Yap-işlet-devret sözleşmeleri, kira ve eser sözleşmesinin unsurlarını içeren karma sözleşmelerden olup, bir taraf kendisine ait olmayan taşınmaz üzerinde eser sözleşmesi hükümlerine göre bina, tesis veya başkaca bir eser meydana getirmekte, diğer taraf da taşınmazına yapılan bu eserin ayrıca bedelini ödemediği için diğer tarafın belli süreyle kullanmasına müsade etmektedir. Bu durumda eserin meydana getirilmesi ve bundan doğan talep hakları eser sözleşmesi hükümlerine tabidir. Oluşturulan eserin ve bulunduğu taşınmazın kullanılması aşaması ve bundan doğan talep hakları kira sözleşmesi hükümlerine tabidir. Eser sözleşmesinden doğan davalar için, tarafların sıfatından veya işlemin mahiyetinden doğan bir nedenle tüketici mahkemesi veye ticaret mahkemesinde görülmesini gerektirir bir neden yok ise, özel bir görev kuralı bulunmadığından genel mahkeme olarak asliye hukuk mahkemesi görevlidir....
Dolayısıyla tarafların olayın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığı veya kusur oranları iş hukuku mevzuatı hükümlerine göre değil, eser sözleşmesi hükümleri doğrultusunda saptanmalıdır. Mahkemece iş mahkemesinin kusur raporu hükme esas alınmış ise de; eser sözleşmesi ilkeleri gözetilmeden sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ilkeleri doğrultusunda, olaya etkili kusur durumu ve oranları dikkate alınarak, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır....
Kanunun 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir. 6502 sayılı Kanunun 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak, kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karışlığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı BK'nın 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde, arsa sahibinin Tüketici Kanununun 3/k. maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmelerinde arsa sahibi açısından güdülen amaç, kullanmak için konut edinmek değil arsasını değerlendirmektir....
Kanunun 73/1. maddesi ise tüketici işlemlerinden doğan davalarda tüketici mahkemelerinin görevli olduğu belirlenmiştir. 6502 sayılı Kanun'un 3. maddesi gerekçesinde eser sözleşmelerinin kanun kapsamına alınmasına herhangi bir açıklama getirilmemiştir. Ancak kanunun sistematiği nazara alındığında kanunda zikredilen eser sözleşmelerinden kastın; ticari ve mesleki olmayan amaçlarla, salt kişisel ihtiyaçları için kullanma ve tüketme amacıyla gerçek ve tüzel kişi ile tüketici arasında yapılan eser sözleşmeleri olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri 818 sayılı BK'nın 155 vd. maddelerinde düzenlenen eser sözleşmelerinin kendine özgü bir türüdür. Bu sözleşmelerin bir tarafı arsa sahibi diğer tarafı yüklenicidir. Bu tür sözleşmelerde arsa sahibinin tüketici kanununda 3/k maddesindeki tüketici tanımına uymadığı anlaşılmaktadır....
Mahkeme; taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesi olduğuna, sorumluluğun ve kusurun müteveffada bulunduğuna ilişkin bilirkişi raporuna dayanarak, davanın reddine hükmetmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hakim, Türk Kanunlarını kendiliğinden uygulamakla yükümlüdür (HUMK m. 76). Başka bir anlatımla, maddi olayları bildirmek taraflara, hukuki nitelendirme yapmak hakime aittir. Bu itibarla, hakim, önüne gelen bir alacak davasında, tarafların nitelendirmesine bakmadan (BK m. 18), hukuki ilişkinin ne olduğunu saptamak zorundadır. Taraflar arasındaki hukuki ilişki, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, bir istisna (eser) sözleşmesidir (BK m. 355-371). Yasal adı istisna, uygulamadaki adı eser olan bu sözleşmenin taraflarından birine yüklenici, diğerine de iş sahibi denilir. Eser sözleşmesi gibi yine bir işgörme sözleşmesi olan hizmet sözleşmesinde (BK m. 313-351) ise; taraflardan birine işçi, diğerine de işveren denilir....
Mahkemece, uyuşmazlığın satış sözleşmesi hükümlerine göre ve Tüketici Yasası kapsamında değerlendirilip davacının cayma hakkını kullandığı gerekçesiyle asıl dava ve birleşen dava sonuçlandırılmış ise de, taraflar arasında imzalanan 13.04.2014 tarihli sipariş sözleşmesinde bulunan ürünlerin özel imalât olduğu ve teslimin de 2014 yılı Ağustos ayında olduğu, keza bilirkişilerce de, eser özleşmesi kapsamında sipariş edilen bir imalât bulunduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 4822 sayılı Yasayla değişik 4077 sayılı Yasa'nın 4. maddesi satış hükümlerini düzenlemiş olup, eser sözleşmeleri bu Yasa kapsamında olmayıp, Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca değerlendirme yapılmalıdır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 470. maddesi uyarınca eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğuna göre iş sahibinin sözleşmeden cayması ancak “eser” sözleşmesi ilişkilerini düzenleyen maddeler uyarınca yapılabilir....
Oysa iş sahibinin kusuru olup olmadığı eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilmelidir. Yüklenici ile iş sahibi arasında yapılan sözleşmede bir sorumsuzluk hükmü bulunmadığına göre mahkemece eser sözleşmesi düzenlemelerine göre işin uzmanın yüklenici olduğu kabul edilerek HMK'nın 266. ve devamı maddelerinde öngörülen yönteme uygun şekilde oluşturulacak uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmalı ve davalı iş sahibinin kusurlu olup olmadığı belirlenmeli kusurlu bulunduğu saptanırsa buna göre istek kalemleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir hüküm tesis edilmelidir. Eksik incelemeyle ve deliller toplanmadan, davacı yanın bilirkişi incelemesine dayandığı da gözetilmeden ceza soruşturması yönünden değerlendirme yapan ve hukuk hakimini bağlamayan bilirkişi raporuna dayanılarak karar verilmesi hatalı olmuş, kararın bozulması uygun bulunmuştur....
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakla birlikte dosya kapsamına göre mevcut hukuki ilişkinin niteliğinin, sözleşmenin kurulduğu tarih itibariyle yürüryükte bulunan, 818 sayılı BK 370, (TBK 470) ve devamı maddelerinde düzenlenen; yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği, eser sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır. Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi, taşınmaz mülkiyetinin devri taahhüdünü içerdiğinden resmi yazılı şekle tabi olsa da, inşaatın ikmâl edilmesi veya sözleşmeye güvenerek tapuda devir yapılması halinde, edimlerin önemli ölçüde ve karşılıklı ifası nedeniyle sözleşmeninin geçersizliği ileri sürülemez. Taraflar arasında başlangıçta geçersiz de olsa tapu devri suretiyle bir eser sözleşmesi kurulduğuna göre uyuşmazlığın bu çerçevede çözülmesi zorunludur....
Hizmet sözleşmesi ve eser sözleşmesi birbirine çok yakın kavramlar olup; hizmette, ücret-bağımlılık ve devamlılık, eser sözleşmesinde ise, bir şeyin ücret karşılığı imali söz konusu olmaktadır. Dosya kapsamından, davalının murisi, davacı yüklenici ile .... Noterliğinin 13.10.2011 tarih ve 39287 yevmiye nolu "düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi" düzenlendiği, söz konusu sözleşmede 2 dairenin arsa sahibine, 3 dairenin de yüklenici müteahhit davacı ...' akdedildiği anlaşılmıştır. Bu durumda, davacının sözleşme uyarınca, davalı payına düşen daireyi sözleşme şartlarına uygun olarak zamanında teslim ettiği halde miras intikalinin yapılarak kat irtifakının kurulamadığını ileri sürerek eldeki davanın açıldığı somut olayda, hizmetten ziyade eser sözleşmesinin mevcut olduğu ve eser sözleşmesinin de genel hükümler ve BK.'...
Davacı iş sahibi idare ile davalı yükleniciler arasındaki ilişki Borçlar Kanunu'nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğindedir. Davalıların ....ın ölümünde kusurları olup olmadığı, varsa oranının belirlenmesi için eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirme yapacak konunun uzmanlarından oluşan heyetten rapor alınması zorunludur. Mahkemece eser sözleşmesi hükümlerine göre konunun uzmanlarından oluşturulacak teknik heyetten rapor alınmadan ve ceza yargılaması sonucunda, davalıların tedbirsizlikle ölüme sebebiyet suçundan mahkum oldukları dikkate alınmaksızın illiyet bağı yokluğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Dairemizin yerleşmiş uygulamasına göre eser sözleşmesi ilişkisinde konunun uzmanı yükleniciler olduğundan gerekli tedbirleri alma yükümlülüğü de yüklenicilere aittir....