MUHALEFET ŞERHİ Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I) davası açıldığı; boşanma davasının kabulüne karar verildiği ve davacının 150 YTL iştirak nafakası istemine karşılık istek aşılarak 200 YTL iştirak nafakasına karar verildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda "görüş birliği" vardır. Çekişme nedir?; Değerli çoğunluğun " ...Velayeti davacı anneye verilen müşterek çocuk için 150 YTL iştirak nafakası istenildiği nazara alınmadan istek aşılmak suretiyle 200 YTL iştirak nafakasına hükmedilmesi doğru olmamıştır.(HUMK m. 74) " şeklindeki görüşüne istek aşılarak iştirak nafakasına hükmedilebileceği düşüncesi ile katılmıyorum. İştirak nafakası verilmesine ilişkin ilkeleri; iştirak nafakası verilmesinde "isteğe ilişkin" ilkeler, iştirak nafakası verilmesinde "miktarın belirlenmesine" ilişkin ilkeler olarak ayrımlıyorum. İştirak nafakası (TMK. m. 182 f....
Bölge adliye mahkemesi kararının hüküm fıkrasında; kadının tüm, erkeğin sair istinaf taleplerinin reddine, erkeğin kusur belirlemesi ve kendi davasının reddine yönelik istinaf talebinin kabulüne, kusura ilişkin gerekçenin “boşanmaya sebep olan olaylarda kadının ağır, erkeğin az kusurlu olduğu” şeklinde düzeltilmesine, ilk derece hüküm fıkrasından 1.-5.-6.-9. (erkeğin boşanma davasına yönelik) bentlerin kaldırılmasına karar verilmiş, erkeğin boşanma davası yönünden yeniden hüküm kurularak erkeğin boşanma davasının kabulüne karar verilmiştir. Bölge adliye mahkemesi kararının gerekçe kısmında erkeğin, kadın lehine hükmedilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminata yönelik istinaf talebinin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 3. bendinin yoksulluk nafakası yönünden ve 4....
sayılı kesinleşen boşanma dava dosyasının yargılaması sırasında davacının tutanağa geçen imzalı beyanlarında maddi - manevi tazminat, nafaka ve ziynet alacağı talebi olmadığını açıkça beyan etmiş olması karşısında; maddi - manevi tazminat ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddine, ziynet alacağına ilişkin talebin boşanma davasının fer'i niteliğinde olmadığı ve ayrı bir harca tabi olup davacının boşanma davasından ayrı ziynet alacağına ilişkin olarak usulüne uygun açılmış bir davası da bulunmadığı gibi ziynet alacağı talebinden boşanma davası sırasında feragat etmesinin de hukuken bir sonuç doğurmayıp, ziynet alacağına ilişkin olarak açılan davanın bu yönüyle dinlenebilir olduğu, iştirak nafakası yönünden ise, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile çocuğun sağlık, eğitim ve diğer giderleri için uygun miktarda iştirak nafakasına hükmedilmesi gerektiği gerekçesiyle ziynet alacağı ve iştirak nafakası yönünden davanın kısmen kabulü ile kısmen reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili...
Mahkemece;''...Tarafların ... mahkemesinin ... karar sayılı ilamı ile boşandıkları, müşterek çocuk Anıl'ın velayetinin anneye verildiği, çocuk lehine 300 TL tedbir nafakasına hükmedildiği, davacının yoksulluk nafakası talebinin red edildiği, kararın 24/01/2003 tarihinde kesinleştiği, iş bu davamızın dava tarihinin 26/10/2015 tarihi olduğu anlaşılmıştır. TMK'nun 178. Maddesi uyarınca evliliğin boşanma sebebi ile sona ermesinden doğan dava hakları boşanma hükmünün kesinleşmesinin üzerinden 1 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar denilmektedir. Yoksulluk nafakasının red edildiği ve boşanma kararının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde yoksulluk nafakası talep edilmediğinden yoksulluk nafakasına ilişkin talep red edilmiştir, Kaldı ki davacı kadın çalışmaktadır, tarafların mali ve içtimai durumlarında boşanma kararının verildiği tarihe göre önemli bir değişiklik olmamıştır. Müşterek çocuğa gelince geçen süre içerisinde çocuk ./.. -2- büyümüş, masrafları artmıştır....
