WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Yani devre tatil sözleşmesinde devre tatil sahibi yaptığı sözleşme çerçevesinde yılın belirli bir dönem veya dönemlerinde tesislerden yararlanma hakkını elde etmektedir. Davaya konu 20/12/2001 tarihli sözleşme ise"Doksandokuz Yıllık Mülk Kullanım Sözleşmesi" başlığı altında düzenlenmiş olup, sözleşmeye konu dairenin kullanım hakkı 99 yıllığına kiracıya devredilmiştir. Sözleşme ile devre mülk sözleşmelerinde olduğu gibi hak sahibine ayni bir hak verilmemiş, sadece kullanım hakkı tapuya şerh edilmiştir. Yine yukarıda açıklandığı üzere sözleşme konusu dairenin yılın belli ya da belirlenebilir devrelerinde değil 99 yıllığına sürekli olarak kullanım hakkı kiralanmıştır. Sözleşmenin açıklanan bu niteliği uyarınca devre tatil sözleşmesi olmayıp, tapuya şerh edilen kira sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmaktadır....

    Mahkemece; tapuya mülk kullanım sözleşmesi adı altında şerh edilen sözleşmenin devre tatil sözleşmesi niteliğinde olduğu, devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıkta ise 4077 sayılı Kanunun 6/B ve 23.maddeleri uyarınca tüketici mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesiyle dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir. 4077 sayılı Kanunun 6/B maddesinde devre tatil sözleşmesi; en az üç yıl süre için yapılan ve bu süre zarfında yıl içinde belirli veya belirlenebilecek ve bir haftadan az olmayacak bir dönem için bir veya daha fazla taşınmazın kullanım hakkının devri veya devri taahhüdünü içeren sözleşme olarak tanımlanmıştır. Yani devre tatil sözleşmesinde devre tatil sahibi yaptığı sözleşme çerçevesinde yılın belirli bir dönem veya dönemlerinde tesislerden yararlanma hakkını elde etmektedir....

      KARAR Davacı, davalıların birlikte inşaa ederek satışa sunduğu iki adet A grubu devre mülkü satın aldığını, değerini peşin ödediğini, ancak davalıların devre mülkleri teslim etmedikleri gibi, projenin de iptal edildiğini ileri sürerek devre mülk için belirlenen rayiç 15.000 TL bedelin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalılar davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın kabulüyle iki adet devre mülkün rayiç bedeli olan 15.000 TL'nin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı belediye tarafından temyiz edilmiştir. Dava, devre mülk satışının ifasının imkansız olması nedeniyle uğranılan zararın tazmini davasıdır. Hemen belirtilmelidir ki devre mülk satışı nedeniyle sözleşme ilişkisi olmayan belediye Yargıtay HGK kararı ile sorumlu tutulduğundan davacının, davalı şirkete yaptığı ödemeleri yasal delillerle kanıtlaması gerekir....

        Belediyesinin öncülüğü ve güvencesi ile yapıldığını öğrendiği devre mülklerden almak için belediye yetkilileri ile görüştüğünü, yetkililerin bilgi verip işin teminatı olduklarını söylediklerini, 20.10.1997 tarihinde, belediyenin 6.3.1996 tarihli temsilci tayin belgesi ile yetkili kıldığı kişi ile sözleşme düzenleyerek devre mülk satın aldığını, satış bedelini tamamen ödediğini, sözleşme eki taahhütname gereğince 30 ayda teslim kararlaştırıldığı halde belediye ile belediye şirketi olan ... Tur. Ltd. Şti. arasındaki ihtilaf nedeniyle açılan dava sonunda devre mülklerin yıkımına karar verildiğini, artık teslimin imkansız olduğunu, davalıların sözleşme konusu devre mülkün teslim edilmemesi nedeniyle uğradığı zararlardan sorumlu olması gerektiğini ileri sürerek ödediği 499.00 YTL satış bedeli, 8800 dolar kullanamamaktan dolayı uğradığı zarar toplamı 12.672.00 YTL nın faizi ile davalılardan tahsilini istemiştir. Davalılar davanın reddini dilemişlerdir....

          HUKUK GENEL KURULU KARARI Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü: Dava devre mülk sözleşmesinin ifasının imkânsız hâle geldiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir....

            Uygulamada özellikle taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu devre mülk sözleşmelerinde ortaya çıkan uyuşmazlıklar konusunda yeterli açıklıkta bulunmamaktadır. KMK’nun 65. maddesinde devre mülk hakkına uygulanacak hükümlerin sırasına ilişkin getirilen düzenlemede tüketicinin korunması hakkındaki kanunlara bir atıfta bulunulmaması bu yasaların uygulanmasını engellemeyeceğinden uyuşmazlıkların yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda 634 sayılı Kanun’dan sonra yürürlüğe giren 4077 sayılı Kanun ve bu kanunu yürürlükten kaldıran 6502 sayılı TKHK ile bu kanunlara göre çıkartılan yönetmelik hükümleri ve devre mülk hakkının ayni hak devrini içermesi nedeniyle bu husustaki diğer yasal mevzuat doğrultusunda çözümlenmesi gerekmekte olup, uygulamada bu doğrultuda verilen kararlarla şekillenmiştir. Öncelikle uyuşmazlığa konu sözleşmenin şekli ve niteliği hususunun değerlendirilmesi gerekir....

            KARAR Davalı şirketin devre mülk satışlarına ilişkin reklam kampanyaları ile davalı belediyenin güvencesi altında olduğunu öğrendiğini, şirketten 441,60 TL karşılığında 30/11/1996 tarihinde imzaladığı sözleşme 1 adet A Grubu devremülk satın aldığını, 30 ay içerisinde teslim edileceğinin kararlaştırılmasına rağmen teslim edilmediğini, zararların tazmini için devremülkün rayiç değeri olarak tespit edilen 7.500,00 TL'nin işleyecek faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalılardan Belediye, devre mülk satımına ilişkin sözleşmenin tarafı olmadığını, aradan 15 sene geçtikten sonra Yargıtay HGK'nun 2010/13-516 esas 2011/6 karar nolu ilamıyla sorumlu tutulduklarını, diğer davalı ... Ltd....

              TÜKETİCİ MAHKEMESİ TARİHİ : 14/05/2019 NUMARASI : 2018/481 ESAS - 2019/213 KARAR DAVA KONUSU : Devre Mülk Sözleşmesinin İptali - Borçsuzluğun Tespiti - Alacak KARAR : Davacı vekili 10/12/2018 tarihli dava dilekçesinde özetle, müvekkili ile davalı şirket arasında devre mülk sözleşmesi imzalandığını, sözleşmenin mevzuata uygun olmadığını, sözleşmenin yerine getirilmediğini belirterek, sözleşmenin iptaline, sözleşmeyle birlikte imzalatılan senetlerin iptali ve iadesine, davacının borçlu olmadığının tespitine, ödemelerin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir....

              İddianın ileri sürülüş biçimine ve dosya kapsamına göre, dava, 6502 sayılı yasaya tabi sözleşmesi ve devre-mülk satış sözleşmelerinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulu'nun İş bölümüne ilişkin kararı gereğince "6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunda düzenlenen abonelik, eser, taşıma, sigorta, bankacılık sözleşmeleri dışındaki sözleşmelerden (devre mülk, devre tatil, paket tur, kapıdan satış gibi) kaynaklanan davalar sonucu verilen hüküm ve kararlar"a karşı istinaf inceleme görevinin 18., 19. veya 46. Hukuk Dairesi'ne ait olduğu belirlendiğinden, dairemizin bu istinaf başvurusunu incelemeye görevli olmadığı anlaşılmakla, aşağıdaki şekilde karar verilmiştir. K A R A R : Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1- Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE 2- Dava dosyasının İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. 19. veya 46....

              Somut olayda davacının, davalı ile yapılan devre mülk sözleşmesi uyarınca davalıya teslim edilen senetlerin ve devre mülk sözleşmesinin geçersizliğinin tespiti ile borçlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın ticari nitelikte olmadığı anlaşıldığından uyuşmazlığın Asliye Hukuk Mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 Sayılı HMK.’nın 21. ve 22. maddeleri gereğince ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE, 03.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                UYAP Entegrasyonu