Dava TBK'nun 19.maddesi uyarınca muvazaalı işlem yapıldığı iddiasına dayalı tapu kaydının iptali ile borçlu adına tescili istemine ilişkindir. Bir davada taraflarca ileri sürülen maddi olguların hukuki değerlendirilmesini yapmak, uygulanacak yasa maddelerini bulmak ve uygulamak hakimin doğrudan görevidir. Dava dilekçesindeki ileri sürüşe ve yargılama sırasındaki sözlü ve yazılı açıklamalara göre dava niteliği itibarıyla TBK 19.maddesinde tanımını bulan muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davasıdır. Yüzeysel bakıldığında İİK'nın 277 ve devamı maddelerin düzenlenmiş olan iptal davaları ile muvazaa davaları arasında bir benzerlik görülmekte ise de bu benzerlik her iki davanın güttüğü amaçtan öte gitmemektedir. İİK 277.maddesinde sözü edilen iptal davaları borçlu tarafından geçerli olarak yapılmış bazı tasarrufların hükümsüz kılınması için açılır. Oysa muvazaa davası borçlunun yaptığı tasarrufi işlemlerin gerçekte hiç yapılmamış olduğunu tesbit ettirmeyi amaçlar....
Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. (TBK m. 19 (BK m. 18)). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun 1.4.1974 gün ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı olayda uygulama yeri bulur....
Aile Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeni ile yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: -K A R A R- Dava, BK. 18. maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı olarak açılan, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. HMK.’nun 22/II. maddesinde “İki mahkemenin aynı dava hakkında göreve veya yetkiye ilişkin olarak verdikleri kararlar kanun yoluna başvurulmaksızın kesinleştiği takdirde, görevli veya yetkili mahkeme, ilgisine göre bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca belirlenir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda, ... 2. Aile Mahkemesinin 24.01.2012 günlü kararının davacı vekilince temyiz edildiği anlaşılmakla, yargı yeri belirleme olanağı bulunmayan dosya hakkındaki temyiz inceleme görevi Yüksek 8....
Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir....
Borçlar Kanununun (BK) m. 511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme; bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. (TBK m. 614 (BK) m. 514)). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. Kural olarak, bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikin de muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir....
MUVAZAA NEDENİ İLE TAPU İPTALİ TESCİL 4721 S. TÜRK MEDENİ KANUNU [ Madde 677 ] 818 S. BORÇLAR KANUNU [ Madde 18 ] "İçtihat Metni" Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; miras bırakanın malik olduğu 100 parsel sayılı taşınmazını oğlu M...’nın eşi (murisin gelini) davalı A...’ye ölünceye kadar bakma akti ile 16.12.1983 tarihinde temlik ettiği, murisin 12.4.1984 tarihinde ölümünden sonra bazı mirasçıların, yapılan bu temlikin muris muvazaası ile illetli olduğu iddiası ile açtıkları davaların kabulle sonuçlanarak derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği dosya içinde bulunan aynı mahkemenin 1999/370 esas 2000/244 karar ve 2003/245 esas 2003/359 karar sayılı dosyaları ile sabittir....
Davalı T3 vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının, davalı Nuriye ve dahili davalı T5'ya karşı ikame ettiği davanın, Nuriye ve davacının, dahili davalı T5'nun çalışmış olduğu Diyanet İşleri Başkanlığından aldığı maaşı üzerine konan hacizlerin, dahili davalı T5'nun çalışmış olduğu kurumca bildirilen sırasına ilişkin olduğunu, davaya konu sıra cetvelinin, dahili davalı T5'nun çalıştığı kurumca hazırlandığını, maaş hacizlerinin İİK'nın 355. madde hükmü uyarınca bildirilmesi üzerine dahili davalı borçlunun çalıştığı işyerince düzenlendiği ve maaş hacizleri ile ilgili yapılan sıralamanın İİK'nın 140/1. maddesinde tanımlanan sıra cetveli niteliğinde olduğundan söz edilemeyeceğini, bu durumda İİK'nın 142/1. maddesi uyarınca açılan muvazaa nedenine dayalı sıra cetveline itiraz davalarında olduğu gibi ispat yükünün davalıda olduğunun düşünülemeyeceğini, davanın dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TBK'nın 19 ve 818 sayılı BK'nın 18. maddesinde düzenlenmiş muvazaa iddiasına dayalı iptal...
Maddesinde düzenlenen muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası hem de İİK'nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali davası olarak oluşturması isabetli görülmediği, davanın TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davası olduğu kabul edilerek mevcut delillerin anılan yasal düzenleme gereğince değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi; muvazaanın ispatlanamaması halinde davanın reddine, aksi takdirde yani muvazaanın ispatlanması halinde de kademeli olarak değil tüm tasarruflar yönünden (borçlunun 1/4 hissesiyle sınırlı olarak) İİK'nun 283/1 maddesi kıyasen uygulanarak tapu iptali ve tescile karar verilmeden davacının dava konusu alacak ve ferileriyle sınırlı olarak anılan taşınmazlarda (1/4 hisse oranında)haciz ve satış yetkisi verilmesi şeklinde hüküm tesisi gerektiği, kabule göre de borçlu tarafından dava konusu taşınmazların 1/4 hissesi davalı ...'e, ... tarafından da tamamı davalı 4.kişiler ..., ... ve ...'...
ın borçlunun kızı olmasına, TBK'nun 19.maddesi gereğince açılmış muvazaa hukuksal nedenine dayalı iptal davalarında aciz belgesi sunma zorunluğu olmamasına, davanın hakdüşürücü süreye tabi bulunmamasına göre, davalılar ... ve ... vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle sonucu itibarıyla usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA 08/03/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi....
Muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak açılan davaların hukuki dayanağını teşkil eden 01.04.1974 günlü 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma olması halinde uygulanabilirliğinin kabulü gerekir. Başka bir ifade ile murisin iradesi önem taşır. Muvazaa iddiasına dayalı davalarda mirasbırakanın kastının açık bir şekilde saptanması gerekmektedir. Bu kapsamda HMK 190.madde ve TMK.6 madde gereğince herkes iddiasını ispatla mükelleftir. Yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; Dava konusu taşınmaza muris Mehmet Torun malik iken 25/06/2020 tarihinde davalıya satış yoluyla temlik edildiği dosya kapsamı ile sabittir. Dinlenen davacı tanıkları beyanında mirasbırakanın mirasçılarından mal kaçırmasını gerektirir somut bir olgu ortaya koyamadıkları gibi, davacı tarafından, mirasbırakanın kendisinden mal kaçırmasını gerektirir somut bir neden de ortaya konulamamıştır....