Loading Logo

sonkarar

Sayfa Yükleniyor

Davacı vekilince ara karar gereğince sunulan beyan dilekçesinde ise; müvekkilinin borçlu olmaması sebebiyle haciz baskısı altında ödediği davanın istirdadının istendiğini, davanın İİK 72'ye göre TBK sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre ikame edilen menfi tespit ve istirdat davası olduğu, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre açılan istirdat davalarında iki yıllık zamanaşımı süresinin bulunduğu, buna göre davalının zamanaşımı itirazının reddi gerektiğinin bildirildiği görülmüştür. GEREKÇE: Dava, istirdat davasıdır. Davacı taraf, davalının yaptığı takip üzerine haciz baskısıyla borcu ödemek durumunda kaldıklarını, ancak takip konusu yapılan çekteki imzanın davacı şirket yetkilisine ait olmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek istirdat talebinde bulunmuştur. Davalı taraf ise davanın hak düşürücü sürede açılmadığını savunmuştur....

    Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davanın sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesinin doğru olmadığı, davacının istirdat davası açma imkanı varken 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde istirdat davası açmadığı anlaşıldığından, davanın usulden reddine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir....

      Kişinin yaptığı ödemenin takip borçlusundan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istenebileceği belirtilmiştir. Tüm bu açıklamalar ışığında; davacının istirdat talebinin takip borçlusu olmadığından eldeki davada dinlenemeyeceği, davacının sebepsiz zenginleşme hükümlerine yönelik talebini de takip borçlusuna yöneltmesi gerektiği, bu bağlamda davalının sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince pasif husumet ehliyetinin olmadığı kanaatine varılmakla; aşağıdaki şekilde pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir....

        Sayılı dosyası dosyası kapsamında tahsil edildiği ,açılan davanın icra takibinde tahsil edilen paranın istirdatına yönelik olduğundan, paranın iadesi yönündeki talebin de İstirdat mahiyetinde olduğu, bu kapsamda İstirdat Davası açısından İİK.md.72 hükümlerine göre hareket etmek gerektiğinin açık olduğu, davacı, takipte borçlu sıfatını haiz olmayan 3.kişi konumunda olduğundan İİK.md.72'ye göre İstirdat Davası açma sıfatı bulunmadığı, gerek kanunun( İİK.md.72) lafzında, gerekse mahkemeler ve Yargıtay kararlarında, '' İcra dosya borçlusu olmayan 3.kişinin, icra dosyasına istinaden yapılan ödemelerden dolayı istirdat davası açamayacağı, açtığı davada taraf sıfatının bulunmayacağı '' hususunun açıkça vurgulandığı, sebepsiz zenginleşme davalarının tali nitelikte olup; istihkak davası açılabilecek bir durumda sebepsiz zenginleşme davası açılmasının mümkün olmadığı, sebepsiz zenginleşme davaları tali nitelikte olup; istihkak davası açılabilecek bir durumda sebepsiz zenginleşme...

        Davacı, dava dilekçesinde, borçlu olmadığı halde ödemek zorunda kaldığı bedelin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesi için başlattığı takibe itirazın iptalini talep etmektedir. Buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlık sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir. Böylece davacının istemi İİK.nun 72. maddesi kapsamında istirdat değil, sebebi ortadan kalkan bir ödemenin iadesi yönünde sebepsiz zenginleşmeye dayalı (TBK.md. 77) alacak istemi olup, 2 ve 10 yıllık zamanaşımına (TBK.md. 82) tabidir. Talep yönünden hak düşürücü bir süre yasada öngörülmemiştir. Türk Borçlar Kanununun konuya ilişkin 77 (818 sayılı Borçlar Kanununun 61 v.d) ve ardından gelen maddelerindeki düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan ve tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir....

