Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

III) davasının duruşmasında eşler arasında yapılan “boşanma düzenlemesi” konusunda hiçbir çekişme çıkmadan “Davanın kabulüne, Tarafların anlaşmalı boşanmalarına” karar verildiği ve kararın bu şekilde tefhim edildiği konusunda değerli çoğunluk ile aramızda “görüş birliği” vardır. Çekişme nedir?; Aile mahkemesi (=yoksa Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen asliye hukuk mahkemesi) hâkiminin anlaşmalı boşanma davalarında taraflarca sunulan “boşanma düzenlemesini” uygun bulması şarttır. Hakim tarafların ve çocukların yararlarını dikkate alarak bu düzenlemede gerekli gördüğü “değişiklikleri” yapabilir. Mahkeme kendini tarafların yerine koyarak kişisel ilişki konusunda değişikliği “kendiliğinden” gerçekleştiremez. (Ömer Uğur GENÇCAN, Boşanma Hukuku, Yetkin Yayınevi, Ankara 2006, Kısaltma: GENÇCAN-Boşanma-2, s. 373) ÖZDEMİR’in ifadesine göre hakim kendi önerisini eşlere dayatamaz....

    Hükmün boşanma bölümünün kesinleştiğini kabul eden değerli çoğunluğun bu düşüncesine öncelikle katılmıyorum. Diğer yandan anlaşmalı boşanma davalarında hakim anlaşmalı boşanmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilirse de ancak bu değişikliklerin "taraflarca da kabulü halinde" boşanmaya hükmedebilir. (TMK.m.166/3) Temyiz konusu davada hakim "boşanma düzenlemesinin dışında" bir karar vermiştir. Hakim, yapacağı değişiklik taraflarca kabul edilmeden onları "isteği dışında" boşanmış eş durumuna düşüremez. Adı da üzerinde olduğu gibi "anlaşma" yoksa boşanma hükmü de kurulamaz. Tarafların boşanmanın fer'i hükümleri konusundaki düşüncelerini almadan "re'sen boşanma hükmü veren" hakimin ve değerli çoğunluğun farklı düşüncesine Türk Medeni Kanununun 166/3. hükmünün açık ve seçik düzenlemesi karşısında katılmam mümkün değildir....

      Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Türk Medeni Kanununun 166/3. maddesi gereğince boşanmalarına karar verilse dahi davacının anlaşmalı boşanma hükmünü gerçekleşen anlaşmaya rağmen temyiz etmesi davadan açıkça feragat etmedikçe anlaşmalı boşanma yönündeki iradesinden rücu niteliğinde olup, bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1-2) olarak görülmesi gerekir. Açıklanan sebeple gösterilen delillerin tümü toplanarak gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir....

        Nitekim Dairem eşlerin anlaşmasına dayalı boşanma da¬valarında bir bakıma iki davacı ve iki davalı olduğu görüşünü sergilemiştir. (Y2HD, 15.3.1990, 11382-2844) Anlaşmalı boşanma ancak tarafların (=kadın ve erkek) anlaşması ile oluşabildiğine göre hem kadın hem erkek davadan feragat edebilir. Düzenlemenin bir tarafına davadan feragat hakkı verilirken bir tarafına davadan feragat hakkı verilmemesi anlaşmalı boşanma davasının mahiyeti ve kadın erkek eşitliği ile bağdaşmaz. O halde anlaşmalı boşanma davasından feragati içeren temyiz davasının davacısı eşin dilekçesine değer verilerek hükmün bu sebeple bozulmasına ve tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 f. I-II) davasına yönelik olarak varsa delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiğinden değerli çoğunluğun farklı görüşüne katılmıyorum....

          Dava; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 166/3 maddesine dayalı anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Mahkemece, Türk Medeni Kanunu'nun 166/3. maddesi gereği tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verilmiş, davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar eşlerin bu yöndeki diğer bir ifadeyle gerek boşanmanın mali sonuçları, gerekse çocukların durumu hususunda kabul edilen düzenlemeleri kapsayan irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Bu halde anlaşmalı boşanma davasının "çekişmeli boşanma" (TMK m. 166/1- 2) olarak görülmesi gerekir....

          Temyiz Sebepleri Davalı-davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde özetle; tarafların anlaşmalı boşanma protokolü ile kadının oturduğu evin kira ve aidatını erkeğin ödemesi konusunda anlaştıklarını, protokolde kadının evlenmesi halinde kira ve aidatın ödenmeyeceğine dair hüküm bulunmadığını, evde ortak çocukların da yaşadığını, erkeğin ekonomik durumunun çok iyi olduğunu belirterek; anlaşmalı boşanma hükmündeki davalı-davacının oturduğu evin kira ve aidatının davacı-davalı tarafından ödeneceğine dair hükmün kaldırılması yönünden temyiz kanun yoluna başvurmuştur. C. Gerekçe 1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme Uyuşmazlık, anlaşmalı boşanma ilamındaki kadının oturduğu evin kira ve aidatının boşandığı eşi tarafından ödeneceğine dair hükmün kaldırılmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. 2....

            İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ : Davalı vekili yasal süresi içerisinde verdiği istinaf dilekçesinde özetle; Boşanma sürecinde müvekkilinin sonradan öğrenmiş olduğu üzere davacı tarafın evlilik birliğinin gerektirdiği sadakat yükümlülüğünü ağır şekilde ihlal ettiğini, Yargıtay içtihatları gereğince anlaşmalı boşanma yönünden tarafların karar kesinleşinceye kadar her zaman iradesinden dönülebileceğinin kabul gördüğünü, haklı sebepleri olan ve iradesi sakatlanan müvekkili açısından anlaşmalı boşanma hükmünün bütünüyle geçersiz hele geleceğini belirterek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak haksız davanın reddine karar verilmesine, ilk derece mahkemesine çekişmeli boşanma davası olarak incelenmesi için gönderilmesini talep etmiştir. DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve HUKUKİ SEBEPLER : Dava TMK'nın 166/3 maddesinde düzenlenen anlaşmalı boşanma isteğine ilişkindir....

            İstinaf incelemesi yapan bölge adliye mahkemesince, daha önce kadın tarafından açılan ve feragat edilen anlaşmalı boşanma davasından sonra davacı erkekten kaynaklı yeni bir olay olmadığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının tam kusurlu olduğu gerekçesiyle kararın gerekçesinin düzeltilmesine, davacı erkek yararına 4.000 TL maddi tazminata karar verilmiştir. Feragat edilen dava münhasıran TMK'nın 166/3. maddesine dayalı olarak açılmışsa, anlaşmalı boşanma davasından feragat, dava tarihinden önceki olayların affedildiği sonucunu doğurmaz. O halde, taraflardan biri feragatle sonuçlanan anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıalara dayanarak herhangi bir boşanma sebebine dayalı olarak boşanma davası açabilir. Açılan davada anlaşmalı boşanma davasının dava tarihinden önceki vakıaların da kusur belirlemesinde dikkate alınması gerekir....

              İlk derece mahkemesi; davacının boşanma davasının kabulü ile tarafların TMK'nın 166/3. maddesi uyarınca boşanmalarına, taraflarca imzalanan "Anlaşmalı Boşanma Protokolü" başlıklı boşanma protokolünün onaylanmasına, tarafların birbirlerinden nafaka, maddi ve manevi tazminat, mal rejimine ilişkin talep, ziynet eşyası ve eşya talepleri ve her ne ad adı altında olursa olsun herhangi bir alacak-tazminat talepleri olmadığından bu konuda karar oluşturmasına yer olmadığına hükmetmiştir. Davalı kadın vekili; boşanma davasının çekişmeli olarak görülmesi gerektiği yönünden istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Dava, anlaşmalı boşanma istemine ilişkindir. Anlaşmalı boşanma yönünde oluşan karar kesinleşinceye kadar, eşlerin bu yöndeki irade beyanından dönmesini engelleyici yasal bir hüküm bulunmamaktadır. Anlaşmanın bozulması ile anlaşmalı boşanma hükmü bütünüyle geçersiz hale gelir....

              Görüldüğü üzere anlaşmalı boşanma davalarında hâkimin; Tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi, Boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması, Tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapması durumunda bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Açıklanan koşullarda oluşan herhangi bir çekişme/temyiz hükmün “tamamını” sakatlayacağından anlaşmalı boşanma davalarında hükmün “bir bölümünün kesinleştiğini” düşünmek anlaşmalı boşanma davasının doğası ile bağdaşmaz. Başka bir anlatımla boşanmanın “fer’i hükümlerinde oluşan sakatlığa/çekişmeye/temyize rağmen tarafları “anlaşmalı” boşanmış kabul etmek mümkün değildir....

                UYAP Entegrasyonu