WhatsApp Hukuki Asistan

Yeni

Son Karar yapay zeka destekli hukuk asistanınız artık WhatsApp üzerinden cebinizde. Aşağıdaki hizmetlerden dilediğinizi seçerek WhatsApp asistanınıza soru sorarak hemen kullanmaya başlayabilirsiniz.

Hukuki Destek Alma
Hukuki sorularınız için anında uzman desteği alın
Yargıtay ve BAM Kararı Arama
Emsal kararlar ve içtihatlar için arama yapın
Dava Dilekçesi Hazırlama
Yapay zeka ile hızlı ve profesyonel dilekçeler oluşturun
Sözleşme Hazırlama
Özelleştirilmiş sözleşme şablonları oluşturun
Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

erkek tarafından da temyiz edilmeyerek kesinleşen kusurlu davranışlarının yanında, ayrıca erkeğin ret ile sonuçlanan önceki boşanma davasını açarak fiili ayrılığa sebebiyet verdiği ve boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurlu olduğu böylece TMK'nun 166/4 maddesinde yer alan boşanma koşullarının gerçekleştiği ve evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı gerekçesiyle tarafların boşanmalarına karar verilmesinde usul ve esas yönünden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı gibi, yerel mahkemece yapılan kusur belirlemesinin yerinde olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin kusur tespiti ve boşanma kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği kanısına ulaşılmıştır....

Oysa, davacı tarafından davalıya karşı 12.12.2006 tarihinde Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesinde yer alan sebeple açılan boşanma davasına karşılık, davalı tarafından da davacıya karşı 21.3.2007 tarihinde aynı sebeple karşı boşanma davası açıldığı; mahkemece; her iki davanın da “taraflar arasında boşanmayı gerektirecek bir geçimsizliğin ispatlanamadığı, fiili ayrılığın da, tek başına boşanma sebebi olmadığı” gerekçesiyle reddedildiği, kararın; her iki dava bakımından Yargıtay denetiminden geçerek 28.6.2010 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Kesinleşen bu ret kararı, tarafların her ikisinin de reddedilen davalara kadar boşanmayı gerektirecek kusurlu bir davranışlarının bulunmadığına kesin delil teşkil eder. Ret kararının kesinleşmesinden itibaren geçen fiili ayrılık suresi içinde davacı-karşı davalı(nın), diğer tarafın kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylemi ispatlanamamıştır....

    "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı kadın tarafından, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası taleplerinin reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı kadının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı kadın Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi uyarınca boşanma davası açmış, mahkemece Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi şartlarının gerçekleştiği, kesinleşen önceki mahkeme ilamı ile boşanma davası reddedilen davacının fiili ayrılığın gerçekleşmesinde tam kusurlu olduğu, fiili ayrılık süresince de davacı tarafından davalıya yüklenebilecek bir kusurun varlığı ispat edilemediği gerekçesiyle...

      Öyleyse, sözü edilen reddedilen boşanma davasından önceki olaylardan dolayı, artık kadın kusurlu sayılamaz. Ret kararının kesinleşmesinden sonra geçen fiili ayrılık süresi zarfında kadına atfedilebilecek bir kusur ortaya konulamamıştır. Fiili ayrılık süresi zarfında 11.02.2008 tarihinde kadın tarafından “nafakanın artırılması” davası açılmış, kadının ayrı yaşamaktaki haklılık durumunun devam ettiği kabul edilerek, nafakanın artırılmasına karar verilmiş, bu karar da Yargıtay denetiminden geçerek 13.10.2009 tarihinde kesinleşmiştir. Kocanın, 04.02.2010 tarihinde açtığı “nafakanın kaldırılması” davası ise, “nafaka bağlanmasını gerektiren koşullarda bir değişiklik olmadığı” gerekçesiyle reddedilmiş, bu karar da kesinleşmiştir. Gerçekleşen bu durum ve kesinleşen kararlar karşısında boşanma sebebini oluşturan fiili ayrılıkta kadına yüklenebilecek bir kusur bulunmamaktadır. Sözü edilen kesinleşmiş hükümlere aykırı tanık beyanlarına üstünlük tanınamaz....

        "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Nafakanın Artırılması-Müşterek Edinilen Evin Taraflar arasındaki "boşanma" davasıyla davalı tarafından açılan "nafakanın artırılmasına" ilişkin karşı davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davalı-karşı davacı (...) tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle boşanma davası, Türk Medeni Kanununun 166/4. maddesinde yer alan fiili ayrılık sebebine dayanmakta olup, mahkemece de bu sebeple boşanma kararı verilmiş olmasına göre davalı-karşı davacı(nın) aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Davacı tarafından daha önce açılan boşanma davası reddedilmiş, karar 21.01.2011 tarihinde kesinleşmiştir....

          Yapılan soruşturma ve toplanan delillerden, taraflar arasında daha önce görülen ve erkeğin karşı davasına dayanak teşkil eden davanın, “davacı erkeğin davalıyı istemeyerek ailesinin yanına bıraktığı ve fiili ayrılığın tek başına boşanma nedeni olamayacağı” gerekçesiyle reddedilip kesinleştiğinin, bu tarihten sonra tarafların bir araya gelmediklerinin, fiili ayrılık döneminde davacı-davalı kadına kusur olarak yüklenebilecek bir olayın varlığının ve erkeğin ilk boşanma davasında, kadının boşanmayı gerektirir kusurlu bir davranışı kanıtlanamadığının, böylece bu tarihten önceki olaylar artık kadına kusur olarak yüklenemeyeceğinin de anlaşılmasına göre, Türk Medeni Kanununun 166/son maddesine dayanak teşkil eden ve retle sonuçlanan ilk davayı açan, böylelikle fiili ayrılığa sebep olan ve birlikte yaşamaktan kaçınan davalı-davacı erkeğin boşanmaya neden olan olaylarda tamamen kusurlu olduğunun kabulü gerekmektedir....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Boşanma davası 11.11.2008 tarihinde açılmış, mahkemece 14.11.2008 tarihinde tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı boşanmasına karar verilmiştir. Davacı kadın kararı on bir yıl sonra tebliğe çıkarmış, davalı erkek kararı süresi içerisinde temyiz etmiştir. Davalı, temyiz dilekçesinde anlaşmalı boşanma kararı verilmesinden sonra da fiili birlikteliklerinin devam ettiğini ileri sürmüştür....

              Maddesi kapsamında hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış nedenine dayalı boşanma talebi ile TMK'nun 166. Maddesi kapsamında evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma taleplerinin ayrı ayrı reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur." şeklindeki gerekçe ile "Davanın reddine" karar verilmiştir....

              "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm nafakalar yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü. 1-Dava; Türk Medeni Kanununun 166/1. maddesi gereğince açılmış, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma isteğinden ibarettir. Mahkemece davalı kadının birlik görevlerini yerine getirmediği nedeniyle kusurlu olduğu ve velisinin de boşanmayı kabul ettiğinden bahisle boşanma talebinin kabulüne karar verilmiştir. Toplanan delillerden davalı kadının Türk Medeni Kanununun 405. maddesi gereğince akıl hastalığı nedeniyle kısıtlandığı anlaşılmaktadır. Akıl hastası olan kadının davranışları iradi kabul edilemez ve bu nedenle de davalı kadına kusur yüklenemez....

                DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından her iki dava yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle davacı-davalı kadın tanıklarının beyanında geçen olaylardan sonra evlilik birliğinin devam ettiği, bu durumda kocanın kusurlarının davacı-davalı kadın tarafından affedildiği veya en azından hoşgörü ile karşılandığı, affedilen olayların boşanma nedeni sayılamıyacağı; yine davalı-davacı kocanın karşı dava dilekçesinde, boşanma nedeni olarak Türk Medeni Kanununun 161. maddesinde gösterilen "zina" nedenine dayandığı gibi dava dilekçesindeki anlatımlarından ayrıca aynı Yasanın 166/1-2 maddesinde düzenlenen "evlilik birliğinin temelinden sarsılması" nedenine de dayandığı, mahkemece davacı-davalı kadının haysiyetsiz...

                  UYAP Entegrasyonu