İcra İflas Kanununun 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de taşınmaz kaydının terkini mümkündür. 2012/1667-3751 -2- Bu tür davalar tapu sicilindeki haciz lehdarı davalı gösterilmek suretiyle adli yargı yerinde görülmelidir....
İcra İflas Kanununun 91.maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010.maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi uyarınca borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple sona ermesi halinde de terkini mümkündür. Somut olaya gelince; davacı dava konusu taşınmazı 03.11.2007 tarihinde kayıtta bulunan 23.08.2006 tarihli haciz şerhi ile yükümlü olarak satın almıştır....
İcra İflas Kanununun 91. maddesi hükmü gereğince gayrimenkulün haczi ile takip konusu borç ve eşya arasında ilişki kurulur ve tasarruf yetkisi Türk Medeni Kanununun 1010. maddesi anlamında kısıtlanmış olur. Bu tür kişisel haklar tapu kütüğüne şerh verilmekle hak sahibine eşya üzerinde dolaylı da olsa hâkimiyet kurma hakkı sağlamaz ise de tasarruf yetkisinin dar anlamda kısıtlanması sonucunu doğurduğundan taşınmaz üzerinde sonradan bu hakla bağdaşmayan hak kazanan kişilere karşı da ileri sürülebilir hale gelir. Haciz şerhinin usulsüz konulduğunun saptanması halinde veya lehtarın talebi üzerine kaldırılması mümkün olduğu gibi İcra İflas Kanununun 110. maddesi uyarınca da borcun ödenmesi, icra takibinin düşmesi ya da herhangi bir sebeple haczin kalkması halinde de şerhin terkini mümkündür....
Sonradan verilen rıza da, aile konutuyla ilgili tasarruf işlemine geçerlilik kazandırır. İpotek tesisine ilişkin işlem öncesinde, konutun kayıtlı olduğu tapu kütüğünde, “aile konutu” olduğunu gösteren bir şerh var ise, bu halde tapu memuru ipotek tesisine, diğer eşin rızasını isteyecektir. Şerh yoksa, işlemi yapan tapu sicil memuru doğaldır ki diğer eşin rızası bulunup bulunmadığına bakmaksızın işlemi gerçekleştirecektir. İpotek 23.02.2007 tarihinde tesis edilmiştir. İşleme, diğer eşin rızasının bulunduğuna ilişkin belge 08.05.2008 tarihlidir. Bu belgedeki imzanın, rızası gereken eşe ait olmadığı yargılama sırasında adli tıp raporu ile tespit edilmiştir....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir. Yukarıda açıklanan yöntemlerden yararlanılarak ayrı ayrı tespit edilen toplu para ve düzenli gelirlerle yapılan katkı oranları, birleştirmek suretiyle değerlendirilerek, tasfiyeye konu malvarlığının dava tarihindeki sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle, her bir eşin katkı payı alacak miktarı bulunur....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152.maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama kendi gelirlerinden düşülerek ayrı ayrı yapabilecekleri tasarruf miktarları tespit edilmeli, daha sonra her bir eşin tespit edilen tasarruf miktarının birlikte gerçekleştirdikleri toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Bulunan bu oranlar, eşlerin çalışmaları karşılığı elde ettikleri düzenli gelirleriyle tasfiye konusu malvarlığına yaptıkları katkı oranını göstermektedir....
yetkisinin kısıtlanması konulu dava açtığı, bu suretle evlilik birliğinin katlanılması davacıdan beklenemecek derecede temelinden sarsıldığını, bu nedenlerle tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetlerinin babaya tevdiine, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içerisindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm (rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacak miktarları hesaplanır....
Sonra, her bir eşin alışkanlıkları, ekonomik ve sosyal statüleri gözetilerek, kişisel harcamaları ile ayrıca kocanın 743 Sayılı TKM'nin 152. maddesi gereğince evi geçindirme yükümlülüğü nedeniyle yapabileceği harcama, eşlerin kendi gelirlerinden düşülerek, gerçekleştirebilecekleri tasarruf miktarları ayrı ayrı tespit edilmeli, daha sonra her eşin tasarruf miktarının, birlikte yaptıkları toplam tasarruf miktarı içindeki oranı belirlenmelidir. Her bir eşin bulunan bu tasarruf oranı, çalışmaları karşılığı elde ettikleri gelirleriyle malın alımına yaptıkları katkı oranı olarak kabul edilerek, tasfiyeye konu malın dava tarihi itibariyle belirlenecek sürüm(rayiç) değeri ile çarpılmak suretiyle katkı payı alacağı miktarları hesaplanmalıdır. Sözü edilen değer tespiti, belirleme ve hesaplamaların yapılabilmesi için gerek görülmesi durumunda konusunun uzmanı bilirkişi veya bilirkişilerden de yardım alınmalıdır....
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde ilk derece mahkemesi değişik iş esası üzerinden TMK 199. madde gözetilmek suretiyle davalı erkek adına kayıtlı gayrimenkuller üzerinde tasarruf yetkisinin kısıtlanması açısından ihtiyati tedbir kararı verilmesi talep edilmiş ise de davacının iddiasını destekler mahiyette HMK 390/3. madde gereğince haklılığını yaklaşık olarak ispat edecek herhangi bir delil, belge ibraz etmediği dikkate alındığında ilk derece mahkemesince verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğunda davacının istinaf talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur....