Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Ayrılık Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-davacı kadın tarafından, kabul edilen boşanma ve reddedilen ayrılık davası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Davacı- davalı erkeğin boşanma davasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere boşanmaya neden olan olaylarda davacı-davalı erkek tamamen kusurlu olup, davalı-davacı kadının kusurlu bir davranışı kanıtlanmamıştır. Türk Medeni Kanununun 166. maddesinde "evlilik birliği, ortak hayatı sürdürmeleri kendilerinden beklenmeyecek derecede temelinden sarsılmış olursa, eşlerin her birinin boşanma davası açabileceği" hükme bağlanmıştır....

    Velayeti anneye bırakılan ortak çocuk Ata 2015 doğumludur. Ortak çocuğun, halen anne bakım ve şefkatine muhtaç olması nedeniyle, uzun süreli olarak anne yanından ayrılması çocuğun bedeni ve fikri gelişmesine engel olacağı gibi, davacı-davalı annenin velayet görevini gereği gibi yerine getirmesine de engel olacaktır. Kişisel ilişki kurulmasına ilişkin kararların değişen şartlara göre her zaman değiştirilmesi mümkündür. Baba ile ortak çocuk Ata arasında daha kısa süreli şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir. Ancak bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzelterek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2 )....

      Türk Medeni Kanununun 166/2.maddesindeki boşanma koşulları gerçekleştiğinden boşanma kararı verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, mahkemenin tarafları eşit kusurlu gösteren gerekçesi isabetli değilse de; boşanma hükmü, hüküm sonucu itibarıyla doğru olduğundan; hükmün gerekçesinin açıklandığı şekilde değiştirilerek ve düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HUMK.md.438/son). 3-Davacı kadının davası kabul edildiği halde, davalı koca lehine vekalet ücreti takdiri doğru değil ise de; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilerek onanması gerekmiştir (HUMK.md.438/7)....

        Tarafların yaklaşık on yıldır fiilen ayrı yaşadıkları, davalı tarafından davacı aleyhine açılan boşanma davasının "haklı görülmeyerek" 7.11.2012 tarihinde verilen kararla reddedildiği, kararın 7.1.2013'te kesinleştiği, eldeki davanın ise, 29.7.2013 tarihinde açıldığı görülmektedir. Boşanma davasının reddine ilişkin gerekçede "davacının müstakil konut temin etmediği, davalının eve girmesini engellediği, kapı kilidini değiştirdiği, bu sebeple tamamen kusurlu olduğu, kadına atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı" belirtilmiştir. Davacı, boşanma davasının reddinden sonra ortak hayatı kurmak istediği halde, davalının buna engel olduğunu ve konuta kendisini almadığını, halen kardeşlerinin yanında kaldığını ileri sürdüğüne, evlilik birliği devam ettiğine göre; dava, konutun tapu kütüğüne şerh konulması isteği yanında, Türk Medeni Kanununun 197'nci maddesinin (2.) ve (3.) fıkrasında yer alan "konut ve ev eşyasından yararlanmaya" ilişkin önlem alınması isteğini de içermektedir....

          Yerel Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda 05.09.2013 tarihli protokole göre , 1.000 TL iştirak nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, her yıl kararın kesinleştiği ayı takip eden ayda %10 artırılmasına ve 05.09.2013 tarihli protokolün onaylanmasına karar verilmiş, verilen ikinci hükümden sonra davacı kadın tarafından hüküm temyiz edilerek 08.06.2016 tarihli anlaşma protokolü ibraz edilmiş ve bu protokole göre hükmün bozulmasına karar verilmesi istenmiştir. 08.06.2016 tarihli anlaşma protokolü ile, 08.09.2015 tarihli boşanma kararında düzenlenen taşınmazın ve tapuda ...., 17322 parsel, 12 pafta da bulunan gayrimenkulun, tarafların çocuğu ...e devredilerek tapuda üzerine kayıt ve tescil yapılacağı, gayrimenkullerin ortak çocuk adına kayıt ve tescil tarihine kadar davacı kadın tarafından bedelsiz kullanılacağı, ortak çocuk için davalı erkek tarafından ödenen 1000 TL iştirak nafakasının 1200 TL olarak ödeneceği kabul ve taahhüt edilmiştir....

            Yapılan yargılama ve toplanan delillerden; tarafların 09.03.2006 tarihinde kesinleşen kararla Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca boşandıkları, kadın yararına 150,00 TL yoksulluk nafakasına (TMK m. 175) velayeti anneye bırakılan ortak çocuk 26.12.2003 doğumlu Aybüke yararına ise 100,00 TL iştirak nafakasına hükmolunduğu, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra doğan tarafların ortak çocukları 18.05.2006 doğumlu Ayşegül’ün velayetinin davacı anneye bırakılmasına ve bu çocuk yararına 50,00 TL iştirak nafakası verilmesine ilişkin 09.03.2011 tarihli kararın Dairemizin 10.01.2017 tarihli ilamı ile onanması ve karar düzeltme yoluna başvurulmaması sonrası kesinleştiği, dava tarihi itibariyle davacı kadının bir tekstil firmasında asgari ücretli olarak sürekli ve düzenli gelir getiren bir işte çalıştığı, ailesine ait olduğu belirtilen evde ortak iki çocuk ile birlikte yaşadığı, davalı erkeğin ise tarafların boşanmalarından sonra yeniden evlendiği, bu evliliğinden 04.06.2007 tarihinde...

              ve gözetimi anne tarafından sağlandığından birleşen dava tarihinden geçerli olmak üzere ortak çocuk için aylık 1.000,00 TL tedbir nafakasına, erkek tarafından açılan birleşen boşanma davasında davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası gereği boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin kadına verilmesine, ortak çocuk ile baba arasında kişisel ilişki tesisine, ortak çocuk yararına dava tarihinden itibaren geçerli olmak üzere aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın tarafından açılan birleşen bağımsız tedbir nafakası davasında çocuk lehine takdir edilen tedbir nafakasının tekerrüre sebebiyet verilmemesi açısından erkek tarafından açılan boşanma davasında çocuk için takdir edilen tedbir nafakasından mahsubuna, boşanmaya sebep olaylarda tarafların karşılıklı kusur durumları, sosyal ve ekonomik durumları göz önüne alınarak kadın lehine tedbir nafakası takdirine yer olmadığına karar verilmiştir....

                Mahkemece, bu durum gözetilmeden kesinleşen boşanma, yönünden yeniden hüküm kurulması doğru olmayıp, bozmayı gerektirmiştir. 3-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz. (TMK m.175) Toplanan delillerle, boşanmaya sebep olan olaylarda davacı kadın daha ağır kusurlu olmadığı, her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir. O halde, davacı kadın yararına geçimi için uygun miktarda yoksulluk nafakası takdiri gerekirken isteğin reddi doğru görülmemiştir. 4-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır....

                  olaylarda tam kusurlu bulunması, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddî ve manevî tazminatın az olduğu, yine değişen ekonomik şartlar, tarafların mevcut sosyal ve ekonomik durumları, ortak çocuğun yaşı itibariyle ihtiyaçları, nafakaların niteliği dikkate alındığında takdir edilen yoksulluk ve iştirak nafakası miktarının da az olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun kusur belirlemesi, yargılama sırasında ergin olan ortak çocuk Yaren için hükmedilen yardım nafakası ile ortak çocuk ...için hükmedilen iştirak ve yoksulluk nafakası ile tazminatların miktarı yönlerinden kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin ilgili bentlerinin kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurmak suretiyle kusur gerekçesinin düzeltilmesine, ortak çocuk ...için aylık 750,00 TL iştirak nafakasına, kadın için aylık 750,00 TL yoksulluk nafakası ile yasal faizi ile birlikte 30.000,00 TL maddî ve 20.000,00...

                    işe giderken hanenin kapısını müvekkilinin üzerine kilitleyip gittiğini, hakaret ettiğini, ortak konutun kilidini değiştirdiğini, müvekkiline ve ortak çocuğa karşı ilgisiz davrandığını, annesinin evlilik birliğine müdahalesine mani olmadığını, ortak çocuk ve müvekkiline maddî destek sağlamadığını ileri sürerek müvekkili lehine aylık 500,00 TL, ortak çocuk lehine aylık 300,00 TL bağımsız tedbir nafakasına hükmedilmesini talep etmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu