Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; sözleşmenin süresi hakkında itirazlar yönünden; taraflar arasında imzalanmış olan sözleşme bir devre tatil kullanım sözleşmesi oluğu düşünüldüğünde, bu sözleşmenin sonsuz süreli olması hayatın olağan akışına da açıkça aykırı olduğunu, zira devre tatil ilişkisi sürekli borç doğuran bir ilişki olup, devre tatil sözleşmesi de niteliği itibariyle sürekli borç doğuran bir sözleşme olduğunu, 99 yıl süreli bir sözleşme olmasından ve bu 99 yıl boyunca müvekkil şirketin her bir devre sahibine, sözleşmeyle edindikleri yıllık devre tatil süresince tatil yerini kullanmaya, ondan yararlanmaya elverişli bir biçimde tutma yükümlülüğünden doğduğunu, Yargıtay' ın yerleşik içtihatlarına göre de, "iktisadi hürriyeti kabul edilmez derecede sınırlayan bir akdin de ahlaka ve adaba aykırılığı kuşkusuzdur." hiç bir sözleşme sonsuz süreli olarak akdedilemeyeceğini, bu durum anayasanın eşitlik ilkesine ve Türk Borçlar Kanununda...

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi Hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin(devre tatil sözleşmesi) feshi ile anılan sözleşmeye istinaden verilen senetlerin iptaline ilişkin olarak açılan davada Adana 1.Tüketici mahkemesi ile Adana 7.Asliye Hukuk Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: - K A R A R - Talep, Hisseli gayrimenkul satış sözleşmesinin(devre tatil sözleşmesi) feshi ile anılan sözleşmeye istinaden verilen senetlerin iptaline ilişkindir....

    KARAR Davacı, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulayarak 23.7.2009 tarihinde devre tatil sözleşmesi imzalandığını, tatil hakkını kullanabilmesi için bir davetiye gönderilmediğini, tarafına tatil hakkını kullanmak uzere yer teslimi yapılmadığını, tatil hakkını hiç kullanmadığını, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini bu nedenlerle fesih koşullarının oluştuğunu, ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile yapılan ödeme tutarı 2140 euronun iadesine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davacının tesisi görerek sözleşmeyi imzaladığını, kapıdan satışın söz konusu olmadığını süresinde cayma hakkını kullanmadığını savunarak, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

      Asıl dava yönünden istinaf başvuru sebeplerinin incelenmesi neticesinde; Davacı-karşı davalı tüketici ile devre tatil sağlayıcısı konumundaki davalı-karşı davacı şirket arasında 1990 tarihinde Bolu ili, Merkez ilçe, Ömerler köyü İkisuarası mevkiinde kain 1406 parsel sayılı taşınmaz üzerinde taşınmazla ilgili toplam eski para ile 13.500.000 bedelle Devre Tatil Sözleşmesi imzalandığı, sözleşme konusu devre tatil bedelinin 2.250.000 TL'sinin peşin alındığı, geriye kalan bedelin (20) ayda ödeneceğinin, sözleşmenin 17. maddesinde öngörülen (99) yıllık devre tatil süresinin sona ermediği ve davalı şirket tarafından davacıya gönderilen ve dava dilekçesinde bahse konu 29/09/2015 tarihli davalı şirket yazısı ile davacı tüketiciden dava konusu tesisin bulunduğu tatil köyünden faydalanmaya devam edebilmeleri için devre kullanımlarına ilişkin olarak belirlenecek devre servis bedeli (DSB) ile Bolu 2....

      Davacı, ailesi ile tatile çıktığı dönemde .. bir otelde şov amaçlı gösterimden sonra, davalı şirket elemanlarınca aldatıcı vaad ve taahhütler ile ve psikolojik baskı altında devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını hiç kullanmadığını, tesisin kullanıma hazır halde kendisine tesliminin yapılmadığını belirterek, Sözleşmenin feshi ile, ... olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını, cayma hakkının da süresinde kullanılmadığını savunmuştur. 4822 Sayılı Yasa ile değişik 4077 Sayılı TKHK'nun 8/1 maddesinde, “kapıdan satış, işyeri, fuar, panayır gibi satış mekânları dışında önceden mutabakat olmaksızın yapılan tecrübe ve muayene koşullu satışlardır.” şeklinde tanımlanmış olup, davacının, hediye tatil kazandığı belirtilerek davet üzerine gitmiş olduğu davalıya ait tesiste, daha önceden düşünmediği ve devre tatil satın almak için de gitmediği...

        Mahkemece, sözleşmenin tatil yapılacak tesislerde yapıldığı, davacının tesisi görmeden sözleşeme yapıldığını ileri süremeyeceği, cayma hakkından yararlanamayacağı, davacının süresinde cayma hakkını kullanmadığı, tatil bedelinin büyük kısmını ödemek suretiyle sözleşmeyi benimsediği, ödeme planının ağırlığının fesih için gerekçe olamayacağı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş; Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.  Devre tatil sözleşmeleri BK'nın 19/1 maddesine dayanılarak sözleşme özgürlüğü prensibi içerisinde yapılan sözleşmelerdir. Bu sözleşme BK'nın da düzenlenen sözleşme tiplerinden olmayıp atipik sözleşmelerdir. Atipik sözleşmelerin devre tatil sözleşmeleriyle ilgili olanları ise yasanın tanımladığı değişik akit tiplerini kapsadığından ( hizmet, kira, vekalet, satış gibi ) karma sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır....

          Devre tatil ve uzun süreli tatil sözleşmeleri ilk defa 7.11.2013 tarihli 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’unda ve bu kanuna dayalı olarak çıkartılan ve 14.01.2015 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Devre Tatil Ve Uzun Süreli Tatil Hizmeti Sözleşmeleri Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir. 6502 sayılı Kanun’un 50.maddesinin birinci fıkrasında devre tatil sözleşmesinin tanımı yapıldıktan sonra ikinci fıkrada devre tatil sözleşmesi ile sağlanan hakkın şahsi veya ayni hak olmasının bu maddenin uygulanmasını engellemeyeceği düzenlenmiştir. Bu hüküm, Yönetmeliğin amacını tanımlayan 1.maddesi ve kapsamını tanımlayan 2.maddesi ile birlikte değerlendirildiğinde, Yönetmeliğin sadece devre tatil sözleşmelerine değil, aynı zamanda devre mülk sözleşmelerine ve diğer devre tatil temelli sözleşmelere de uygulanabileceği anlaşılmaktadır....

          da herhangi bir tapu kaydı olmadığı bu şekilde davacı tarafından ödenen bedellerin TKHK gereğince davacıya iade edilmesi gerektiği ayrıca Devre Tatil sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6.maddesi gereğince devre tatil sözleşmelerinde cayma süresinin on gün olduğu ancak bu sürenin hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği tarihte işlemeye başlayacağı, davacının devre tatil hakkını kullanmadığı sabit olduğuna göre, bu süre henüz işlemeye başlamadığı ve sözleşmenin bu süre içerisinde askıda olduğu, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 50/6 maddesinde " tüketicinin , tecrübe ve muayene ettiği tarihten itibaren 14 gün içinde her hangi bir sebep göstermeksizin ve hiç bir hukuki ve cezai sorumluluk üstlenmeksizin cayma hakkını kullanabileceği, cayma hakkının kullanılması ile devre tatil ve buna bağlı diğer sözleşmelerin sona ereceği" hüküm altına alındığı, öncelikle davacı tüketicinin hiç tatil yapmadığı ve fiili kullanım başlamadığı ve fiili kullanımda...

          KARAR Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle mahkemece verilen “...davalıların, 16.12.1994 tarihli devre tatil sözleşmesi ile davacıya sözleşmeden ... tüm haklarını kullandırmakla yükümlü olduğunun tesbitine ve bu şekilde davacının, devre tatil sözleşmesinde belirtilen süre ve koşullarda davalılara ait tesiste tatil yapabileceğinin tesbitine” şeklindeki hükmün muarazanın giderilmesi niteliğinde olmasına göre yerinde bulunmayan her iki tarafın temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin harcın istek halinde davacıya iadesine, 24.9.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi....

            KARAR Davacı, davalı ile imzaladığı 10.07.1990 tarihli devre tatil sözleşmesi gereğince, ... İlçesi, ... mevkii ... Bölgesinde bulunan Tip 2, 289 nolu evin 11. dönem devre tatil hakkına sahip olduğunu, davalının 2014 yılı devre servis bedelinin fahiş şekilde 2.875,00 TL olarak talep ettiğini belirterek öncelikle devre tatil hakkından faydalanması için teminatlı veya teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilmesini, 10.07.1990 tarihli sözleşmeye müdahale edilerek 2014 yılı devre servis bedelinin 550,00 TL. olarak tesbitine karar verilmesini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, Davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir....

              UYAP Entegrasyonu