"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ, ESKİ HALE GETİRME Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, eski hale getirme davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'nin raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü; -KARAR- Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve eski hale getirme isteklerine ilişkindir. Davacı, kayden maliki olduğu 273 ada 43 parsel sayılı taşınmaza komşu parsel maliki davalının, ağaçları sökmek ve hafriyat dökmek suretiyle müdahale ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve eski hale getirilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, taşınmaza herhangi bir müdahalesinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur....
Kamulaştırmasız el atma davalarında; el atmanın önlenmesi talebi yanında eski hale iade istemi bulunması durumunda, el atılan taşınmazların niteliği belirlenerek zemin değeri hesaplandıktan sonra bu değer eski hale getirme bedelinden veya kâl istenmesi halinde oluşacak zarardan az ise, zemin bedelinin davacıya ödenmesine ve el atılan bölümün tapusunun iptali ile niteliğine göre idare adına tescil veya terkinine karar verilmesi, zemin değerinin fazla çıkması halinde ise, davalı idarenin taşınmaza el atmasının önlenmesine ve hesaplanan eski hale getirme bedelinin de davalı idareden tahsiline karar verilmesi gerekir....
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçelere göre; kamulaştırma yapılmaksızın el atılan taşınmaza el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme talebinin kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesinden verilen karara karşı yapılan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı idare vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun olan hükmün HMK'nın 370. maddesi gereğince ONANMASINA, davalı idare harçtan muaf olduğundan harç alınmamasına, 23/12/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; Davacı vekili tarafından verilen dava dilekçesinde, köy muhtarlığı tarafından kamulaştırma kararı olmaksızın yol geçirilmek suretiyle dava konusu taşınmaza fiilen el atıldığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesi, eski hale getirme ve uğranılan zararın tazmini istenilmiş; mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili ile davalının temyizi üzerine, Yargıtay 5 Hukuk Dairesince, bilirkişi kurulu raporunun geçersiz olduğu ve net gelir yöntemine göre dava konusu taşınmazın değerinin belirlenmesi sonucu eski hale getirme bedeli el atılan kısmın değerinden daha az ise eski hale getirmeye, daha fazla ise el konulan zemin bedeline karar vermek gerektiği, dava dilekçesinde davalı olarak ......
raporlar arasındaki eski hale getirme bedeli yönünden oluşan bedel farkına ilişkin çelişki giderilmeden eksik inceleme ile denetime elverişli olmayan rapora göre hüküm kurulması doğru olmadığı gibi; Kabule göre ise; 1- El atılan 602,12m²'lik kısmın eski hale getirme bedeli olan 29.524,30-TL, zemin bedeli olan 280.728,14-TL’den daha düşük olduğundan el atmanın önlenmesi ve binanın kaldırılarak eski hale getirilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde dava konusu taşınmazda bulunduğu belirtilen binaların, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nca açıklanan Yapı Yaklaşık Birim Maliyetleri Hakkındaki Tebliği'ne göre hesaplanan 465.463,85-TL üzerinden davacı payına düşen bedele hükmedilmesi, 2) Dava konusu taşınmaz 3.456,60m² olup fen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın 602,12m²'lik kısmına bina yapılmak suretiyle kamulaştırmasız el atıldığı belirtilmiş olup; “dava konusu taşınmazın sınırları ile davalı idare tarafından el atılan alanların, dava konusu taşınmazda...
Buna rağmen, hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde, birleşen davanın kısmen kabulü ile el atmanın önlenmesi ve eski hale getirme giderlerine ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş olması doğru olmamış ise de, hüküm fıkrasında yapılan yanlışlıkların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HUMK.'nın 438/7. maddesi uyarınca, hükmün aşağıda yazılı olduğu şekilde düzeltilerek onanması gerekmiştir....
Bu durumda yukarıda sözü edilen esaslara göre gelir metoduna göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi, 2) El atılan ve eski hale getirilmesi istenen taşınmaz 365.00 m2 yüzölçümüne sahiptir.Yer bedeli 12.946,091-TL, eski hale getirme bedeli 20.425,00-TL olmasına göre yer bedeline hükmedilmesi yerine eski hale getirme bedeline de hükmedilmesi, 3)Tarım arazisi niteliğindeki taşınmazın ecrimisil hesabında ise varsa kira kontratı, böyle bir kontrat yoksa el atılan 365 m²'nin yıllık net gelir üzerinden hesaplama yapılması gerektiğinin düşünülmemesi, Doğru görülmemiştir.Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, davacıdan peşin alınan temyiz harcının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harcının Hazineye irad kaydedilmesine, 21/03/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi....
- K A R A R - Dava, el atmanın önlenmesi, eski hale getirme, mümkün olmadığı takdirde taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı şirket vekilince temyiz edilmiştir. Dosyadaki kanıt ve belgelere, kararın dayandığı gerekçeye, özellikle eski hale getirilmemesi nedeniyle taşınmaz bedelinin tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davalı şirket vekilinin temyiz itirazları yerinde olmadığından usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının Hazineye irad kaydedilmesine, aleyhine temyiz olunan davacılar yararına yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 1.480,00-TL. vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 17/01/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Ancak; 1-Davacı tarafın dava ve ıslah dilekçeleriyle müdahalenin önlenmesi, kal ve ecrimisil istediğini beyan ettiği, eski hale getirme talebi olmadığı anlaşılmakla; talebi aşar şekilde eski hale getirme bedelinin zemin bedelinden fazla olduğu gerekçesiyle taşınmazın bedelinin davalı idareden tahsiline ve tapusunun iptali ile davalı idare adına tesciline karar verilmesi, 2-Davanın niteliği gereği nispi harca ve nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken maktu harca ve maktu vekalet ücretine hükmedilmesi, 3-Davacıların dava konusu taşınmazda 3/7 oranında pay sahibi olduğu gözetilmeden tam paya göre hüküm kurulması, Doğru görülmemiştir. Taraf vekillerinin temyiz itirazları yerinde olduğundan hükmün açıklanan nedenlerle H.U.M.K.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflardan peşin alınan temyiz harçlarının istenildiğinde iadesine ve temyize başvurma harçlarının Hazineye irad kaydedilmesine, 09/10/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Davacı vekilince her ne kadar eski hale getirme bedelinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerektiği istinaf konusu edilmiş ise de Yargıtay 1.Hukuk Dairesi'nin 2014/6320 Esas 2015/6681 Karar sayılı ve 05/05/2015 tarihli kararında "...Ancak, eski hale getirme bedeli infaz aşamasında gözetilecek bir husus olup, mahkemece el atmanın önlenmesi ve yıkım kararı ile yetinilmesi gerekirken infaz aşamasında belli olacak eski hale getirme bedelinin hüküm altına alınmış olması doğru değildir..." şeklinde açıklandığı ve İDM kararında belirtildiği üzere eski bedeli İİK 30. maddesi gereğince infaz aşamasında gözetilecek bir husus olduğundan İDM kararında eski ihale getirme hükmü kurularak bedelinin tahsiline karar verilmemiş olması usul ve yasaya uygundur....