BK'nın 360. maddesinde ayıp halinde iş sahibine, eserin iş sahibinin kullanamayacağı ve nisfet kaidesine göre kabule icbar edilemeyeceği derecede kusurlu veya sözleşme şartlarına aykırı olması (ayıplı olması) durumunda eseri kabulden kaçınma hakkı, ayıbın bu derecede önemli olmaması halinde bedelden indirim hakkıyla büyük bir masrafı gerektirmediği takdirde onarımını isteme hakkı şeklindeki seçimlik haklar tanınmış ve her üç halde de yüklenicinin kusurunun bulunması koşuluyla iş sahibinin zarar ve ziyan da isteyebileceği de kabul edilmiştir. Somut olayda imalât bedelinin ödendiği konusunda ihtilaf bulunmamakta olup davacı 10.06.2014 tarihli ıslah dilekçesinde terditli olarak sözleşmenin feshi ile ödenen bedelin iadesini talep etmiş, olmazsa zararlarının giderilmesini istemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da eserin reddinin gerekmediği, bedel indirimi gerektiği açıklanmıştır....
Yapılan incelemede; emsal karşılaştırması sonucu bulunan m2 birim fiyatından taşınmazın heyelan alanında kaldığı gerekçesiyle indirim yapılarak değer biçilmesi doğru olmadığı gibi; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununun 10. maddesine 6459 sayılı Yasanın 6. maddesi ile eklenen hüküm uyarınca, dava dört ay içerisinde sonuçlandırılamadığından, Anayasa Mahkemesinin 19.12.2013 tarih ve 2013/817 başvuru numaralı 1....
K A R A R - Dava, eser sözleşmesi nedeniyle ödenen bedelden indirim ve bu miktarın tahsili talebi ile açılmış olup, mahkemece bozmaya uyularak davanın reddine dair verilen hüküm, davacı vekili tarafından yasal süresi içinde temyiz edilmiştir.Davacı vekili, müvekkili şirkete ait iş yerindeki döşeme ve duvarda kullanılacak malzeme kaplaması yapımının 103.423,00 TL bedel ile yapılması için davalı şirket ile anlaşıldığını, davalının işe başladıktan sonra anlaşma gereği tüm işleri tamamlamadığını, yere döşenen mermerlerde renk farkı ve simetri sorunları olduğunu, döşeme ve duvar kaplamalarındaki ayıplar nedeniyle, bütün masrafları yükleniciye ait olmak üzere eserin ücretsiz onarılmasını, aksi halde, ayıp oranında bedelden indirim uygulanarak bu bedelin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, işin yapım bedelinin 103.423,00 TL olduğu ve davacı tarafın kendilerine işe başlama sırasında ve sonraki 3 değişik tarihte toplam 75.000,00 TL ödediklerini ve bakiye 28.423,00 TL kaldığını...
Bu itibarla, hükmedilen bedelden, mahkemece belirlenecek davacı idarenin kusuru oranında indirim yapılması zorunludur. Mahkemece, olayda davacı idarenin de müterafik kusurlu olduğu, verilen taahhütnamenin davacı idarenin kusurunu bertaraf etmeyeceği kabul edilerek, davacının takdir ve tayin edilecek kusuru oranında bedelden indirim yapılmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. SONUÇ: 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince, temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, 900,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 2.494.05 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 24.4.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Noterliği'nden gönderilen ihtarnameyle bedelin ödenmesinin istendiğini, ancak herhangi bir ödeme yapılmadığını ileri sürerek, bedelden indirim yapılmasını ve alacağın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili ise, davanın kısmi dava olarak açılamayacağını, davanın süresinde açılmadığını, imalâtın standartlara uygun olduğunu, kaplamanın yapılmasından sonra zemin kaplaması yaş iken su basması nedeniyle ve ayıbın kullanım hatası sonucu meydana geldiğini, kaplama yapılan yerin nem ve rutubete maruz bırakıldığını, 10 derecenin üstünde muhafaza edilmesi gerektiğini, binanın strüktüründen kaynaklanan bir problem nedeniyle oturma yapmış olması ve genel izolasyonunun da yeterli olmaması sebebiyle oluştuğundan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir....
Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın giderilmesini talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi veya eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıbın varlığını ihbar şekil koşuluna bağlı olmayıp tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir....
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI İlk derece mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı yazılı kararıyla; "kural olarak 6502 sayılı kanunun 11 inci maddesine göre tanınan seçimlik hakların terditli olarak ileri sürülmesi mümkün olmamakla birlikte misli ile değişim mümkün olmaz ise ayıp oranında indirim hakkının kanunun açık düzenlenmesinden kaynaklı olarak ileri sürülebileceği, zira madde ile açıkca ücretsiz onarım veya malın ayıpsız misli ile değiştirilmesinin satıcı için orantısız güçlükleri beraberinde getirecek olması hâlinde tüketici, sözleşmeden dönme veya ayıp oranında bedelden indirim haklarından birini kullanabilir....
Eser, kararlaştırılan götürü ücretten daha fazla masraf ve emekle meydana çıkarılsa bile, yüklenici kural olarak götürü bedelin artırımını isteyemeyeceği gibi, daha az masraf ve emekle yapılmış olsa da iş sahibi bedelden indirim yapılmasını talep edemez. Dolayısıyla, götürü olarak kararlaştırılan iş bedeli içerisinde davalının dava dışı belediyeye ödediği ecrimisil miktarı da bulunmaktadır. Bu bedelden de davacı sorumlu olacağından, davalı tarafından yapılan ecrimisil ödemesi istenemez. Yapılan bu saptamaya göre, davanın reddi yerine istemin defter durumuna göre incelenerek hüküm altına alınması doğru olmadığından, karar bozulmalıdır. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 06.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi....
Şayet iş belirtilen derecede ayıplı değilse bedelinden tenzil (bedelden indirim) isteyebilir. Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporuyla davalı tarafça yapılıp davacıya teslim edilen ve iade faturası ile davalı yükleniciye iade edilen kumaşların haslık derecelerinin düşük ve çok düşük olması nedeniyle gizli ayıplı olduğu saptanmıştır. Dinlenilen davacı tanıklarının beyanları ile de ortaya çıkar çıkmaz ayıp ihbarının yükleniciye yapıldığı, giderilmemesi üzerine 13.02.2002 tarihli ihtarnamenin keşide edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda gizli ayıbın varlığının sabit olması ve ayıp ihbarının süresinde yapılmış olması nedeniyle eserin sahibi tarafından kullanılamayacak ve kabule icbar edilemeyecek derecede kusurlu olup olmadığı veya bedelden tenzilin gerekip gerekmediği ve davacının istemekte haklı olduğu alacak miktarı konusunda bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak davanın sonuçlandırılması gerekir....
Eksik ve kusurlu işler bedeli mahkemece hüküm altına alındığından ve hükmedilen bu bedelden götürü bedelin ödenmeyen kısmının mahsubu yapılmadığından, eldeki davada götürü bedelden ödenmeyen kısım olan 21.700,00 TL’nin hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, 550,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 22.01.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi....