davalı şirketin ödeme emrine itiraz ettiğini ve ödeme emrinin iptali istemli şikayet davası ikame ettiğini ve mezkur dava gereği ödeme emrinin tekrar tebliğ edildiğini ve ödeme emrine itiraz edilmediğini, tüm bu nedenlerle davanın kabulüne, davalı şirket aleyhine ---- verilmesine ve --- kararı yerine getirilmediği takdirde davalı şirketin iflasının açılmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı şirkete yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Bölge adliye mahkemesince; icra takibinden önce davacı ile temlik alan bankanın temlik sözleşmesini fesih ettiği bu nedenle davacının icra takip tarihi itibariyle alacaklı sıfatının bulunduğu, davalının ödeme emrine itirazının da temlik sözleşmesinin devam ettiği düşüncesi ile davacıya değil temlik alacaklısına ödeme yapma iradesinin sonucu olduğu; ne var ki, temlik sözleşmesi icra takibinden önce feshedilmekle alacaklı sıfatının tekrar davacıya geçtiği, dava dışı Anadolubak A.Ş.nin temliğin feshedildiğini 22/08/2019 tarihli yazı ile davalıya bildirdiği, bir an için yazının davalıya ulaşmadığı kabul edilse bile davalının ödeme emrini tebliğ aldıktan sonraki 7 günlük itiraz süresi içerisinde gerek davacı alacaklıdan gerekse dava dışı bankadan temlik sözleşmesinin feshedildiğini öğrenme imkanı varken bu yola başvurmayıp ödeme emrine itiraz etmesinde haksız olduğu gerekçesiyle; davacının istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile icra takibine...
Kurum alacağı için 6183 sayılı Kanunun 55. maddesi uyarınca düzenlenip, tebliğ edilen ödeme emrine karşı borçlu, anılan Yasanın 58. maddesi uyarınca 7 gün içinde iş mahkemesine itiraz davası açabilir....
Esas sayılı dosyası ile iflas yolu ile icra takibi başlatıldığını, tebliğ edilen ödeme emrine karşı davalı şirket tarafından herhangi bir şekilde itiraz edilmediğini, şikayet yoluna da gidilmediğini, davalı tarafça icra dosyasına hiçbir şekilde itiraz edilmemiş olması nedeniyle kesinleşen takip dosyasında takip konusu alacağın faiz ve ferileriyle birlikte ödenmesi için icra dosyasından alınmış olan kapak hesabı doğrultusunda depo kararı oluşturulmasını ve depo kararının yerine getirilmemesi halinde davalı şirketin iflasına karar verilmesi için dava açılmak zorunda kalındığı, öncelikle davalı şirket hakkında İİK 159.madde uyarınca muhafaza tedbirlerine ilişkin karar tesis edilmesini talep ettiklerini, mahkemenin ödeme emrine borçlunun itiraz etmemesi halinde alacaklının talebi üzerine mutlaka tedbirlere karar vermeye mecbur olduğunu, müvckkili şirketin ve diğer alacaklıların korunması için tensip kararı ile birlikte İİK 159.maddesi gereğince alınması gereken muhafaza tedbirleri kapsamında...
Buna göre borçlular ödeme emrine itiraz ederse, bu itiraz alacaklıya hemen tebliğ olunur. Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ya icra mahkemesinden itirazın kaldırılmasını istemek (m. 68-70) veya mahkemede itirazın iptali davası açmak (m.67) zorundadır (m. 264,2 c.1 ve c.2). İcra mahkemesi itirazın kaldırılması talebini redderse, alacaklının, bu ret kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde genel mahkemede borçluya karşı alacak davası açması gerekir (m. 264/2, c.3) (Prof. Dr. Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, syf. 913 vd.). Alacaklının bu müddetleri geçirmesi veya davasından veya talebinden vazgeçmesi veya takip talebinin yasal sürenin geçmesi nedeniyle düşmesi veya HMK'nun 150. maddesi gereğince davanın açılmamış sayılması ya da davada haksız çıkması hallerinde ihtiyati haciz hükümsüz kalır (İİK.nun 264/4)....
