B) Davalı Cevabının Özeti: Davalı, davacının dava dilekçesinde talep ettiği faiz alacaklarının başlangıç tarihi ve miktarının açıkça belirtilmediğini savunarak, davanın reddini istemiştir. C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. D) Temyiz: Kararı davalı temyiz etmiştir. E) Gerekçe: Dosyada davaya konu edilen dönem TİS 'lerine, davacının faize ilişkin olarak itirazi kayıt konulduğunu iddia ettiği belgelere ve belediyenin bildirdiği ödemelerin banka kayıtlarına rastlanmamıştır. Mahkemece yukarıda sayılan belgeler dosya içine getirtilmelidir....
Ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu, dayanak sözleşmedeki imzasına karşı çıkmaksızın borç bulunmadığını belirterek takibe itiraz etmiştir. Mahkemece, davacı alacaklının herhangi bir itirazi kayıt ileri sürmeden yıllardır aldığı kira parası hakkında daha sonra geçerlik kazanmamış bir sözleşmeye dayanarak talepte bulunduğu, bu kötüniyetli davranışının korunamayacağından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, borçlu tarafından sözleşmedeki imza açıkça inkar edilmediğine göre ,İ.İ.K nın 269/2 maddesi gereğince kira sözleşmesinin ve sözleşmede belirtilen aylık kira bedelinin kesinleştiğinin kabulü gerekir. Dar yetkili İcra Mahkemesinde M.K.'nun 2. maddesine ilişkin tartışma yapılamaz. Bu itibarla takip hukukuna özgü kurallar içinde işin esası hakkında karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile karar verilmesi hatalıdır. Karar bu nedenle bozulmalıdır....
Somut olayda ödeme emri borçluya 17.06.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup borçlu yasal 7 günlük süresi içinde 24.06.2009 tarihinde yetkiye ve borca itiraz etmiştir. Buna göre, icra mahkemesinin itirazın süresinde olmadığına dair kararı yerinde değildir. Öte yandan, borçlu borca itirazları yanında yetkiye de itiraz ettiğinden, borçlunun borca itirazından feragat etse dahi, geçerli ve sürede bir yetki itirazı olduğundan takip durmaya devam eder. İtiraz üzerine duran takipte takibin devamı alacaklının İİK 66 ve devamı maddeleri koşulunda icra mahkemesinde itirazın kaldırma kararı ile yapılabilir. Bu durumda mahkemece yapılacak işlem takibin devamına dair icra dairesi kararına yönelik şikayetin kabulü ile takip kesinleşmeden konulan hacizlerin kaldırılmasına karar vermekten ibarettir....
Somut olayda; borçlunun, icra müdürlüğüne borca itirazının yanı sıra yetki itirazında da bulunduğu görülmüştür. İİK.nun 66.maddesi uyarınca yasal sürede yapılan itiraz ile takip olduğu yerde durur. İcra dairesinin yetkisine itiraz da borca itiraz niteliğinde olup, yetki itirazı üzerine, takip, anılan yasa hükmü uyarınca durur. Yetki itirazı kaldırılmadığı sürece takibe devam etme olanağı yoktur. Dolayısıyla icra müdürlüğünün şikayete konu kararı usul ve yasaya aykırı bulunmaktadır. O halde mahkemece, borçlunun şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. SONUÇ :Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK'nun 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.06.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, borca itirazın reddine karar verildiği, ancak faize ve borcun diğer fer'ilerine itiraz hakkında herhangi bir değerlendirme yapılmadığı ve karar verilmediği belirlenmiştir. İcra takip dosyasının incelenmesinde, asıl alacakla birlikte bu alacağa takip tarihinden itibaren aylık %0,819 oranında işleyecek gecikme cezası talep edildiği görülmekte olup, borçlunun itiraz dilekçesinde borca ve fer'ilerine itiraz ettiğini bildirmiş olması karşısında itirazın, alacaklının talep ettiği gecikme cezasını da kapsadığının kabulü gerekir. Kaldı ki mahkemece bozmaya uyulmuş olmakla borçlu yararına da usulü kazanılmış hak oluşmuştur. O halde mahkemece borçluların icra takibinde istenen fer’i alacaklara ve özellikle gecikme cezası talebine yönelik itirazının esasının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsizdir....
Davacı vekili dava dilekçesinde, borca, faize ve fer'ilerine itiraz etmiş, Mahkemece borca itirazına yönelik olarak tanık dinlenemeyeceği ve davacı tarafında borca itirazını ispatlar delil ibraz edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Takip hukuku gereği savcılık soruşturma dosyalarının neticelerinin beklenmesi zorunlu değildir. Kambiyo takibinde borca itirazların İİK'nın 169/a maddesinde sayılan belgelerden biri ile ispatlanması zorunludur. Bu nedenle davacının borca itirazını tanık delili ile ispatlaması yasal olarak mümkün değildir. Yargılama aşamasında davacı borca itirazını ispata yönelik İİK'nın 169/a maddesinde sayılan belgelerden birini de ibraz etmemiştir. Açıklanan nedenlerle Mahkemenin borca itirazın reddine ilişkin kararı isabetlidir....
Borçlu, itirazında imzaya itiraz ettiğini ayrıca ve açıkça bildirmezse (o icra takibi yönünden) adi senet altındaki imzayı kabul etmiş sayılır (İİK m. 60/3, 62/5). İmzaya itiraz dışındaki diğer bütün itirazlara borca itiraz denir. Borçlu, ödeme emrine itiraz ederken, borca itiraz sebeplerini ayrıca ve açıkça bildirmek zorunda değildir. Borçlunun hiç bir sebep göstermeden, yalnız "itiraz ediyorum" şeklinde yaptığı itiraz da geçerlidir ve böyle bir itiraz borca itirazdır. Başka bir deyimle, itiraz sebeplerinin bildirilmesi, itiraz için bir geçerlik (muteberlik) şartı değildir (Kuru, s. 224-226). 15. Borca itiraz hâlinde alacaklı, icra mahkemesinden itirazın kesin kaldırılmasını (İİK m. 68) isteyebilir. Borçlu, itirazında bildirmiş olduğu sebeplerle bağlıdır. İİK’nın 63. maddesine göre itiraz eden borçlu, itirazın kaldırılması duruşmasında alacaklının dayandığı senet metninden anlaşılanlar dışında itiraz sebeplerini değiştiremez ve genişletemez. 16....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Borca itiraz Uyuşmazlık, kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan takibe karşı İİK.'nun 169. maddesi uyarınca borca itiraz istemine ilişkindir.Davayı borçlu açmıştır. Bu durumda temyiz incelemesi dairemizin görevi dışında bulunduğundan dosyanın görevli Yargıtay 12. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 30.10.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
"İçtihat Metni"... ve ...'ı silahla ayrı ayrı yaralamaktan sanık ...'un bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda: hükümlülüğüne ilişkin (SİLİFKE) Ağır Ceza Mahkemesinden verilen 02/11/2009 gün ve 299/351 sayılı hükmün Yargıtay’ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C.Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle: incelendi ve aşağıdaki karar tesbit edildi. TÜRK MİLLETİ ADINA Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...'un mağdurlar ... ve ...'...
i yaralama suçunun sübutunun kabulünde, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliğinin tayininde bir isabetsizlik bulunmadığından, suç tarihi olan 23.08.2003 tarihi de dikkate alındığında, 765 sayılı TCK nun 102/4 ve 104/2. maddesine göre belirlenen 7 yıl 6 ay olan genel dava zamanaşımı süresinin hüküm tarihi olan 31.03.2011 tarihinden önce dolduğu anlaşıldığından, açılan kamu davasının gerçekleşen ZAMANAŞIMI NEDENİYLE 765 sayılı TCK.nun 102/4 ve 104/2 ile 5271 sayılı CMK.nun 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE dair verilen karar yerinde görülmüş, incelenen dosyaya göre bozmaya uyularak verilen hükümde isabetsizlik görülmemiş olduğundan, mağdur-müdahil ...'in suç vasfına yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle, hükmün tebliğnamedeki düşünce gibi ONANMASINA, 22.02.2012 gününde oybirliği ile karar verildi....