K A R A R Davacı, davalı ile imzalanan devre tatil sözleşmesi gereğince,... mevkiinde bulunan 911 ve 1139 parsel sayılı taşınmazlar üzerindeki ......
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; tesisin tamamlanmış ve faaliyetine devam etmekte olduğunu, tapu devrinin süresinde yapıldığını, imzalanan sözleşmenin, gayrimenkul hissesinin devrine ilişkin hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğunu ve genel mahkemelerin görevli olduğunu, sözleşmenin bir devre tatil değil, hisseli gayrimenkul satış sözleşmesi olduğundan cayma hakkının bulunmadığını, davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI : Mahkemece yapılan yargılama neticesinde 03/06/2021 tarihli kararla; "(...) Taraflar arasındaki Devremülk Devir Sözleşmesi, adi yazılı şekilde yapılmıştır. 6502 Sayılı Kanun'un 50. maddesinde düzenlenen devre tatil sözleşmesinin özel bir türü olan devremülk sözleşmesi, alıcıya ayni hak tanıyan bir sözleşme olup resmi şekilde yapılması zorunludur. Taraflar arasındaki sözleşme ise resmi şekil şartına uygun olarak yapılmadığından geçersizdir....
Taraflar arasında devre satış sözleşmesi imzalamakla birlikte, kullanım başlangıcının 5.3.2003 tarihi olup dönem tarihinin ise 10. hafta olarak kararlaştırılması karşısında cayma süresinin ancak bu tarihte başlayacağının kabulü gerekir. Kaldı ki sözleşmenin 2. maddesinde, devre tatil sahibi üyenin 15 Şubat tarihine kadar P.......A.Ş. rezervasyon bölümüne ön rezervasyon yaptırmak için başvuracağı kararlaştırılmıştır. Bu kararlaştırmada, devre tatil hizmetinin 2004 yılının 10. haftasında davacıya teslim edileceğini göstermektedir. Ayrıca sözleşme düzenlenirken, devre tatilin kullanılacağı dönem olarak 10. hafta şeklinde açık ve net olmayan bir ifade kullanılmamalı, tatilin kullanılacağı dönem belli bir tarih olmalıdır. Bu durumda, dava açıldığı tarihte ve ihtarnamenin gönderildiği tarihte, sözleşme askıda olup, henüz davacının cayma hakkını kullanma süresi başlamamıştır....
Davacı, 3.6.2004 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi ile ödediği aidat bedelinin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesine konu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen Kuşadası Belediyesinin 4.10.2007 tarihli yazısında; P.. clup adı altında işletilen alana ait taşınmaza 1999 yılında, 2126,68 metrekare apart konut, cafeterya ve idari bina için 2001 yılında 720 metrekarelik otel için ve 2004 yılında ise 3321,18 metrekarelik apart için ruhsat verildiğini, bu bölümlerden 720 metrekarelik kısmına yapı kullanma izin belgesi verildiğini bildirmiştir....
Davacı, eğlence bahanesi ile davalı firma elemanlarının, hediye tatil kazandığından bahisle düzenlemiş oldukları tanıtım toplantısı sonucunda 20.6.2004 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, sözleşmede belirtilen odada tatil hakkının kullandırılmadığını, tesisin yapı kullanma izninin bulunmadığının ortaya çıktığını ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesine konu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen ......
Davacı, eğlence bahanesi ile davalı firma elemanlarının, hediye tatil kazandığından bahisle düzenlemiş oldukları tanıtım toplantısı sonucunda 13.08.2005 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını, yapı kullanım izin belgesi olmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, sözleşme nedeniyle verilmiş olan bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespiti istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını, tatil hakkından faydalandığını, süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunmuştur. Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesine konu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen ......
GEREKÇE: Taraflar arasındaki uyuşmazlık devre tatil sözleşmesinin iptali ve ödenen bedelin iadesi talebine ilişkindir. İstinaf kanun yolu başvurusuna konu edilen ilk derece mahkemesi kararı hakkında 6100 sayılı HMK nun 355.maddesindeki düzenleme gereğince; istinaf dilekçesinde belirtilen nedenler ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı hususlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmıştır. Davacı ile davalı arasında 12/06/2003 tarihli, "Club Prestige Devre Tatil Sözleşmesi" başlıklı, 4.850,00 EURO bedelli, devre tatil üyelik sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede 3204 daire no, 9. Hafta, 4 kişi, SARI-2 dönemin davacıya tahsis edildiği, sözleşmede ödemelerin 12.06.2003 tarihinde peşin 516,00 Euro, bakiye kısmın Ek.1 de belirtilen senetlerle ödeneceği senetlerin toplam bedelinin 4.334,00 Euro olarak kararlaştırıldığı, bakiye bedel yönünden senetler alındığı anlaşılmıştır....
Davacı, davalı ile devre tatil sözleşmesi imzaladığını ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını ileri sürerek, sözleşmeden caydığını belirtmek suretiyle yapılan ödemelerin iadesi ile ödenmeyen bonolardan dolayı borçlu olmadığının tespitini istemiş; davalı, davacının üyeliğinden kaynaklanan 2011 yılı kullanım hakkını kiraladığını ve bu kiralama bedeli olan 800 Euro’nun davacıya imzası karşılığında nakden ödendiğini, artık davacının sözleşmeden caymasının iyiniyet kaideleri ile bağdaşmadığını savunarak, davanın reddini dilemiş; mahkeme ise, taraflar arasında davalının ofisinde devre tatil yat sözleşmesi imzalandığı, her ne kadar sözleşme tarihinin 22.07.2011 olarak sözleşmeye yazılmış ise de, bu tarihte davacının çalışmakta olduğu, bu nedenle davacının sözleşmenin tarihini 02.08.2011 olarak belirttiği, buna ilişkin ödeme belgelerinin sunulduğu, sözleşmenin 22.07.2011 tarihinde imzalandığının davalı tarafça ispatlanamadığı, davacının ... 6....
Davalı ..., tesisin diğer davalı tarafından kira sözleşmesine istinaden işletildiğini, bilahere üst hakkının devralındığını, kendilerinin sorumluluğu kalmadığını, kaldı ki devre tatil sözleşmesini dava dışı ... şirketi namına imzaladıkları için kendilerine husumet düşmeyeceğini savunmuş, diğer davalı ...AŞ devre tatil sözleşmesinin tarafı olmadıklarını,daha önce kira sözleşmesine istinaden devre tatil hakkını kullandırdığını,üst hakkını devralarak burada tesisi inşaa ettiğini bildirerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, sözleşmenin iptali ile, davacının yararlanamadığı 2004 yılı devre tatil bedeli 1.110 TL.nin dava tarihinden 17.760 TL....
KARAR Davacı, davalılarla 12.8.2010 tarihinde devre tatil sözleşmesi imzaladığını, ancak tanıtımlarda belirtilen şartları taşımadığını anlayınca 16.8.2010 tarihinde cayma bildiriminde bulunduğunu ileri sürerek, yapılan sözleşmenin feshine, sözleşme nedeniyle ... olduğu 9.684 TL.nin dava tarihinden itibaren işleyen faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesin istemiştir. Davalılar duruşma gününü bildirir usulüne uygun tebliğe rağmen duruşmaya gelmemişler, cevap da vermemişlerdir. Mahkemece, erken açılan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı ile davalılar arasında yapılan 12.8.2010 tarihli devre tatil sözleşmesinin 11. Maddesinde " devre tatil sahibi sözleşmenin her iki tarafça imzalanmasından itibaren 10 gün içinde hiç bir sebep göstermeksizin cayma hakkını kullanarak sözleşmeden dönebilir" düzenlemesi getirilmiştir. Davacı, 16.8.2010 tarihli ihtarla cayma hakkını kullandığını davalılara bildirmiştir....