750,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ödenmesine, davalı-karşı davacı kadının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir....
Bu durumda ilk derece mahkemesinin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya sebep olan olaylarda maddi çıkar amacıyla evlenen, evlilik birliğini devam ettirme amacı bulunmayan, eşi ile birlikte olmaktan kaçınan, evlilik birliğinin gereklerini yerine getirmeyen ve evden ayrıldıktan sonra tanıklara ve erkeğin oğluna, eşi için sapkın isteklerinin olduğunu söyleyen davalı-davacı kadının, eşine küfür eden ve eşini evden kovan davacı-davalı erkeğe nazaran daha ağır kusurlu olduğunun kabulü gerekirken yanılgılı kusur belirlemesi sonucu tarafların eşit kusurlu olduklarının kabulü doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir. 2- Boşanmaya sebep olan olaylarda yukarıda (1.) bentte açıklandığı üzere davalı-davacı kadın ağır kusurludur. Gerçekleşen kadının kusurlu davranışları aynı zamanda erkeğin kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Somut olayda davacı -davalı erkek yararına TMK'nun 174/2 maddesi koşulları oluşmuştur....
DAVA Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2016 yılında boşandıklarını, davalının davacıya ati olan ... soyadını kullanmaya devam ettiğini, davacının yeniden evlendiğini ve davalının hala ... soyadını taşıyor olması nedeni ile yeni eşiyle davacının sorun yaşadığını, davalının bu soyadı kullanmakta bir menfaatinin bulunmadığını belirterek 4721 sayılı Türk Medeni Kanun'un (4721 sayılı Kanun) 173 üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca davalının ... soyadını kullanmasına ilişkin iznin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalının 2007 yılından beri bu soyadını kullandığını, davalının ...'...
Davacı-davalı vekili Kayseri 2.Aile Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin akıl hastası iddiasının iftira olduğunu, kadının yurt dışında çalıştığını, müvekkilinin yurt dışından emekli maaşı almadığını, cüzi bir maluliyet aylığı aldığını, davacı kadının eşini soyadını kullanmasına muvafakatlerinin olmadığını bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Davacı-davalı vekili Kayseri 2.Aile Mahkemesine vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle, Müvekkilinin akıl hastası iddiasının iftira olduğunu, kadının yurt dışında çalıştığını, müvekkilinin yurt dışından emekli maaşı almadığını, cüzi bir maluliyet aylığı aldığını, davacı kadının eşini soyadını kullanmasına muvafakatlerinin olmadığını bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
nun 187. maddesine göre evlenen kadın kocasının soyadını alır.TK.'nun 16 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 25.maddesine göre kendisine tebliğ yapılacak kişi adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere yapılır.TK.'nun 20 ve Tebligat Yönetmeliği'nin 29.maddesine göre mahatabın geçici olarak ayrıldığını beyan edenin adı ve soyadı ile sıfatı tebliğ tutanağına yazılır. Somut olayda satış ilanı tebligatının mahatabın çarşıya gittiğini beyan eden ve aynı konutta birlikte oturan "eşi ...'e" tebliğ edildiğinin mazbataya yazılarak tebliğ işleminin tamamlandığı, müştekinin tebligatın usulsüz olduğunu iddia ederek ihalenin feshini talep ettiği, tebligatı alan ... ile müştekinin soyisimlerinin aynı olmadığı, muhatabın Uyap'taki nüfus kaydına göre eşinin ... olduğu görülmüştür.O halde mahkemece, zabıta araştırması yapılarak tebligatı alan ...'...
Verilen bu karara karşı davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, tazminatlar, nafakalar, ziynet alacağı, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise tazminatlar ve nafakaların miktarları, ziynet alacağı ve kocanın soyadını kullanmaya izin davası yönünden istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine, bölge adliye mahkemesince itirazlar esastan reddedilmiş, bu karar, taraflarca yukarıda gösterildiği şekilde temyiz edilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen kararlar, istinaf edilmeyen yönlerden kesinleşmiş olup, istinaf edilmeyen konular temyize getirilemez....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; davacı kadın tarafından velayet hakkına dayalı olarak açılmış çocuğun annesinin soyadını kullanmaya izin istemine ilişkindir. Dava dosyası içeriğine, dosyadaki yazılara göre ilk derece mahkemesi kararında usule ve esasa ilişkin herhangi bir aykırılığın bulunmadığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, davacının usulüne uygun delile dayanmadığından soy isim değişikliği için haklı sebep bulunduğunu ispatlayamadığı, bu nedenle inceleme konusu kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacı kadının tüm istinaf istemlerinin HMK. 353/1- b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur....
Yargılama sırasında bilgisine başvurulan davacı tanığı davacının başka bir kadınla resmen evli olan ... ile evlilik dışı birlikte yaşadıkları ve müşterek iki de çocuklarının olduğunu bu nedenle de davacının çevresinde soyadının ... olarak bilindiği ve nüfus kütüğündeki... soyadını kullanmadığı belirlenmiş davacı vekili de tanık beyanını yadsımayıp doğruluğunu kabul etmiştir. Bir kadının evli bir erkekle evlilik dışı birlikte yaşaması ve o kişiden evlilik dışı çocuğunun olması ona birlikte yaşadığı bu kişinin soyadını taşıması hakkı kazandırmaz ve Türk Medeni Kanununun yukarıda değinilen 27. maddesinde öngörülen soyadını değiştirmek için haklı neden olarak kabul edilemez. Mahkemece yukarıda değinilen hususlar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan yazılı gerekçeyle davanın kabulü ile davacının soyadının değiştirilmesine hükmedilmesi doğru görülmemiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Kadının Sadece Bekarlık Soyadını Kullanması-Bekarlık Nüfus Kütüğüne Dönmesi Yukarıda tarihi, konusu ve tarafları gösterilen hükmün; onanmasına dair Dairemizin 21.04.2015 gün ve 25307-7935 sayılı ilamıyla ilgili karar düzeltme isteminde bulunulmakla, evrak okundu, gereği düşünüldü; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 1.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de, bu Kanuna 6217 sayılı Kanunla ilave edilen geçici 3. maddenin (1.) bendinde, Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun kanun yollarına ilişkin hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı hükme bağlandığından, karar düzeltme talebinin incelenmesi gerekmiştir....