WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Burada; 4721 sayılı Kanun'un boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlayarak üç yıl geçmesi hâlinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın yeniden kurulamamış olması boşanma kararı verilebilmesi için yeterlidir. Eylemli ayrılık sebebine dayalı boşanma davalarında kusur belirlemesi boşanmanın eki niteliğindeki istekler yönünden önem taşımaktadır. 4. Eldeki davada; davacı erkeğin daha önceden açtığı boşanma davası reddedilmiş, redde ilişkin kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmesine rağmen ortak hayat yeniden kurulamadığı gerekçesiyle erkek eş tarafından 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin son fıkrası uyarınca eylemli ayrılık nedeniyle boşanma davası açılmıştır....

    Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesine göre, boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanma kararı verilir. Ret kararının kesinleşmesinden başlayarak geçen üç yıl zarfında ortak hayatın yeniden kurulmuş olduğunun kabul edilebilmesi için, tarafların bu amaçla bir araya gelmiş ve birlikte yaşamış olmaları, evlilik birliğinin amacına uygun olarak tesis edilmiş olması, bu hususların delilerle ispatlanmış bulunması gerekir. Davacı erkek tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 10/06/2010 tarihinde kesinleşmiş; Türk Medeni Kanunu'nun 166/4. maddesine dayalı işbu dava ise 12/04/2016 tarihinde açılmıştır....

      İstinaf Sebepleri Davalı-davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı boşanma protokolü ile kadının oturduğu evin kira ve aidatını erkeğin ödemesi konusunda anlaştıklarını, protokolde kadının evlenmesi halinde kira ve aidatın ödenmeyeceğine dair hüküm bulunmadığını, evde ortak çocukların da yaşadığını, erkeğin ekonomik durumunun çok iyi olduğunu ve ortak çocuklarla baba arasındaki kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddinin yerinde olmadığını belirterek; anlaşmalı boşanma hükmündeki davalı-davacının oturduğu evin kira ve aidatının davacı-davalı tarafından ödeneceğine dair hükmün kaldırılması ve kişisel ilişkinin yeniden düzenlenmesi davasının reddi yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur. C....

        Hukuk Dairesi 04.04.2017 tarih 2017/759 esas ve 2017/628 karar sayılı kararı ile, davacı-karşı davalı erkeğin ortak çocuk yararına hükmolunan tedbir nafakasının başlangıç tarihi yönünden istinaf talebinin kabulüne, ortak çocuk yararına 22.06.2016 tarihinden çocuğun babaya teslim edildiği 01.03.2016 tarihine kadar 500,00 TL tedbir nafakasının babadan alınarak anneye verilmesine, tarafların diğer istinaf taleplerinin ise esastan reddine karar verildiği halde, tarafların boşanma davaları ve boşanmanın diğer fer’ileri yönünden de yeniden hüküm kurulmuştur. Bölge adliye mahkemesince, hükmün istinaf başvurusu reddedilen kısımları yönünden ret kararı ile yetinilmesi gerektiği halde “Tarafların boşanma davaları ve boşanmanın diğer fer’ileri” hakkında yeniden hüküm kurulması doğru değil ise de, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hükmün bu bölümlerinin düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir (HMK m. 370/2)....

          Türk Medeni Kanununun 170. maddesinin son fıkrası uyarınca ayrılık kararı verilebilmesi için boşanma sebeplerinin ispatlanmış olması ve ortak hayatın yeniden kurulması olasılığının bulunması gerekmektedir. Somut olayda, boşanma sebepleri gerçekleşmekle birlikte, tarafların yeniden bir araya gelme ihtimali toplanan delillerle kanıtlanamamıştır. O halde, karşılıklı açılan boşanma davalarının kabulü ile boşanma kararı verilmesi gerekirken, ayrılık kararı verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmişir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre karşılıklı açılan boşanma ve nafaka davası hakkında yeniden hüküm kurulması zorunlu hale geleceğinden tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.12.2017(Prş.)...

            İlk derece mahkemesinin 14.09.2017 tarihli kararıyla tarafların boşanmalarına hükmedilmiş, boşanma hükmü taraflarca istinaf edilmeksizin bölge adliye mahkemesinin 09.01.2018 tarihli kaldırma kararı öncesinde kesinleşmiştir. O halde boşanma hükmünün kesinleştiği nazara alındığında boşanma konusunda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığı karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine hükmedilmesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir. 2-Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz (TMK m. 175). Toplanan delillerle, her iki tarafın da kusursuz olduğu, davacı kadının her hangi bir geliri ve malvarlığının bulunmadığı, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceği gerçekleşmiştir....

              tazminata, baba ile ortak çocuk arasında yaşa göre kademeli olarak kurulan kişisel ilişkinin kaldırılarak yeniden kişisel ilişki kurulmasına, tarafların sair yönlere ilişkin istinaf istemlerinin ise esastan reddine karar verilmiştir....

                Aile Mahkemesinin 2011/1176 Esas, 2014/50 Karar sayılı kararı ile açılan boşanma davasının reddedildiğini, ret kararının 05.02.2015 tarihinde kesinleştiğini, o tarihten sonra tarafların evlilik birliğini yeniden tesis amacıyla bir araya gelmediklerini, 3 yıllık fiili ayrılık süresinin dolduğunu ileri sürerek 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesinin dördüncü fıkrası gereğince tarafların boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin babaya verilmesine, ortak çocuk lehine aylık 1.500,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. II. CEVAP Davalı kadın cevap dilekçesinde özetle; reddedilen ve kesinleşen boşanma davasından sonra ortak çocuğu ile birlikte İstanbul'da yaşadığını, davacı erkek ile bir daha bir araya gelmediklerini, çocuğunun anne yanında mutlu olduğunu, çocuğunun bazı rahatsızlıkları bulunduğunu, bu rahatsızlıkları ile de annenin yakından ilgilendiğini, daha önce ... 2....

                  Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde "Boşanma sebeplerinden herhangi biriyle açılmış bulunan davanın reddine karar verilmesi ve bu kararın kesinleştiği tarihten başlayarak üç yıl geçmesi halinde, her ne sebeple olursa olsun, ortak hayat yeniden kurulamamışsa evlilik birliği temelden sarsılmış sayılır ve eşlerden birinin istemi üzerine boşanmaya karar verilir” hükmü bulunmaktadır. Davacı erkeğin, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) 2011/66 esas, 2011/218 karar sayılı dosyası ile açmış olduğu boşanma davası reddedilmiş, bu karar 25.05.2011 tarihinde kesinleşmiştir. Temyiz incelemesine konu dava ise 19.03.2015 tarihinde açılmıştır. Davanın açıldığı tarih itibariyle Türk Medeni Kanunu'nun 166/son maddesinde belirtilen 3 yıllık sürenin dolduğu ve kesinleşme tarihinden itibaren ortak hayatın yeniden kurulamadığı anlaşılmaktadır....

                    Her ne kadar İlk Derece Mahkemesince kadının "ortak haneyi terk ettiği" gerekçesi ile boşanmaya neden olan olaylarda kadın tam kusurlu kabul edilmiş ise de evlilik birliğinin sarsılması sebebi ile açılan davada evi terk etmenin tek başına boşanma sebebi yapılamayacağı, terke dayalı açılmış bir davanın da bulunmadığı, bu sebeple kadına yüklenen bu kusurun gerekçeden çıkarılması gerektiği, gerçekleşen bu durum karşısında her iki davanın da reddi gerektiği..." gerekçesiyle; ... kadının, davalı-davacı erkeğin kabul edilen boşanma davası ve fer'îleri ile kusur belirlemesine ilişkin istinaf taleplerinin kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle, ispatlanamayan asıl davanın ve karşı davanın reddine ortak çocuğu Eymen'in velâyet haklarının tedbiren taraflarca ortak olarak kullanılmasına, çocuğun tedbiren anne yanında kalmasına, baba ile çocuk arasında tedbiren kişisel ilişki tesisine, çocuk için dava tarihinden hükmen kesinleşmesi tarihine...

                      UYAP Entegrasyonu