"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Boşanma-Katılma Alacağı Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı tarafından, boşanma davası ve fer'ileri yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı vekili Av. ... 22.09.2016 tarihli dilekçesiyle boşanma davasından feragat ettiğini bildirdiğinden bu husus gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün boşanma davası yönünden bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple hükmün boşanma davasına yönelik olarak BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.21.11.2016 (Pzt.)...
anlaşılması, kocanın çocuğu doğduktan uzun bir süre sonra, boşanma kararının kesinleşmesinden sonra nüfusuna kaydettirmesi hususları birlikte değerlendirildiğinde, boşanma davası sırasında çocuğun doğmasına rağmen sessiz kalarak davacı kocanın bu durumu boşanma kararı kesinleşmeden önce mahkemeden ve kadından gizlediği sabittir....
Aile Mahkemesinin 2012/215 E, 2012/284 K sayılı boşanma ilamının hüküm kısmına aynen alındığı, boşanma ilamının ise dosya arasında bulunduğu, tarafların protokolün içeriğine ilişkin herhangi bir itirazlarının olmadığı, bu durumda dosyanın geri çevrilmesine gerek olmadığı oybirliğiyle kabul edilerek ön sorun bu şekilde aşılmış ve işin esasının incelenmesine geçilmiştir. İşin esasına gelince: Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Türk Medeni Kanunu’nun 166/3 maddesine uyarınca açılmış bulunan anlaşmalı boşanma davasında taraflar arasında akdedilmiş olan 07/03/2012 tarihli boşanma protokolünde yer alan “tarafların birbirlerinden tazminat ve benzeri herhangi bir talepleri yoktur” şeklindeki maddenin müşterek çocuğun doğumunda hediye edildiği iddia edilen ziynet eşyalarının istenmesine engel olup olmayacağı noktasında toplanmaktadır....
Ne var ki, her üç davanın da niteliği boşanma davası olup, hüküm verilirken nazara alınacak en önemli husus, tarafların boşanma sebebi sayılabilecek kusurlu davranışlarıdır. Yasal süresi içerisinde ileri sürülmek kaydıyla ister asıl davada; ister birleşen veya karşı davada ileri sürülmüş olsun, dayanılan tüm delillerin toplanması, birlikte değerlendirme yapmak suretiyle tek bir kusur belirlemesi yapılması, ferî talepler yönünden de belirlenen kusur durumu dikkate alınarak tek bir hüküm kurulması da boşanma davalarında bir zorunluluktur (Yargıtay HGK 15.06.2021 tarih, 2020/2- 273 Esas ve 2021/762 Karar sayılı kararı). Boşanma davasının tarafları, boşanma istemlerinden bağımsız olarak sadece kusur durumunu, istinaf ve/veya temyiz konusu yapabilirler. Böyle bir durumda tarafların kusur durumlarının, boşanma hükmü kesinleşmeden önce açılan tüm boşanma davalarında ileri sürülen vakıa ve dayanak delillerin birlikte değerlendirilerek belirlenmesi gerekir....
[(HMK m.1-(1)] Türk Medeni Kanununun 3. kısmı hariç olmak üzere 2. kitabında yer alan ve aile hukukundan doğan dava ve işler aile mahkemelerinin görevine girer. (4787 sayılı kanun m.4) Somut olayda davacı boşanma davası açmış ve boşanmanın fer’i nitelikli manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Yargılama aşamasında taraflara ait başka bir boşanma dava dosyasında verilen boşanma kararının kesinleşmiş olması ve bu itibarla davacının boşanma talebinin konusuz kalması süresinde ve usulüne uygun olarak ve yasa gereği harçsız bir şekilde talep ettiği boşanmanın fer’i niteliğindeki talepleri aile mahkemesinin görevi dışına çıkaramaz....
İş bu davada Türk Medeni Kanununun 166/son maddesi sebebiyle boşanma kararı verilebilmesi için, bu madde gereğince boşanma talep edilmiş olması gerekir Dosyamızdaki somut olayda, Türk Medeni Kanunun 166/son maddesine ilişkin bir boşanma talebi yoktur. Bu nedenlerle yerel mahkeme kararının usul ve yasaya uygun olduğunu düşünüyorum....
Bölge Adliye Mahkemesince, ilk derece mahkemesi kararında kadının kabul edilen boşanma davası (TMK m. 166/1) kaldırılarak, kadının zina hukuki sebebine dayalı boşanma talebi kabul edilmiş, tarafların zina hukuki sebebine dayalı olarak (TMK m. 161) boşanmalarına karar verilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince boşanma konusunda yeniden karar verildiği halde boşanmanın eki niteliğinde olan velayet ve kişisel ilişki konusunda bir karar verilmemesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir....
I hükmüne göre eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine hâkim tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; “terk edilen eş”, boşanma davası açabilir. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 130) Örnek verelim; “...Dava, terk sebebine dayanmaktadır.( TMK. md. 164) Olayda, davacı koca, 18.10.2002 tarihinde mahkemeye başvurarak, eşinin Osmaniye’deki tuttuğu eve gelmesi için ihtar edilmesini istemiştir. İhtar kararı davalıya 1.11.2002 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 17.02.2003 tarihinde açılmıştır.Türk Medeni Kanunun 164. maddesi gereğince, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Terk eden eşin, bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır....
(Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 130) Örnek verelim; “...Dava, terk sebebine dayanmaktadır.( TMK. md. 164) Olayda, davacı koca, 18.10.2002 tarihinde mahkemeye başvurarak, eşinin Osmaniye’deki tuttuğu eve gelmesi için ihtar edilmesini istemiştir. İhtar kararı davalıya 1.11.2002 tarihinde tebliğ edilmiş, dava ise 17.02.2003 tarihinde açılmıştır.Türk Medeni Kanunun 164. maddesi gereğince, terk edilen eş boşanma davası açabilir. Terk eden eşin, bu sebebe dayanarak boşanma davası açma hakkı bulunmamaktadır. Diğerini, ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Toplanan delillerden, Adana’ da ki müşterek konutu kocanın terk ettiği anlaşılmaktadır....
Aile Mahkemesinin 2013/274 Esasına kaydedildigini, ancak, işbu anlaşmalı boşanma davası açıldıktan sonra davalı müvekkilim evlilik birliği içerisinde davacı tarafın kendisine sadakatsiz davrandığını ve uzun zamandan beri başka bir erkekle kendisini aldattığını öğrendiğini , bu nedenle 29.05.2013 tarihli ıslah dilekçesini mahkemeye sunarak anlaşmalı boşanma davasını zina ve de evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki sebeplerine dayalı boşanma talebiyle ıslah ettiğini, aynı zamanda müvekkilinin, anlaşmalı boşanma davasının açıldığı 05.04.2013 tarihinden sonra olan olaylar nedeniyle ayrı bir boşanma davası da açtığını, açılmış olan bu dava aralarındaki hukuki ve fiili bağlantı nedeniyle İstanbul Anadolu 14. Aile Mahkemesinin 2013/274 E. sayılı dosyasıyla birleştirildiğini, İstanbul Anadolu 14....