Davalı borçlu 16.09.2014 tarihli itiraz dilekçesinde, alacaklı ile yapmış oldukları sözleşmede kira bedelinin yıllık olarak ödeneceğinin düzenlendiğini, bu ödemenin ilk taksidinin 15 Ocak da kalan ikinci taksidinin ise 1 Temmuz tarihinde ödeneceğinin, kararlaştırıldığını şimdiye kadar ödemelerin bu şekilde yapıldığını, alacaklı tarafın talep etmiş olduğu kira bedelinin henüz vadesinin gelmediğini, 2014-2015 sebze sezonuna ilişkin kira bedelinin ilk taksidi olan 6.000 TL’nın 15.01.2015 tarihinde, geri kalan 6.000 TL’nın ise 01.07.2015 tarihinde ödeneceğini, kira bedelinin vadesi gelmeden icraya konulduğunu ileri sürerek takibe, borca ve ferilerine itiraz etmiştir. Ödeme emrine davalı borçlu tarafından itiraz edilmesi üzerine, davacı alacaklı icra mahkemesine başvurarak itirazın kaldırılması ve tahliye isteminde bulunmuştur....
Somut olayda, davacı Kurumca tahakkuk ettirilen idari para cezasına süresinde itiraz yoluna gitmeyerek kesinleşmesine neden olmakla, sonradan kurumun söz konusu idari para cezasının tahsili amacıyla düzenlediği ödeme emrine karşı iş mahkemesinde açtığı ödeme emrinin iptali ve menfi tespit davasının dinlenebilmesi mümkün değildir. Mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 08.12.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Görüldüğü gibi; “menfi tespit” niteliğindeki ödeme emrine itiraz/ödeme emrinin iptali davasının yedi günlük hak düşürücü süre içerisinde açılması zorunlu olduğu gibi, kendisine ödeme emri gönderilen borçlunun itirazları da üç nedenle sınırlandırılmıştır. Davanın yasal dayanağını oluşturan 6183 sayılı Kanunun 58.maddesine göre; kendisine ödeme emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcu olmadığı veya kısmen ödediği veya zamanaşımına uğradığı hakkında tebliğ tarihinden itibaren yedi (7) gün içinde alacaklı tahsil dairesine ait itiraz işlerine bakan vergi itiraz komisyonu nezdinde itirazda bulunabilir. İtiraz etmezse borç kesinleşmiş olur. Diğer taraftan 6183 sayılı Kanunun 54. maddesi hükmü uyarınca da süresinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Amme borçlusunun borcuna yetecek miktarda mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi de maddede belirtilen cebren tahsil şekillerinden birisidir....
İcra Dairesinin icra takip dosyası incelendiğinde; davalının ödeme emrine itiraz dilekçesinde icra dairesinin yetkisine itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Davalı vekili, mahkemede icra dairesinin yetkisine itiraz etmiştir. Borçlu, icra dairesinin yetki itirazını ödeme emrine itiraz süresi içinde icra dairesine bildirmek zorundadır. İİK nın 50/2.maddesi gereğince yetki itirazı esas hakkındaki itiraz ile birlikte yapılmalıdır. Davalı (borçlu), süresi içerisinde ödeme emrine itiraz ederken, icra dairesinin yetkisine itirazını bildirmemiş ise; İcra dairesinin yetkisini kabul etmiş sayılır. Davacı (alacaklı)nın açtığı itirazın iptali davasında; davalının icra dairesinin yetkisiz olduğuna ilişkin itirazları kabul edilmez. Ancak, davalı borçlu daha sonra açılan itirazın iptali davasında mahkemenin yetkisine itiraz etme hakkı yine bulunmaktadır. İtirazın iptali davası yönünden özel bir yetki kuralı getirilmediğinden genel hükümlere göre yetkili mahkeme belirlenecektir....
Davalı....takibe bizzat itiraz etmemiş olup onun adına “vekil sıfatıyla”...'in yasal sürede 5.055,12.TL.'lik fatura içeriği malın teslim alınmadığı iddiasıyla kısmi itiraz ederek dilekçe ekine nüfus cüzdanı örneğini eklemiş, avukat olduğuna dair vekaletname ibraz etmemiştir. Ödeme emrine itiraz edebilme ehliyetine sahip olan kimse takip talebi ve ödeme emrinde borçlu olarak gösterilmiş ve kendisine bu sıfatla ödeme emri tebliğ edilmiş olan borçludur (m.62/1.) Takip ehliyetine sahip olan borçlu ...'in kendisi ödeme emrine itiraz edebilir. Takip ehliyeti bulunmayan kişilerin yapmış oldukları icra takiplerine kanuni temsilcileri icazet verebilir. Takip ehliyeti bulunan kişi dilerse kendisine bir temsilci (vekil, avukat) ile temsil ettirebilir. Fakat borçlu icra dairesinde kendisini vekil ile temsil ettirmek isterse yalnız bir avukatı vekil olarak atayabilir. (Avukatlık K. m.35) İcra dairesi avukat olmayan bir kişinin vekil sıfatıyla yaptığı talepleri yerine getiremez....