Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Dosya kapsamından, davacının aracı Cahit Aydın'dan noter satış sözleşmesi ile satın aldığı ve aynı usulde Haldun Özkanlı'ya sattığı, bu aracın Haldun Özkanlı'dan aracı satın alan Nurten Koca'nın uhdesinde iken, İnterpol kaynaklı çalıntı kaydı olduğunun ortaya çıkması üzerine 22/04/2010 tarihli muhafaza altına alma tutanağı ile zaptedildiği, zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca silsile halinde sırasıyla Nurten Koca'nın Haluk Özkanlı'ya, Haluk Özkanlı'nın da davacıya tazminat talebi ile yönelerek dava açtıkları, son olarak Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14/03/2017 tarih, 2017/1180 Esas, 2017/1411 Karar sayılı davada davalı T1'ın davacı Haldun Özkanlı'ya tazminat ödemesine karar verildiği, kararın kesinleştiği; bunun üzerine davacı T1 tarafından idarenin kusurlu işleminden doğan zararın tazmini için işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır....

Davalı vekili, zamanaşımının geçtiğini, devre esas bilanço düzenlendiğinden ve bu suretle geçmişe yönelik alacak ve borç işlemleri kesinleştiğinden davacının ihale şartnamesi ve hisse satış sözleşmesi hükümlerine göre talepte bulunamayacağını, davcının ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden davaya ilişkin faiz ve icra dosyasına ilişkin giderleri talep etme hakkı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre, davacının üçüncü şahsa yaptığı ödemeleri İHDS'nin 7.4 ve 7.6 maddeleri uyarınca davalıdan talep etme hakkı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 95.058,34 TL'nin .../05/2013, 520,74 TL'nin 30/07/2013, 100,00 TL'nin .../06/2013, 1.417,95 TL'nin 03/07/2012 ve 479,20 TL'nin .../05/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur....

    Burada zapta karşı tekeffül hükümlerine değinmekte de fayda vardır. TBK'nun 214. maddesinde, satış sözleşmesinin kurulduğu sırada var olan bir hak dolayısıyla, satılanın tamamı veya bir kısmı bir 3. kişi tarafından alıcının elinden alınırsa satıcının, bundan dolayı alıcıya karşı sorumludur. Zapta karşı tekeffül hükümlerinin uygulanabilmesi için aracın alıcının elinden alınmış olması gerekmekte olup İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2022/307 esas sayılı dosya kapsamında aracın bulunduğu yerin tespit edilemediği, taraflar arasında aracın teslimi hususunda uyuşmazlık bulunduğu, noter satış sözleşmesinde aracın davalıya teslim edildiğinin yazılı olduğu, araç bedelinin bir kısmının ödendiği göz önüne alındığında aracın teslim edilmediğine ilişkin davalı tarafından delil sunulamamışsa da aracın sahte belgelerle yurt dışından ithal edilerek, ÖTV muafiyetinden yararlanan araç gibi gösterilerek tescil edilmiş olması sebebi suç eşyası olduğu açıktır....

      Aynı gerekçeyle, kanuna aykırılık nedeniyle batıl (geçersiz) olan bir sözleşmeye konu malın, somut olaydaki gibi üçüncü kişi orman idaresi tarafından hukuka uygun neden ve yollarla tamamen zapt edilmesi halinde, BK.nun 192.maddesinde düzenlenen, satıcının zapta karşı tekeffül borcuda gündeme gelemez. Zira, bu borç, sadece hukuken geçerli bir sözleşmeye konu malın tamamen zaptı halinde söz konusu olabilecek bir borçtur. Geçersiz bir sözleşme nedeniyle bir tarafın karşı taraftan aldığı şey, kendisi yönünden sebepsiz zenginleşme niteliğindedir. Dolayısıyla, geçersiz sözleşmenin tarafları sadece ve ancak, o geçersiz sözleşme nedeniyle birbirlerine verdiklerini, sebepsiz zenginleşme hükümlerine dayalı olarak geri isteme hakkına sahiptirler. Kural olarak, bir taraf, verdiğini geri isterken, aynı anda ve karşılıklı olarak kendi aldığını da geri vermek zorundadır....

