Her ne kadar mahkemece; ödeme tablosunda yer alan "stopaj" ibaresinin vergi yükümlülüğü ile ilgili olduğu hususunda yeterli delilin bulunmadığı ve anılan ibarenin bedelde indirim anlamında kullanıldığı kabul edilmiş ise de; "stopaj" ibaresinin ticari hayatta ve sözleşmelerdeki yaygın kullanımının vergisel manada olması, kelimenin anlamı ile yaygın kullanımı itibariyle vergi ödeme yöntemi olarak kabul edilmesi ve bu anlamda başka bir yere/kuruma ödenmek üzere bedelde yapılan kesintiyi ifade etmesi karşısında, taraflar arasında imzalanan ödeme tablosundaki "stopaj" ibaresi adı altında yapılan kesintinin tarafların anlaşarak bedelde yapmış oldukları indirim anlamına geldiği söylenemez. 17. Bu itibarla taraflar arasındaki ödeme tablosunda yer alan "stopaj" ibaresinin vergisel anlamda taraflar arasındaki hisse devir bedelinden vergi olarak ödenmek üzere yapılacak olan kesintiyi ifade ettiğinin kabulü, somut olaya ve dosya kapsamına uygun olacaktır....
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; alınan bilirkişi raporunda dava konusu araçtaki gizli ayıptan dolayı davacı tarafın 2.el rayiç değerinden 45.738,22 TL indirim hakkı olduğu bildirildiğinden bilirkişi raporuna göre bedel artırım yapıldığını, bu bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekirken sonradan alınan rapora göre karar verilmesinin hatalı olduğunu, bu nedenle davanın tümden kabul edilmesi gerektiğini ve talep edilmesine rağmen faize hükmedilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE: Dairemizce HMK'nın 355. maddesi kapsamında istinaf dilekçesinde belirtilen hususlarla sınırlı olmak üzere ve kamu düzenine ilişkin hususlar resen dikkate alınarak yapılan inceleme neticesinde; Dava, araç satım sözleşmesinden kaynaklanan ayıp oranında bedelde indirim istemine ilişkindir....
Davacı, paydaşı olduğu 14 sayılı parselin dava dışı önceki paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalıya devrettiğini, gerçek satış bedelinin daha düşük olmasına rağmen önalıma engel olmak için 290.000,00 TL gösterildiğini, belirlenecek değer üzerinden önalım hakkını kullanacağını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir. Davalı, payları toplam 340.000,00 TL bedelle edindiğini, bedelde muvazaa bulunmadığını, gerçekte de payları da kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca devraldığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, keşif ile tespit edilen değer hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir. Önalım hakkı, paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmazdaki payını kısmen veya tamamen üçüncü kişiye satması halinde, diğer paydaşlara, satılan bu payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır....
KARAR Davacı, internet sitesinde ilanlarını görerek davalı şirkete başvurduğunu, şirket ortağı olan diğer davalıdan 29.07.2008 tarihinde 275.000,00 TL bedelle daire satın aldığını, 2010 yılında taşındığı dairede çok önemsedeği ve ilanda yer verildiği halde ses yalıtımı olmadığını, ayrıca kullandıkça 1. sınıf olduğu söylenen armatürlerin küflenip aşındığını, davalılara 22.06.2010 tarihinde noter kanalıyla çektiği ihtarname ile ayıpların giderilmesini, olmadığı takdirde bedelde indirim yapılmasını talep ettiğini, ancak davalılarca cevap verilmediğini, yaptırmış olduğu tespit dosyasında alınan bilirkişi raporunda dairenin ayıpsız değerinin 300.000,00 TL, ayıplı değerinin 230.000,00 TL edeceğinin belirtildiğini ileri sürerek, evin ayıp oranında bedelinin düşülerek tarafına ödenmesine karar verilmesini istemiştir. Davalılar, davanın reddini dilemiştir....
davacının sözleşmeden dönme, malların iadesi taleplerinin kabulüne, bu taleplerinin kabul edilmediği takdirde bilirkişi incelemesi sonucunda tespit edilecek değer üzerinden bedelde indirim yapılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir....