          Davacı taraf, davasının TBK'da düzenlenen sebepsiz zenginleşme davası olduğunu ileri sürmektedir. Bununla birlikte bir davada anlatım taraflara, niteleme ise HMK'nın 33. maddesi ışığında mahkemeye aittir. Somut olay bakımından davalı tarafça davacı aleyhine sözleşmeden kaynaklı alacak istemi ile icra takibi başlatılmış olup davacı taraf sözleşmenin feshi nedeni ile borçlu olmadıkları parayı icra baskısı altında ödemek durumunda kaldıklarını iddia etmiştir. Her ne kadar davacı tarafça huzurdaki davanın istirdat davası niteliğinde olmadığı, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince açıldığı ileri sürülmüş ise de yerleşik Yargıtay uygulaması gereğince, istirdat davasının koşullarının oluştuğu durumlarda davaların sebepsiz zenginleşme davası olarak nitelendirilmesi doğru görülmemekte olup davaya istirdat davası olarak bakılması gerektiği kabul edilmektedir. (Emsal ilamlar: Yargıtay 19....

            Kişi konumunda olduğu, sebepsiz zenginleşme ve istirdat davalarının sebepsiz zenginleşen, dosya borçlusuna karşı açılabileceği, davacı her ne kadar icra dosyasındaki borcu cebri icra tehdidi altında ödediğini ileri sürse de eldeki davayı icra takip alacaklısına karşı açmış olduğu nazara alındığında; alacaklının alacağını tahsil etmesinden dolayı sebepsiz zenginleşmediği yani sebepsiz zenginleşme davası yönünden pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı kanaatine varılmakla davanın husumet nedeniyle reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm tesis eidlmiştir....

              İstirdat davasında ise esasen iradi bir ödeme söz konusu olmayıp cebri icra tehdidi altında gerçekte borçlu olunmayan bir paranın ödenmesi söz konusudur. Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşmenin hukuka uygun bir sebebe dayanmaması gerekirken istirdat davasında böyle bir şart aranmaz. Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekirken istirdat davasında böyle bir bağ aranmaz. Örnek olarak, geçerli olmayan bir sebeple veya gerçekleşmemiş bir sebeple yapılan bir ödeme sebepsiz zenginleşme sayılırken, icra takibi sonucunda borçlu olmadığı halde ödenen bir para istirdat davası konusu olur....

              Anılan sebeplerle; kararın eksik incelemeye dayalı verildiği, hukuki nitelendirmenin mahkeme hakimine ait olduğu, arabuluculuk başvurusunda alacak talebinin dayanağı ortadan kalkan mahkeme kararına ilişkin yapılmış icra takibine dayalı ödemenin istenmesine ilişkin olduğu, görüşme sırasında talebin istirdat ya da sebepsiz zenginleşme olarak dile getirilmesinin mahkemeyi bağlamayacağı, önemli olanın alacak talebinin neye dayalı olduğunun belirlenmesi gerektiği, davanın istirdat davası mı yoksa sebepsiz zenginleşme davası mı olduğunu belirleme yetkisinin yerel mahkemeye ait olduğu, yine buna göre zamanaşımı ya da hak düşürücü sürenin mahkemece belirleneceği, bu usule uyulmaksızın sırf arabuluculuk belgesinde istirdat davası olarak yazıldığı gerekçesiyle değerlendirme yapılmasının yerinde olmadığı anlaşılmakla; kararın kaldırılarak eksik delillerin ikmalinden sonra varılacak sonuca göre yeniden bir karar verilmesi amacıyla dosyanın mahkemesine iadesine dair karar verilmiştir....

              İstirdat davasında ise esasen iradi bir ödeme söz konusu olmayıp cebri icra tehdidi altında gerçekte borçlu olunmayan bir paranın ödenmesi söz konusudur. Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşmenin hukuka uygun bir sebebe dayanmaması gerekirken istirdat davasında böyle bir şart aranmaz. Sebepsiz zenginleşmede, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun illiyet bağı bulunması gerekirken istirdat davasında böyle bir bağ aranmaz. Örnek olarak, geçerli olmayan bir sebeple veya gerçekleşmemiş bir sebeple yapılan bir ödeme sebepsiz zenginleşme sayılırken, icra takibi sonucunda borçlu olmadığı halde ödenen bir para istirdat davası konusu olur....

              UYAP Entegrasyonu