        Keza, 28.06.2013 günlü Hisse Satış Sözleşmesi'nin 9.3 maddesinde de “alıcının, basiretli bir tacir gibi davranmak suretiyle” ...... şirketlerin sözleşme tarihi itibariyle mevcut ve fiziki durumunu bilerek hisseleri devir ve teslim aldığı, şirketler hakkında kendisine verilen bilgilerin gerçek durumu yansıtmadığı veya benzer iddiaları ileri süremeyeceği, hisselerin devrinin gerçekleşmesinin ardından, ayıba ve zapta karşı tekeffül hükümleri başta olmak üzere yürürlükteki mevzuat kapsamında herhangi bir fiili veya hukuki nedene dayanarak talepte bulunamayacağı .....” hükmü karşısında da davalının sorumluluğundan söz edilmesi mümkün değildir. Diğer taraftan 28.06.2013 günlü sözleşmenin 9.4 maddesinde düzenlenen “şirketlerde yapılmış olan her türlü işlemden kaynaklanan borç ve yükümlülüklerden, kayıtlara intikal etmemiş olsa dahi şirketlerin sorumlu olduğu, bu hususlarda alınmış karar ve yapılmış sözleşmelerle ilgili olarak alıcının ve şirketlerin idare ve ...'...

          Davalı vekili; alacağın zamanaşımına uğradığını, davacı şirketin özelleştirilmesinin hisse satışı suretiyle gerçekleştirildiğini ve İHDS hükümleri uyarınca müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, ayrıca davacı tarafından düzenlenen devre esas bilanço ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini savunarak davanın reddini istemiştir. İlk derece mahkemesince, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu alacakla ilgili olayın İHDS’nin imza tarihinden önce gerçekleştiği ve davanın bu sözleşmeden önce ...’a karşı açıldığı, bu nedenle davacı tarafından üçüncü kişiye ödenen miktarın tümünden davalı ...'ın sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 61.053,46 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. ......

            DAVA KONUSU : Alacak KARAR : Taraflar arasında görülen davanın yapılan yargılaması sonucunda verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine HMK'nun 353. maddesi uyarınca dosya incelendi....

            "İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ...Asliye Hukuk Mahkemesi - K A R A R - Dosya kapsamına, iddia ve savunmaya, mahkemece kabul edilen hukuki niteliğe göre uyuşmazlık, zapta karşı sorumluluğa dayalı rücuan tazminat isteğine ilişkindir. 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 14. maddesi ve Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulunun 19.01.2015 gün ve 2015/8 sayılı İş Bölümü Kararı uyarınca temyiz incelemesinin Dairemizin görevi dışında olup 13. Hukuk Dairesine ait olduğu düşünüldüğünden, 2797 sayılı Yargıtay Kanununun 1/4/2015 tarihli ve 6644 sayılı Kanunun 2. maddesiyle değişik 60/3. maddesi uyarınca görevli Dairenin belirlenmesi için dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine karar vermek gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; dosyanın Hukuk İşbölümü İnceleme Kuruluna gönderilmesine 03/11/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi....

              BK'nun 189 maddesinin birinci bendinde, "satıcı, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satımın akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes'ul ve zamindir." düzenlemesine yer verilmiş olup, madde metninden de açıkça anlaşılacağı gibi, mevcut ayıp ister subjektif bir haktan, isterse objektif bir hukuk kuralından doğmuş olsun satıcı, devrini taahhüt edip gerçekleştirdiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Devredilen hak, herhangi bir nedenle devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa satıcı bundan sorumludur. Bu sorumlulukta alıcının zapt nedeniyle uğradığı gerçek zarar kadardır. Somut olayda resmi şekle uygun olarak satış işlemi gerçekleştirilmiş, satış sırasında da taşınmazın tapu kaydında geçmişte orman olduğuna dair herhangi bir şerh bulunmamaktadır. Hâl böyle olunca davalı ... zapta karşı tekeffül hükümleri uyarınca davacının gerçek ve güncel müspet zararından sorumludur....

                Mahkemece, "tapu iptal ve tescil" davasının kesinleştiği tarihten itibaren 1 yıllık süre içinde açılmadığından bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmişse de, taraflar arasında satım sözleşmesi mevcut olup uyuşmazlık, Borçlar Kanunu'nun 189. maddesinde düzenlenen zapta karşı tekeffül hükümlerinden kaynaklanmaktadır. Davada zamanaşımı süresi 1 yıl değil, aynı Kanun'un 125. maddesi gereğince 10 yıldır. O halde, dava tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından, mahkemece işin esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, bir yılık zamanaşımı süresi esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. S o n u ç: Yukarıda 1. ve 2. bentlerde açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına (BOZULMASINA), peşin alınan temyiz har-cının istek halinde iadesine, 18.10.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi....

                  UYAP Entegrasyonu