Davacı iş sahibi, TBK’nın 475/1-1 maddesi gereğince ayıplı ifa nedeniyle sözleşmeden dönme hakkını kullanarak ödediği bedelin tahsilini talep etmiş ve mahkemece yapılan yargılama neticesinde bedelin iadesine karar verilmiş ise de; yapılan iki ayrı bilirkişi incelemesinde eserin ayıplı olduğu belirtilmiş, ancak eserin kullanılamayacağı veya hakkaniyet gereği iş sahibinin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olup olmadığı alınan raporlarda değerlendirilmemiştir. Eser sözleşmesinde iş sahibi sözleşmeden dönerek bedelin iadesini istese de, eser kabule zorlanamayacak derecede ayıplı değilse, hakim bilirkişiye ayıp giderim bedelini belirleterek bedelde indirim yapabilir. Ayrıca, dava konusu pistonun davalı tarafça, kendisinin taktığı piston olmadığı, fatura dayanak gösterilerek itiraz edilmiş olmasına karşın bu husus da yargılama sırasında açıklığa kavuşturulmamıştır....
ın zarara sebebiyet veren idari işlemler sırasında görevde bulunmadığı, göreve başlamasından kısa bir süre sonra, idare hesaplarını önceki yöneticilerden devraldığı gün olan 26/02/2009 tarihinde de yemek şirketi ile idare arasındaki sözleşmeyi feshettiği, hatta firma tarafından talep edilen bedelde indirim yaptırdığı kuruma karşı yemek şirketi tarafından icra takibi başlatılınca da icra tehdidi altında bedeli ödemek zorunda kaldığı anlaşılmaktadır. Esasen ... 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/29 esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporunda da bu duruma vurgu yapılmış davalının yapmış olduğu ödemelerin göreve gelmesinden önceki ihale, sözleşme ve kesinleşmiş faturalara dayandığından sorumlu olmadığı, görevi ihmalinin de bulunmadığı yönünde görüş bildirilmiş ve adı geçen davalı hakkında beraat kararı verilmiştir. Görüldüğü üzere davalı zararın oluşmasına doğrudan sebebiyet vermediği gibi sözleşmeyi feshederek artmasını da önlemiştir....
Birleşen ....ATM ... esas sayılı davada ise; davacı vekilinin malın ayıplı çıkması nedeniyle bedelde indirim talebinde bulunduğu, 18.12.2023 tarihli bedel artırım dilekçesi ile bedelde indirim talebini 50.150,00-TL'ye yükselttiği ve bilirkişi incelemesi sonucu tespit edilen ayıplı işler tutarının asıl davada davacı alacağından mahsup edilmesi gerektiği dikkate alınarak davacının bedelde indirim talebi yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına öte yandan davacının diğer tazminat kalemleri yönünden davasının somut delillerle ispatlanamamış olduğu değerlendirilmiş olmakla bu talepleri yönünden davanın reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur....
Bu nedenle ayıplı mal nedeniyle satıcı sözleşme ilişkisi nedeniyle tüketiciye karşı seçimlik hakların tamamından (bedel iadesi, yenisi ile değişim, bedelde indirim, onarım ve tazminatlar) sorumludur. Üretici ve ithalatçı ise, sadece misli değişim ve onarım talep edilmesi durumunda, satıcı ile birlikte müteselsil sorumlu olur. Somut ihtilafta; davacı dava dışı tüketiciler tarafından ilgili tüketici hakem heyetine karşı ayıplı mal nedeniyle başvurularda bulunulduğu, dava dışı tüketicilere yapılan ödemelerin rücuen davalıdan tahsilini talep etmiş olup, dosya içeriğine göre tüketici tarafından "Satılanı geri vermeye hazır olduğunu bildirerek sözleşmeden dönme" hakkı kullanılarak ürünün bedeli satıcıdan iade alınmıştır. 6502 sayılı TKHK.11/2.maddesi hükmünde yapılan düzenleme uyarınca, tüketici bedel iadesi talebini sadece (sözleşme ilişkisi içinde bulunduğu) satıcıya karşı kullanabilir....
Ancak ... tarihli ıslah dilekçesi ile bu talebinden vazgeçerek araçtaki ayıplar nedeniyle bedelde indirim talep etmiştir. Neticeten dava konusu uyuşmazlığın dava konusu araçtaki varlığı iddia edilen ayıplar oranında aracın satın alma bedelinde indirim olduğu kabul edilmiştir. Davalı vekili tarafından tüm servis kayıtları da gözetilerek, mahkememizce aracın dava dilekçesidnde bahsi geçen tüm tamir ve bakımına ilişkin belgeler getirtilmiş, bilirkişi incelemesi yapılarak, tüm deliller toplanmıştır. Dava, ticari satımda ayıp nedeniyle bedelde indirim istemine ilişkindir....