Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı kadın tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı erkek tarafından TMK 161. maddesine dayalı açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, verilen bu karar davacı erkek tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, tarafların anlaşmalı olarak boşandıkları, boşanma kararının 13.6.2019 da kesinleştiği, bu haliyle boşanma davasının konusuz kaldığı, erkeğin boşanma davası hakkında da karar verilmesine yer olmadığına, ancak kadının zinası ispatlanmış olup erkeğin dava açmakta haklı olduğu gerekçesiyle davacı erkek yararına vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmiştir...
Hukuk Dairesi DAVA TÜRÜ : Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek mirasçılarından ... Fırla ve ... tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının yapılan yargılaması sonunda, ilk derece mahkemesince boşanma ve fer'ileri yönünden hüküm kurulmuştur. Davacı kadın, karara karşı nafakaların ve tazminatların miktarı yönünden, 14/10/2019 tarihinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Kadının istinaf başvuru dilekçesinde boşanma hükmünün başvuru dışında kaldığı açık olarak belirtilmiştir. Davalı erkek 03/08/2020 tarihinde ölmüş ve davacı kadın 10/08/2020 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat ettiğini bildirmiştir....
Yoksa birleşen boşanma davalarının boşanma sebepleri arasında toplam bir değerlendirme yapılarak "kusur ortalaması" mümkün değildir....
Yapılan incelemede; her ne kadar boşanma davasında, davalı erkeğe yapılan gerekçeli karar tebliğinin usule aykırı olduğu anlaşılmış ise de; erkek tarafından, boşanma davasının kesinleşme tarihi olan 08.09.2015 tarihinden sonra, 06.09.2017 tarihinde, Kayseri 4. Aile Mahkemesinin 2017/790 esas sayılı dosyası ile kesinleşen boşanma davasında kadın lehine hükmedilen nafakaların kaldırılması talebiyle dava açıldığı, mahkemece davanın reddine karar verildiği, hükmün 30.04.2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır. Bu hüküm karşısında, davalı erkeğin beyan ettiği 22.03.2018 tarihinden önce boşanma davasına ilişkin gerekçeli kararı öğrendiği sabit olup, açıklanan bu sebeplerle, davalı erkek vekilinin gerekçeli kararı öğrendiği tarihten sonra kanuni süresi içinde başvurulmayan eski hale getirme talebinin reddine karar vermek gerekmiştir....
DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davalı- karşı davacı kadın tam kusurlu kabul edilerek, davacı-karşı davalı erkeğin Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasının kabulüne, davalı-karşı davacı kadının boşanma davasının reddine karar verilmiş, ilk derece mahkemesince verilen 08.02.2017 tarihli bu karar davalı-karşı davacı kadın tarafından her iki boşanma davası yönünden istinaf edilmiştir....
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi DAVA TÜRÜ : Karşılıklı Boşanma Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-davacı kadın tarafından asıl davanın kabulü ve birleşen davanın reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü: Mahkemece, davacı-davalı erkek tarafından TMK 166/4. maddesine dayalı açılan boşanma davasının şartları oluştuğundan bahisle davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, davalı-davacı kadının, erkek tarafından açılan ilk boşanma davasından sonra eşi ile barışmak istemesinin, davacı-davalı erkeğin önceye dayalı kusurlarını affetmiş olacağı gerekçesiyle davalı-davacı kadının TMK 166/1. maddesine dayalı açılan boşanma davasının reddine karar verilmiştir....
Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davalının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "Çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir....
Münhasıran özel boşanma sebebine dayalı olarak açılan bir boşanma davasında genel boşanma sebebine (TMK m.166/2) dayalı olarak karar verilmesi mümkün değildir. Zira hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır (HMK m. 26/1). Ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez. Gerçekleşen duruma göre, mahkemece delillerin zina hukuksal sebebine dayalı dava çerçevesinde değerlendirilerek gerçekleşecek sonucu uyarınca bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir....
O halde davalı-davacı erkeğin boşanma davasının reddi yerine kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ancak davacı-davalı kadın tarafından açılan boşanma davasının kabulü ile verilen boşanma hükmü temyizin kapsamı dışında bırakılmak suretiyle usulen kesinleşmiştir. Bu durumda erkeğin boşanma davasındaki boşanma talebinin konusu kalmamıştır. O halde bu husus gözetilerek erkeğin boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ve yargılama giderleri ile vekalet ücretiyle ilgili olarak karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir....
Oysa boşanma davasında verilen boşanma hükmünün o davanın davalısı tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay denetiminden geçerek 15.05.2012 tarihinde kesinleştiği görülmektedir. Boşanma hükmü, davacı tarafından temyiz edilmese bile, diğer tarafın temyizi boşanma hükmünün kesinleşmesine engel olur. Bu bakımdan, boşanma kararı eldeki davanın devamı sırasında kesinleşmiştir. Bu durumda, davacının, dava tarihi itibariyle haklı olup olmadığının, diğer delillere göre değerlendirilerek neticesine göre yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, boşanma hükmünün davacı tarafından temyiz edilmemiş olmasından yola çıkılarak, eldeki davadan önce kesinleştiğinin kabulü ile davacının haklı olmadığı sonucuna ulaşılması doğru bulunmamıştır....