği bu nedenle bu kusurun çıkartıldığı, Mahkemece belirlenen tarafların diğer kusurlu davranışlarının gerçekleştiği, bunun yanı sıra erkeğin, ayrılık döneminde kadının kullanımındaki telefonu kapattırdığı, kadının erkeğin soyadını kullamasını istemediğinin de erkeğe kusur olarak yüklenilmesi gerektiği, belirlenen bu kusurlara göre de tarafların boşanmaya sebep olan olaylarda eşit kusurlu olduğunun kabulünün gerektiği, eşit kusurlu eş...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, davalı eşin soyadını taşımasına izin verilmesi talebi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı vekilinin son oturumda boşanma sonrasında davacı kadının boşandığı eşinin soyadını taşımaya izin verilmesine (TMK.m.173/2) talebinden vazgeçtiğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.10.2011 (Pzt.)...
"İçtihat Metni" MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm davacı tarafından, davalı eşin soyadını taşımasına izin verilmesi talebi yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı vekilinin son oturumda boşanma sonrasında davacı kadının boşandığı eşinin soyadını taşımaya izin verilmesine (TMK.m.173/2) talebinden vazgeçtiğinin anlaşılmasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.24.10.2011 (Pzt.)...
Davacı-davalı vekili Kayseri 2.Aile Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin akıl hastası iddiasının iftira olduğunu, kadının yurt dışında çalıştığını, müvekkilinin yurt dışından emekli maaşı almadığını, cüzi bir maluliyet aylığı aldığını, davacı kadının eşini soyadını kullanmasına muvafakatlerinin olmadığını bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı-davalı vekili Kayseri 2.Aile Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin akıl hastası iddiasının iftira olduğunu, kadının yurt dışında çalıştığını, müvekkilinin yurt dışından emekli maaşı almadığını, cüzi bir maluliyet aylığı aldığını, davacı kadının eşini soyadını kullanmasına muvafakatlerinin olmadığını bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların Alman vatandaşı olduğunu ve tarafların evliliğinin Alman yasalarına göre kurulduğunu, 22.10.2020 tarihinde Türkiye'de boşandıklarını, davacıya ait birçok resmi belge ve evrakta, katılım belgelerinde, sertifikalarda banka ve emeklilik işlemlerinde evlilik ile aldığı soyadı kullandığını, bu soyadla tanındığını, sosyal bir çevre edindiğini, kariyer yaptığını, boşanma Türk Mahkemelerinde yapılmış ise de Alman yasalarına göre boşanma halinde boşanmış eşin evlilik soyadını koruyabileceği, Alman Medeni Kanunu'nun 1355 inci maddesinin beşinci fıkrasında " Dul veya boşanmış eş, evlilik soyadını taşımaya devam eder" hükmünün bulunduğunu belirterek davanın kabulüne, boşanma sonrası kocanın "Slevogt" olan soyadını kullanmasına izin verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II....
Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde, görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Tarafların ortak çocuğu ... 28.10.2015 doğumlu olup, idrak çağındadır. O halde, idrak çağında bulunan ortak çocuğun anne soyadını kullanma konusundaki görüşü alınarak ve toplanan diğer delillerle birlikte değerlendirilerek, anne soyadını kullanmaya izin konusunda bir karar verilmesi gerekirken; bu hususta eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı bulunmuş bozmayı gerektirmiştir. VI. KARAR Açıklanan sebeple, Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 03.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi. ......