Çocuk mallarının korunmasına yönelik dava velayeti kullanan kişi tarafından açılabileceğinden taraflar arasında görülen boşanma davası getirtilerek incelenmesi, davacının çocuk mallarının korunması davası yönünden aktif husumet ehliyeti bulunduğu takdirde ve ziynet eşyalarının iadesi davası yönünden ayrı ayrı dava dilekçesindeki talep de dikkate alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır....
Ziynet eşyasını evlilik münasebetiyle gelin ve damada verilen hediyelerdir. Bu bağlamda, bilezik, altın kelepçe, kolye, gerdanlık, takı seti, bileklik, saat, küpe ve yüzük gibi takılar, ziynet eşyası olarak kabul edilmektedir. Bunun yanında çeyrek altın, yarım altın, cumhuriyet altını ve reşat altını ziynet olarak değerlendirilmektedir. Mevzuatımızda, düğün sırasında takılan ziynet ile parasal değeri olan bütün eşyanın aidiyeti konusunda yazılı bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenledir ki, örf ve adet hukuku uygulanmaktadır. Yargıtayın yerleşik uygulamasına, yaygın örf ve adet ile ülke gerçeklerine göre kural olarak, düğün sırasında takılan ziynet eşyası ve paralar kim tarafından ve hangi eşe takılırsa takılsın aksine bir anlaşma ya da örf ve adet kuralı olmadığı takdirde kadına bağışlanmış sayılır ve artık kadının kişisel malı kabul edilir. Olağan olan kadının kişisel malı olduğu kabul edilen ziynet eşyalarının kadın eşin himayesinde bulunmasıdır....
Somut olayda; davacı boşanma ve ferileri ile ziynet ve çeyiz alacağına yönelik talepte bulunmuş, davacının her bir talebi hakkında ayrı ayrı hüküm kurulacak yerde davanın reddine demekle yetinilmiş olması hatalı olmuştur. Bunun yanında; davacının boşanma davasının reddine ilişkin gerekçenin de karar da yer almadığı görülmüştür. Bu açıklamalar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; kararın boşanma ve ferileri yönünden gerekçesiz olduğu ve her bir talep hakkında ayrı ayrı hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda mahkemece yapılacak iş, tüm deliller, iddia ve savunma birlikte değerlendirilerek özellikle Anayasanın 141/3 maddesi, 6100 sayılı HMK'nın 27/2- c ve 297 maddeleri kapsamında gerekçe oluşturularak, davacının her bir talebi hakkında ayrı ayrı hüküm kurarak vardığı yargıyı içerir ve denetlenebilir bir hüküm kurmak olmalıdır....
Mahkemece yapılan yargılama sonunda: "Esas boşanma davasının sübut bulmadığından Reddine, Karşı boşanma davasının TMK'nun 161. maddesi gereğince Kabulüne, tarafların TMK'nun 161. Maddesi gereğince Boşanmalarına, Karşı boşanma davasının TMK'nun 162....
Aynen iadesi mümkün olmayanların bedelinin ödenmesi yönüne gidileceğinden, hüküm altına alınan ziynetlerin her birinin değerinin hüküm yerinde ayrı ayrı gösterilmesi, hükmün infazı bakımından gerekli ve zorunludur. Bu husus nazara alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır. 4-Kabule göre; davalı-karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesinde ziynetlerinin aynen iadesini, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere karşı dava tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikle 5.500 TL.'nin tahsili talebinde bulunmuş, mahkemece alınan bilirkişi raporu sonrasında ziynet alacağına ilişkin talebini usule uygun şekilde ıslah edip ziynet bedelini 9335 TL'ye yükseltmiştir....
-TL karar ve ilam harcının ve erkek tarafından ziynet eşyası talebi yönünden yatırılan 81,00....
Dava dilekçesinde, ziynet eşyalarının bedelinin dava tarihinden işleyecek faizi ile birlikte tahsili talep edilmiştir. Mahkemece, faiz talebi hakkında, olumlu yada olumsuz bir karar verilmemesi usul ve yasaya aykırıdır. 2- Davalı – karşı davacı tarafın temyiz itirazlarının incelenmesinde; Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, sair temyiz itirazları yerinde değildir. Davacı, ziynet eşyalarının iadesini, davalı tarafça açılmış olan boşanma davasının görüldüğü mahkemede açtığı karşı dava ile talep etmiş, mahkemece 03.04.2013 tarihinde ziynet eşyalarıyla ilgili davanın tefrikine karar verilmesi üzerine, dava 05.07.2013 tarihinde yeni esasına kayıt edilmiştir. Bu aşamadan sonra, davacı tarafından açılmış olan karşı dava, ayrı bir dava olarak görülmeye başlamıştır. Davalı ise, 19.07.2013 tarihinde kişisel eşyalarının iadesi istemiyle karşı davasını açmıştır....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl dava; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayalı boşanma ve fer'ilerine, karşı dava; evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayalı boşanma ve fer'ileri ile ziynet eşyalarının iadesine ilişkindir. Davacı-karşı davalı taraf; asıl davanın reddi, kusur belirlemesi, karşı davanın kabulü, kabul edilen ziynet alacağına yönelik olarak, davalı - karşı davacı taraf; kusur belirlemesi, hükmedilen nafaka ve tazminat miktarlarının düşük oluşuna yönelik olarak süresinde istinaf talebinde bulunmuş ve kararın bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir....
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE : Asıl ve karşı dava, evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı iddiasına dayalı karşılıklı boşanma ve fer'ileri ile, asıl dava kadının ziynet eşyalarının iadesine ilişkindir. Davalı-karşı davacı taraf; asıl davanın kabulüne karar verilmesi, kusur belirlemesi, kadın lehine nafaka ile maddi-manevi tazminatlara hükmedilmesi ve miktarlarının yüksek olması, velayet, karşı davadaki tazminat taleplerinin reddi ile kadının ziynet eşyalarının kabulüne yönelik olarak süresinde istinaf talebinde bulunmuş ve kararın bu yönlerden kaldırılmasını talep etmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ :Karşılıklı Boşanma - Ziynetlerin İadesi Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından asıl davanın reddi, karşı davanın kabulü ve ziynet eşyalarının iadesi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle ortak çocuk 2000 doğumlu ...'nun inceleme tarihi itibari ile ergin olduğunun anlaşılmasına göre davacı-karşı davalı erkeğin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir. 2-Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür (TMK m. 6, 6100 s. HMK m. 190/1)....