No:5 D:2 Bayraklı/ İZMİR DAVANIN KONUSU : Boşanma DAVA TARİHİ : 23/10/2019 İSTİNAF KARAR TARİHİ : 06/06/2022 İSTİNAF KARARININ YAZILDIĞI TARİH : 06/06/2022 Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen kararına karşı, davacı-davalı kadın tarafından istinaf başvurusunda bulunulmakla, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1- b-1- son cümle uyarınca duruşma yapılmadan dosya incelendi gereği düşünüldü; TARAFLARIN İDDİA, SAVUNMA İLE YARGILAMA SÜRECİ: Davacı dava dilekçesinde özetle; davalının kusurlu davranışları nedeni ile evlilik birliğinin temelinden sarsıldığını, bu sebeple tarafların boşanmalarına, lehine yoksulluk nafakası ile müşterek çocuk Gamze Nur için katılım nafakasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 10/02/2020 tarihli dilekçe ile de; 500,00 TL yoksulluk nafakası, 400,00 TL iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir....
Boşanmadan sonra açılan yoksulluk nafakası isteğinin değerlendirilmesinde esas alınacak kusur, boşanma davasında belirlenen ve boşanma sebebi olarak kabul edilmiş olan kusurdur. Türk Medeni Kanununun 178. maddesine göre açılan yoksulluk nafakası talebi için yeni vakıa ve delillere dayanılması, yeniden kusur belirlemesi mümkün değildir. Hakim kesinleşen boşanma davasındaki tarafların kusur dağılım ve derecesine bakıp, nafaka isteğini buna göre karara bağlayacaktır. Bu bağlamda, yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesi için, boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin, boşanmaya neden olan olaylarda, diğer eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerekir. Eşit kusur halinde, yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası talep edilebilir. Boşanmaya neden olan olaylarda, tamamen veya daha fazla kusurlu olan eş, yoksulluk nafakası talep edemez....
Bu tarihten sonra ilamda hükmedilen nafakaların yoksulluk ve iştirak nafakası olarak ilamların icrası yoluyla tahsili cihetine gidilmesi gerekmekte olup, boşanma ilamının kesinleştiği 26.03.2012 tarihinde sona eren boşanma ilamının ferisi niteliğindeki tedbir nafakasının, 30.06.2017 tarihi ve sonrasında tahakkuk etmesi mümkün olmadığından, ancak yoksulluk ve iştirak nafakası istenilebileceğinden ilama dayalı yoksulluk nafakası alacağının ilamsız icra yoluyla tahsilinin istenilmesi mümkün olmayıp borçlunun itirazının kaldırılması talebinin reddine karar verilmesi sonucu itibarıyla isabetlidir. Her ne kadar davacı vekili daha önce aynı ilama dayalı olarak borçlu hakkında yoksulluk ve iştirak nafakası (500,00- TL) talepli ilamlı icra takibi başlatıldığını, borçlu tarafından takibin iptalinin talep edilmesi üzerine İstanbul 21....
Mahkemece, davalı lehine yoksulluk nafakasına hükmedilmesinden sonra,davalının emekli maaşı almaya başladığı, adına kayıtlı taşınmazının bulunduğu, yoksulluk durumunun ortadan kalktığı gerekçesiyle dava tarihinden itibaren nafakanın kaldırılmasına karar verilmiştir.Taraflar arasındaki boşanma davası 11.06.2010 tarihinde kesinleşmesine rağmen, yoksulluk nafakası, iş bu davanın açıldığı tarih itibariyle kesinleşmemiştir. Yoksulluk nafakası, yoksulluk nafakasının kesinleştiği tarih itibariyle hüküm ifade eder. Kaldırılması talebi de ancak yoksulluk nafakası kararının kesinleşmesi tarihinden itibaren istenebilir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı kadın tarafından, tazminatlar ve yoksulluk nafakası hakkında hüküm kurulmaması ile vekalet ücreti yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma davalarında davanın kabul veya reddine göre vekalet ücretine hükmedileceğinin tabii bulunmasına göre, davalı-karşı davacı kadının vekalet ücretine yönelik temyiz itirazları yersizdir. 2-Davalı-karşı davacı kadın, 25.11.2013 tarihli cevap ve karşı dava dilekçesinde, maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası talebinde de bulunmuştur....
Davalı kadın istinaf dilekçesinde özetle; boşanma kararının yanlış, hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası miktarının az olduğunu, aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek ilk derece mahkemesinin kararının bu yönlerden kaldırılmasını istemiştir....