Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı kadın tarafından, her iki boşanma davası ile fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı-davalı kadının boşanma davası ile davalı-davacı kocanın karşı dava olarak açtığı boşanma davasının yargılamasında davalı-davacı kocanın davası kabul edilerek boşanmaya karar verilmiştir. Davacı-davalı kadının boşanma davası hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir....

    Davacı-karşı davalı erkek tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü, temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usulen kesinleşmiştir. Davacı-karşı davalı erkek, boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra 15.08.2016 tarihinde ölmüştür. Davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasındaki boşanma hükmünün kesinleşmesi ile evlilik boşanma ile sona ermiş, kadının boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır. O halde, bu husus gözetilerek kadının boşanma talebi hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurmak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden haklılık durumuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

      "İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma ve Ziynet Alacağı Taraflar arasındaki "boşanma ve ziynet alacağına" ilişkin dava ile "karşı boşanma" davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, taraflarca temyiz edilmekle, evrak okundu....

        Akıl hastasının hareketleri iradi olamayacağına göre akıl hastalığı sebebiyle boşanma davasının davacının mirasçıları tarafından sürdürülebilmesi mümkün müdür? Demek oluyor ki “her boşanma davası” TMK m. 181 f.II hükmüne göre davacının mirasçılar tarafından sürdürülemez. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Tazminat ve Nafaka Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2008, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-3, s. 868) Düşüncemize göre anlaşmalı boşanma (TMK m. 166 f. III) ve eylemli ayrılık sebebiyle boşanma (TMK m. 166 f. IV) davalarında da dava TMK m. 181 f.II hükmüne göre aynı gerekçelerle davacının mirasçıları tarafından sürdürülemez. Yaşasaydı anlaşmalı boşanma (TMK m. 166 f. III) davasında davalının kusurunu ölen davacı eş bile ileri süremezken davacının mirasçıları tarafından nasıl ileri sürülebilecektir? (GENÇCAN-Boşanma-3, s. 870) Kanun koyucunun amacı dikkate alındığında maksadın aynı olması sebebiyle değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılma olanağım yoktur....

          Anlaşmalı boşanma davalarında aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkiminin taraflarca sunulan “boşanma düzenlemesini” uygun bulması şarttır. Hakim tarafların ve çocukların yararlarını dikkate alarak bu düzenlemede gerekli gördüğü “değişiklikleri” yapabilir. Aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkimi taraflar arasındaki düzenlemenin hangi bölümünü neden kabul etmediğini açıklar ve taraflardan gerekli gördüğü değişiklikleri yapmalarını ister.( GENÇCAN-Boşanma-2, s. 373) Anlaşmalı boşanma kararı bu değişiklikleri taraflar kabul ederse verilebilir. (GENÇCAN-TMK-2, s. 1291) O halde boşanmanın fer’i hükümlerine yönelik temyiz boşanma bölümünü de kendiliğinden içerir.Bu yüzden boşanmanın fer’i hükümlerine yönelik temyiz halinde bile anlaşmalı boşanma (TMK. m. 166 f. III) davasının doğası gereği olarak boşanma bölümünün kesinleştiğinden söz edilemez....

            Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2011 yılında boşandıklarını; boşanma davası sırasında davacı lehine hükmedilen tedbir nafakasının kararın kesinleşmesi ile birlikte kesildiğini ve davacının boşanma sonucu yoksulluğa düştüğünü belirterek; aylık 500,00 TL yoksulluk nafakasının davalıdan tahsiline karar verilmesini vekaleten talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde; davacının boşanma davası sırasında yoksulluk nafakası talep etmediği için halihazırda nafaka talep etme hakkının bulunmadığını, davacının boşanma ilamında lehine hükmedilen tazminatları faizi ile tahsil etmek suretiyle zenginleştiğini belirterek davanın reddini savunmuştur....

              (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 373) Anlaşmalı boşanma kararı bu değişiklikleri taraflar kabul ederse verilebilir. (Ömer Uğur GENÇCAN, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu, Bilimsel Açıklama-İçtihatlar-İlgili Mevzuat, : I. Cilt (TMK. m. 1-351), Ankara 2004 , Kısaltma: GENÇCAN-TMK, s. 858) Bu sebeple aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkimi tarafından çocukların durumu hususunda (= iştirak nafakası, velayet, kişisel ilişki) anlaşma gerçekleşmeden boşanma kararı verilemez. Nitekim Dairem uygulamasında (Y2HD, 13.06.2006, 3502-9398) “…Medeni Kanunun 166/3. maddesi uyarınca boşanmaya karar verilebilmesi için tarafların boşanma ile mali sonuçları ve çocukların durumu hususunda anlaşmaları, bu anlaşmanın da hakim tarafından uygun bulunması gerekmektedir. Taraflar ‘kişisel ilişki konusunda’ anlaşmadıkları gibi hakim tarafından müdahalede yapılmamıştır....

                Her ne kadar mahkemece 6.2.2012 tarihli üst yazı ile davalı-davacı kadının birleşen boşanma davasıyla ilgili hüküm kurulması sebebiyle kocanın bu boşanma hükmünün bozulmasına yönelik temyiz talebi mevcut olduğundan" bahisle dosya Dairemize tekrar gönderilmiş ise de, mahkemenin boşanma kararı sadece kocanın açtığı boşanma davası nedeniyle verilmiş olup; kadının birleşen boşanma davası nedeniyle verilmiş bir boşanma hükmü bulunmadığı gibi kadının bu davası nedeniyle olumlu veya olumsuz bir karar da verilmediği görülmektedir. Davacı-davalı kocanın temyizi ise sadece boşanma hükmüne yönelik olup; kadının davasından hüküm kurulmamış olmasına yönelik bir temyizi yoktur. O halde Dairemizce yapılacak bir işlem bulunmadığından dosyanın yerel mahkemesine ikinci kez İADESİNE oybirliğiyle karar verildi. 15.03.2012 (Per.)...

                  Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının veya davalının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple taraflara kendi davalarındaki iddiaları ile kendilerine karşı açılmış davadaki savunmalarını ispata yarayacak delillerini sunmaları için süre tanınması, delillerini sunmaları halinde ise, tarafların ilgili delilleri toplanarak, gerçekleşecek sonucu uyarınca her iki boşanma davası hakkında yeniden karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                    Bu durumda, koca tarafından açılan boşanma davasının da kabulü gerekirken, reddi doğru değildir. Ancak, davalı-davacı (kadın) tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usulen kesinleşmiştir. Bu durumda kocanın boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır. O halde, bu husus gözetilerek kocanın boşanma talebi hakkında "konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına" şeklinde hüküm kurmak ve yargılama giderleri ile vekalet ücreti yönünden haklılık durumuna göre karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

                      UYAP Entegrasyonu